BAŞÖRTÜLERİNİ ya da beyaz tülbentlerini Kürt kadınlar silahlı çatışmanın yaşandığı yere bırakıyor. Son olarak, Çukurca’da olduğu gibi.
Bu bir gelenek. Kadınlar tülbentlerini attı mı, kavgalar duruyor, silahlar susuyor. Kadınlara, daha ötesi analara bir saygı. Bu geleneği önceki gün Ahmet Altan yazıyor. Taraf’taki yazısında Ahmet Altan Güneydoğu’da bir dostunun kendisini aradığını ve anaların böyle bir tavır sergilendiğini aktardığını yazıyor. Yazıyı okuyunca, Mardin, Şırnak, Batman ve Hakkari’de tanıdığım Kürt arkadaşlarımı arıyorum. Aldığım yanıt Ahmet Altan’ın benzeri: “Son iki aydır burada analar tülbentlerini sık sık atıyor. Sadece Çukurca’da değil. Bıktık artık, silahların susmasını herkes istiyor.” KILIÇDAROĞLU Hafta başında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu TV’de terörün sona ermesinin bir koşulu olarak “toplumsal mutabakat” öneriyor. Öneki gün telefonda Kılıçdaroğlu’na toplumsal mutabakattan neyi kastettiğini soruyorum. CHP lideri: “Parlamentoda ortak aklı egemen kılmaktan söz ediyorum. Meclis’teki partiler bir araya gelecek, bir komisyon oluşacak. Komisyona ayrıca, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler katılacak”. Toplumsal mutabakatın içi nasıl dolacak? İşte, o komisyonda ortaya atılacak önerilerin tartışılmasıyla. Adı güzel ama, içinin doldurulmasına ihtiyaç olduğu ortada. KAMBER’İN ÖNERİSİ Geçen akşam İstanbul’da birkaç CHP’li bir araya geliyor. CHP’lilerin ana konusu artan şehit haberleri ve toplumsal mutabakat önerisi. Masada İspanya ve İngiltere’nin kendi etnik sorunlarını nasıl çözüme kavuşturdukları anlatılıyor. Hükümetlerin, parlamentonun ve terör örgütlerinin karşılıklı adımları. Türkiye’nin bu yönde otuz yıldır hiç bir radikal atım atmadığı üzerinde anlaşmaya varılıyor. Masadaki CHP’lilerden biri de, Kamber Doğan. (Benimle akrabalığı yok, sadece soyadı benzerliği). Kamber Doğan bir anda atılıyor: “Bir kurultay toplayalım, adını ‘Analar Ağlamasın Kurultayı’ koyalım. Kurultaya şehit anaları da gelsin, çatışma yerine tülbentlerini bırakan Kürt anaları da. Onları bu kurultayda buluşturalım.” Sanıyorum benzer denemeler daha önce de var. Öyle bir kurultaydan somut öneriler çıkmayabilir, ancak karşılıklı bir yumuşama sağlayabilir. Bu gibi durumlarda olayın psikolojik yönü önemli. “Analar Ağlamasın Kurultayı” psikolojik katkı sağlayabilir. Kamber Doğan düşüncesini CHP yöneticilerine aktarıyor. CHP neden böyle bir kurultay toplamıyor? Hatırladığım kadarıyla, üç, dört yıl önce İstanbul’da AKP il başkanlığı ya da il kadınlar kolu benzer bir organizasyona gidiyor. Kendi çapında, dışarıya yansımayan bir toplantıda şehit anaları ile ölen PKK’lıların analarını buluşturuyor. Müthiş dramatik sahneler yaşanıyor. Dram, trajedi zaten yıllardır yeteri kadar var. Şimdi ihtiyaç duyulan psikolojik yumuşama, onun üzerinden somut adımlar.
Beşiktaş neden yok
FENERBAHÇE’nin başına gelenler karşısında bazı Fenerbahçe taraftarları “Beşiktaş bizden neden ayrı tutuluyor” diye haklı bir soru soruyor. Öyle ya, bir yöneticisi ve teknik direktörü şikeye katıldığı iddiasıyla tutuklu. Ben Beşiktaşlıyım. Varsa Beşiktaş’ta böyle bir leke, derhal temizlenmesi gerek. İster Süper Lig’den düşsün, ister Avrupa’dan atılsın. Umurumda değil. Ancak, şöyle bir bilgi var. Beşiktaş’ı güç durumda bırakan İstanbul BB takımından bir oyuncuya transfer teklif edilmiş olması. Kupa finalini Beşiktaş İstanbul BB ile oynadığı için, gözler Beşiktaş’a çevriliyor. Ancak, belirleyici bir ayrıntı var. Transfer teklifi final maçından sonra.
O avukat tanıdık çıktı
FENERBAHÇE adına Tahkim Kuruluna itirazda bulunan avukat Haluk Burcuoğlu ile ilgili gözlemimi dün burada aktarıyorum. Avukat Bey inanılmaz sinirli. Bağrış, çağrış arasında Burcuoğlu, Fenerbahçe’nin nelere kadir olduğunu dünya aleme gösterecek, iddiası bu. Tavrını yadırgıyorum. Dün değerli spor yazarı Faik Gürses arıyor: “O avukat bey bizim bir tarihte Atina’da büyükelçimiz olan Tahsin Burcuoğlu’nun kardeşi. Tahsin Bey orada iken, ben Atina’ya gitmiştim, yaptığımız sohbetlerden biliyorum”. Kendisini tanıyorum, Tahsin Burcuoğlu değerli bir büyükelçi. Bir ara Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevinde bulunuyor. Dışişlerinde önemli görevler üstleniyor. Kardeşi de, önemli işler yapıyor ama, galiba heyecanına pek hakim olamıyor. Biraz daha sakin olsa, mesele yok.
52 gün sonra doğru yol
FENERBAHÇE şike iddialarının ortaya atıldığı 3 Temmuz’dan bu yana ilk kez aklı başında tavır sergiliyor. Tepki sözleriyle açıklamalar yapmak yerine, somut öneriler getiriyor. Olağanüstü kongresini topluyor, ayakları ilk kez yere basıyor. Kötü yönettiği bir krizde, kendi aleyhine bile olsa, daha fazla zararı önleyici, doğru adımlar atıyor.