Paylaş
Hepimiz biliyoruz, PKK ve Kürt hareketi. Bağımsız devlet olmasa bile, mutlaka kimliğinin tanınması için mücadele eden bir terör örgütü, demokratik çözüm yolunun tam açıldığı bir ortamda yeniden şiddete dönüyor. Kürt halkı ile PKK’nın arası son cinayetlerden ve şiddetten sonra iyice açılıyor. İnanmak güç ama bölge halkı “İyi ki özerklik yok, yoksa bu PKK ile başımıza gelmedik kalmazdı” diyor.
ANLADIK KOBANİ
HDP yönetimi de, hayal kırıklığı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde topladığı olumlu puanları Selahattin Demirtaş cömertçe harcıyor.
Kendi aralarında da anlaşmazlık var. Örneğin, yaptığı basın toplantısına DTK Başkanı Hatip Dicle neden katılmıyor, neden yardımcısını gönderiyor? Kendi iç sorunları bir yana, HDP’nin son bir aydır söylediklerine bakın, hiçbiri diğerini tutmuyor. Günlük tepkiler; geniş bakış açısı, analiz yok.
“Kobani düşerse, barış süreci biter”, ne demek? Kobani ile barış süreci arasındaki bağ ne? Barış süreci Kobani’ye bağlı ise Kobani’deki savaştan önce barış neden sağlanmıyor?
Başı sıkıştığında, “Provokasyon var” deyip belirsiz laflara sığınmak HDP yönetiminin klasik uyutmacası.
YAKMAK YIKMAK
PKK pek çok kamu binası yanında 212 okul yakıyor. Diyelim ki, özerklik geliyor, o okullar işte hazır, daha ne, okulları yakınca, uğruna mücadele ettiği çocuklar nerede okuyacak? Diyelim ki, özerklik yok, çocukların yetişmesi, okuması neden kötü? Hem “çözüm” isteyip, hem yakıp yıkan başka bir terör örgütü var mı?
Yakılan 1.113 kamu binası? Yine uğruna mücadele ettiğini söylediği halkın işi nerede görülecek? Diyelim ki, özerklik geliyor, kamu binaların işte hazır, daha ne istiyorsun? Bu soruların yanıtı yok. O halde yakıp yıkmak neden? Ancak kan dökerek ayakta kalacağına inanıyor, demokrasi ve çözümle uzak yakın ilgisi yok. Ayrıca; PKK ile HDP arasında görüş birliği bir var bir yok. İmralı Kandil’e bir söz geçiriyor, bir geçiremiyor. HDP İmralı’yı dinliyor ama sonuç alınmıyor.
Kürt halkı bıkmış, PKK halktan kopuyor, koptukça, halkı korkutmak için 90’lara, yoğun teröre dönmeyi planlıyor.
Çok vahim
TAYYİP Erdoğan Trabzon’da konuşuyor: “Asker ve polis artık kalkan kullanmayacak, gereği ne ise yapacak”.
1- Cumhurbaşkanı başbakan gibi davranıyor, hükümete ve hatta polis ve askere talimat veriyor.
2- Daha vahimi, verdiği talimat şiddete karşı şiddet. Gezi’de olduğu gibi.
3- Aynı anda çelişkili. Bir yandan şiddetin durması için çağrı yapıyor ki, çok yerinde ama öte yandan polis ve askerin de şiddete karşılık vereceğini söylüyor.
İşimiz çok zor bizim.
Davutoğlu ispat peşinde
YAŞANAN trajedi ile birlikte Davutoğlu ilk kez çok ciddi bir sınavdan geçiyor. 37 insan hayatını kaybediyor, Davutoğlu her konuşmasında Kılıçdaroğlu ve HDP’yi ağır dille suçluyor, hatta “hainler” diyerek. Davutoğlu kendisini; 1- Erdoğan’a, 2- Bakanlara, 3- Parti grubuna, 4- AKP örgütüne, 5- Halka kabul ettirmeye çalışıyor.
Bunun yolunun da kendisinden önce gördüğü sert üsluptan geçtiğine inanıyor. Ne kadar bağırır, ne kadar ağır konuşursa, sağa sola ne kadar çatarsa, o kadar puan toplayacağını sanıyor. Türkiye alev alev, o kendini kanıtlama çabasında, ülkeye zarar veren üslupla.
İşimiz çok zor bizim.
Paylaş