Paylaş
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk’a gidiyor: “Akil adamlar heyeti kuralım”.
Cindoruk çok net: “Anayasa’ya aykırı olur”. Ve öyle bir heyet kurulamıyor. Bugün de Meclis Başkanı Cemil Çiçek bu yönde yöneltilen sorulara benzer karşılığı veriyor: “Meclis içtüzüğünü okusunlar, yok böyle bir şey”.
Yasa ya da Anayasa’yla çelişiyormuş, kimsenin umurunda değil. “Ben istersem olur” mantığı.
Akil adamlar önerisini son olarak ortaya atan Öcalan. O ne derse oluyor ya, iktidar da akil adamlar oluşturma çabasında.
KONUMU NEDİR
Akil adam ne iş yapar? Bilmiyoruz.
Akil adama hangi bilgiler verilecek, örneğin Öcalan’la görüşmelerin tutanakları verilecek mi? Bilmiyoruz.
Akil adam hangi yetkiyle donatılacak? Bilmiyoruz.
Akil adamın sorumluluğu ne olacak? Bilmiyoruz.
Akil adam herhangi bir karar alabilecek ve bunu uygulayabilecek mi, yoksa süs gibi bulunduğu yerde kurum kurum kurulacak mı? Bilmiyoruz.
Akil adam ne işe yarayacak? Bilmiyoruz.
Akil adamların kimliklerini, niteliklerini bir kalem geçelim, oluşursa, nasıl oluşacağı belli. Büyük olasılıkla, iktidara yakın bir heyet olacak. İçinde nazarlık bir-iki aykırı kişi bulunabilir, ama genellikle malum, işte bildiğiniz gibi.
Üç yıl önceki açılım sürecini hatırlıyorum. Süreç başlamadan önce, sözüm ona, çeşitli çevrelerden görüş alınıyor. Bir de bakıyoruz ki, düzenlenen toplantılara genellikle iktidara göz kırpanlar çağrılıyor, birkaç istisna dışında.
Sonra da, o süreç çuvallıyor.
ŞEYTANIN AVUKATLIĞI
Belli bir özen gösterilse bile, akil adamların iktidarın temsilcisi durumuna düşmesi kaçınılmaz. Çünkü, onları iktidar seçecek.
İktidardan yapılan açıklamalara göre, akil adamlar süreci izleyecekmiş. Nasıl izleyecek? Örneğin, İmralı’ya gidip Öcalan’la mı görüşecek? Yoksa, Kandil’e çıkıp Karayılan’ın nabzını mı tutacak?
İlle de kurulacaksa, şeytanın gör dediğini görenlerden oluşması daha makul. Akil adamlar, hangi akla hizmet?
‘Kıtaların buluştuğu yerde’
AKŞAM yemeği Medeniyetler Korosu eşliğinde. Boğaz’a nazır mekânda Özürlü Çocuklar Korosu ile devam eden yemek, belediyenin Mehter Korosu ile son buluyor. Boğaz, korolar, özenli konuşmalar Olimpiyat Seçici Kurulu’nu etkiliyor.
Ben bu etkilenmeyi daha önce de görüyorum. 2008, 2012, 2016 olimpiyatları için İstanbul’un adaylığı yönünde yapılan hazırlıkları biliyorum. Çok hoşuma giden slogan, bir önceki: “Let’s meet where the continents meet”. İngilizcesindeki müzikal uyum, “Kıtaların buluştuğu yerde buluşalım”.
Belirttiğim yılların olimpiyatları için İstanbul yine aday. Yine devlet destekli sunumlar için hiçbir şey esirgenmiyor. Bizim medya yine bugünkü gibi, en şanslı aday olarak İstanbul’u dilinden düşürmüyor.
2020 için Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak, Başbakan, bakanlar, sivil toplum kuruluşları, spor kulüpleri, sporcular tanıtım için canla başla çalışıyor. Olimpiyatların finansmanı için Maliye Bakanı geliyor, yanında Hazine, İMKB, Merkez Bankası ve devamı. Ulaştırma Bakanı geliyor, Karayolları, Denizyolları, PTT, kendisine hangi kurum bağlı ise.
Görüşmelerin tamamına katılanlarla konuşuyorum, yer için rapor hazırlayacak heyet hiçbir ipucu vermiyor. Ama, davullar yine İstanbul diye çalıyor.
Huylu huyundan vazgeçmiyor.
Paylaş