Paylaş
Ne MİT-Emniyet savaşı, ne savaşın emniyeti, ne savcının görevden alınması, ne görevin savcısı, ne MİT’çileri kurtarmak üzere acele hazırlanan tasarı, ne acele kurtarmanın MİT’çileri, ne Suriye gerginliği, ne gerginliğin Suriye’si, ne bakanın MİT itirafları, ne itirafların MİT bakanı, ne sürekli yaşadığımız çifte standartlar, ne standartların çifteliği, ne hukukun altüst oluşu, ne altüst oluşun hukuku, ne Karabük’ün Fener’e darbesi, ne darbenin Feneri, ne ceza yasasının 250. maddesi, ne maddenin 250 cezası, ne yeniden gelen soğuk dalgası, ne dalganın soğuğu, ne 2B satışı, ne satışın 2B’si, ne CHP olağanüstü kurultayı, ne kurultayın olağanüstü CHP’si, ne İran’ın füzesi, ne füzenin İran’ı...
Hiç biri bugün beni Gamze Akbaş’ın feryatları kadar ilgilendirmiyor.
GAMZE’NİN FERYATLARI
Gamze Akbaş 28 yaşında genç bir kadın. Evli, üç yaşında Atakan isminde bir oğlu var. Gamze ne yazık ki, lösemi.
Gamze Akbaş’ın kurtulması için üç ay içinde ilik nakli yapılması şart. Birileri, yani hepimiz gidip kan vereceğiz. Kan testi sonunda, aramızdan biri Gamze’ye donör olabilecek, yani iliğini verecek. İlik nakli mümkün olursa, mesele yok.
İlik naklinde uygun ilik bulmak kolay değil. 47 binde bir.
Gamze Akbaş hastalığını sosyal medyada duyuruyor. Yazdığı bir mektupla. Beş, altı gündür sosyal medya çalkalanıyor.
Gamze mektubunda yukarıda alıntı yaptığım sorularla oğlu Atakan’a duyduğu sevgiyi dile getiriyor. Öyle bir mektup ki, okuduğunda insanın göz yaşlarını tutması mümkün değil.
“Seyahata giden anne gibiyim” diye başladığı mektubunda, oğluna dönük sorular peşpeşe geliyor, her soru göz yaşlarını sicim gibi indiriyor.
Göz yaşı daha ilk soruda başlıyor: “Anneyi sorduğunda ne cevap verirler?”
BUGÜN AMELİYAT
Gamze, mektubu üzerinden insanlarla çok iyi iletişim kuruyor. Pek çok kişi Gamze’ye yardım için ayaklanıyor.
Sosyal medya Gamze’yi ön plana çıkartıyor. Pek çok bıktırıcı şok gelişmeyi, gelişmelerin bıktırıcı şoklarını bir yana itiyor. İnsani dayanışma duygusuyla Gamze’nin feryatlarını yanıtsız bırakmıyor. O feryatlar geniş kitlelere uzanıyor.
Gamze bugün ameliyat oluyor.
Acıdır ki, Türkiye’de lösemiye yakalanmış pek çok insan var. Lösemi ile ilgili vakıf var, halkın dikkatini bu hastalıkla mücadeleye çeken ilanlar ve kısa filmler var. Lösemi bizim toplumda zaten belli ölçüde dikkat toplamış bir hastalık. Gamze’nin çığlığı bu hastalığa yeniden dikkat çekiyor.
Gamze’ye sağlık diliyorum, oğlu Atakan için taşıdığı kaygıların, yazısında dile getirdiği soruların geçersiz olduğu bir yaşam diliyorum.
Okan Bayülgen’e alkışlar
GEÇEN cumartesi akşamı TV 8, Okan Bayülgen’in programı.
Bayülgen programında Gamze Akbaş olayını ele alıyor. Programa Gamze’nin kendisi ve babası telefonla katılıyor. Gamze konuşmasında hıçkırıklarını tutamıyor, programa katılanlar da öyle.
Okan Bayülgen Gamze ile konuşurken, göz yaşlarını tutmak için kendisini çok zorluyor. Her halinden belli.
Gamze’nin hastalığını ve oğlu Atakan ile ilişkisini o programla on binlerce insana duyuruyor. Lösemiye bir kez daha dikkat çekiyor. Müthiş insani bir program.
Okan Bayülgen’i birebir tanımıyorum. Programlarını her zaman izlemeye fırsat bulamıyorum. İzlediğimde keyif alıyorum. Programlarında gülüyorum, düşünüyorum, duygulanıyorum. Gamze ile ilgili cumartesi akşamı yaptığı program beni hem düşündürüyor, hem duygulandırıyor.
Okan Bayülgen’i yürekten alkışlıyorum, bu alkışa hepinizi davet ediyorum.
Sosyal medyada elini sürmeyenler
OKAN Bayülgen’in programıyla birlikte twitter yıkılıyor. Türkiye’nin dört bir yanında binlerce kişi Gamze için seferber oluyor. Kan verilecek, uygun ilik bulunacak, Gamze kurtulacak.
Twitterde takipçisi hayli fazla olan bazı kişiler de, Gamze için yardıma çağrılıyor. Ne ilginç, uyarılara rağmen, bu çağrı bazılarına nedense pek bir şey ifade etmiyor. Onlar kılını bile kıpırdatmıyor.
Kendilerine çağrı yapılan bazı kişileri tanıyorum, onları ayıplıyorum.
Paylaş