Paylaş
Buna rağmen mahkeme, demokratik toplumun gereği, çoğulculuk ve hoşgörünün parçası olan açık fikirliliğin koruma altına alındığını belirtir. İletişimin parçası olarak üslup, bir ifade şeklidir ve içeriği ile birlikte koruma altındadır”.
Birgün gazetesinde Erbil Tuşalp iki makale yazıyor. Başbakan Erdoğan o yazılarda kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle tazminat davası açıyor ve kazanıyor.
Yargıtay kararı onaylanıyor. Tuşalp’in avukatı Fikret İlkiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruyor.
Erdoğan’a karşı üslubu kaba, saldırgan, rencide edici bulan AİHM karar veriyor:
“Mahkeme Başbakan Sayın Erdoğan’a karşı kişisel saldırı olmadığı kanaatindedir”.
TAKDİR YETKİSİ
AİHM, Tuşalp’i ve Birgün gazetesini mahkûm eden bizim mahkemelere sesleniyor:
“Başbakan’ın kişisel haklarını basın özgürlüğünden daha üstün görmek için ikna edici bir neden gösterilmemiştir.
Dolayısıyla, yerel mahkemelerin karar verirken takdir yetkilerini aştıkları kanaatine varılmıştır”.
AİHM Türkiye’de tazminat miktarına da dikkat çekiyor, Tuşalp’e verilen on bin liralık ceza miktarına:
“Tazminat miktarı kayda değer bulunmuştur. Bu gibi miktarlar başkalarını ve kamu görevlilerini eleştirmekten caydırabileceği gibi, bilgi ve fikirlerin serbest dolaşımını da kısıtlayabilir”.
Yani, on bin lira fazla. Kararın sonucundaki düşünce hukukun ve demokrasinin özü:
“Demokratik bir toplumda başkalarının itibarını korumak için ifade özgürlüğüne müdahale kabul edilemez”.
SON GELİŞME
Avukat Fikret İlkiz AİHM kararını, Ankara’da cezaya hükmeden mahkemeye götürüyor. Kamuoyunun bilmediği son gelişme burada:
Mahkeme, AİHM kararına uyarak, Erdoğan’ın açtığı davayı reddediyor. Ceza, tazminat filan söz konusu değil.
Gelişmenin devamı var. Mahkeme davayı reddettiğine göre, Tuşalp’in ve Birgün gazetesinin ödemiş olduğu on bin liralık tazminatı Erdoğan’ın şimdi geri ödemesi gerek.
OLAYIN ÖZÜ
AİHM’nin bu kararı ifade ve basın özgürlüğü anlayışında bizimle uluslararası hukuk arasındaki farkı gösteriyor. AİHM ayrıca, ülkeyi yönetenlere ifade ve basın özgürlüğü alanında ders veriyor.
Bırakın normal eleştiri yazılarını, saldırgan ve rencide edici ifadeleri bile AİHM, “demokratik toplumun ifade özgürlüğü” olarak kabul ediyor.
Demokrasi ve hukuk, AİHM ve biz, iki ayrı gezegende gibiyiz.
Büyükşehir bir gecede yıktı
Ortaköy Geleneksel El Sanatları Pazarı 1986’dan bu yana faaliyette. Ortaköy’e giden herkesin bildiği pazar. 200’den fazla tezgâhın bulunduğu yer.
Ev kadınları el emeğiyle hazırladıkları el sanatları ürünlerini bu pazarda satıyor, evlerine katkı sağlamaya çalışıyor.
Yirmi yedi yıllık pazar, geçen cuma gece yarısı 03.30’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekiplerince yıkılıyor.
Haftanın yedi günü ile ulusal ve dini bayram günlerinde de açık olan pazaryeri, hep amacına uygun kullanılıyor. Elde üretilen takılar, el işi dantel, oya ve örgü, şapka, tablo ve maketlerin satıldığı bu pazar, bütün İstanbullulara, ayrıca yerli ve yabancı turistlere hizmet veriyor.
Ortaköy’e renk katan bu pazar Büyükşehir Belediyesi’nin neden hışmını çekmiş, hangi akla hizmet, belli değil.
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal pazarın yeniden açılması için yoğun çaba gösteriyor.
Paylaş