ARADAN beş ya da on dakika geçiyor, fazla değil!..
Aynı saatlerde, Alman’ı, Rus’u, İtalyan’ı, İngiliz’i, Estonyalı’sı, Letonyalı’sı, Avrupa’da aklınıza kim geliyorsa, tam 45 büyükelçi (Türkiye ile birlikte Avrupa Konseyi’nde 46 ülke var), hep birlikte kafa sallayarak, Ermeni Büyükelçisi’nin sözlerini onaylıyor!.. Ona hak veriyor!..
Boğaziçi Üniversitesi’nin Ermeni Sempozyumu’nu iptal etmesi, günümüzdeki iletişim teknolojisi sonucu, Avrupa’nın dört bir yanına anında ulaşıyor.
İşte, o anda Avrupa Konseyi Büyükelçileri toplantıda. Sempozyumun iptal haberi büyükelçilerin toplantısına yetişiyor. Ermeni büyükelçi fırsatı kaçırmıyor:
‘İşte, gördünüz!.. Türkiye, bu sorunu kendi üniversitelerinde bile tartışmaktan korkuyor!..’
Ayıkla bakalım şimdi pirincin taşını!..
BİR HAFTADA ÜÇ GOL
Avrupa Şampiyonası finalinde Milan’ın herkesi şoke ederek altı dakikada üç gol yemesi gibi, Türkiye de bir haftada kendi kalesine üç gol atıyor!.. Türkiye’nin eksi puanlarla dolu dosyası, bir anda yeniden kabarıyor. Demokrasi Dosyası yine yerlerde sürünüyor. Hiç gecikmeden, kayda geçiyor.
Bir haftada eksilerle dolu dosyaya üç yeni sayfa daha ekleniyor:
Bir, Türk Ceza Yasası’nın özgürlükleri askıya alan perişan hali!..
İki, Ermeni Sempozyumu’nun iptali!..
Üç, Eğitim-Sen’in Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca kapatılma kararı!..
İstesen, böyle bir rekora zor imza atarsın!.. Türkiye bunu başarıyor!..
YASA VAR, YOK
Tüzüğünde ‘anadilde eğitim hakkının serbest bırakılmasına’ yer veren Eğitim-Sen’in, bu gerekçeyle kapatılma davası onbir aydır sürüyor.
Yerel mahkeme muhteşem örnek bir kararla, kapatılmaya karşı çıkıyor. Karar Yargıtay’dan dönüyor, ‘olmaz kapatılmalı’ görüşüyle. Yerel mahkeme kararında ısrar edince, bu kez dava Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda ele alınıyor.
Çok yazık!.. Geçen yıl kabul edilen demokratikleşme paketlerine rağmen, bunlar arasında yer alan ve uygulamaya geçen anadilde eğitim ve öğretim hakkının tanınmasına rağmen, Yargıtay Genel Kurulu bu yönde karar alıyor!..
Demek ki, TBMM’de kabul edilen o yasalar geçersiz!.. Bu yöndeki uygulamalar da yasaya aykırı!.. Öyle ya, ana dilde eğitim serbest olduğu halde, tüzüğünde bu madde var diye, bir sendika hakkında, hem de en yüksek yargı organı tarafından kapatılma kararı veriliyorsa, o yasalar yok!..
DİNÇER ÜZGÜN
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yerel mahkeme kararını esastan ve usulden bozduğu için, yerel mahkemenin buna uymaktan başka çaresi yok.
Ben dün Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer’i arıyorum. Dinçer:
‘Bu durumda hakkımızı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) arayacağız. Bizim 210 bin üyemiz var. Biz şimdi hem sendika olarak, hem de 210 bin üye, tek tek AİHM’ye başvuracağız.’
Türkiye’yi dava eden 210 bin üye!..
Dinçer üzgün, ama farklı bir nedenle:
‘Başvuracağız ama, vicdanımız rahat değil!..’
Neden?.. Anlatıyor:
‘Biz AİHM’de bu davayı kazanırız. Yasalar ortada. Ama, kazandığımızda bize ödenecek olan tazminat, hepimizin verdiği vergilerden ödeniyor. Tazminatı kimse cebinden ödemiyor. Yazık değil mi bu millete, size, bize, hepimize?..’
MAKAS DEĞİŞİYOR
Ne oluyor Türkiye’ye?.. Bize, size, hepimize?..
Bu ne biçim AB zihniyeti?..
Bu ne biçim demokrasi anlayışı?..
Bu ne biçim yönetim?..
İnsan kendi kalesine bu kadar gol atar mı?..
AB rotasındaki Türkiye makas değiştiriyor. Kabaran fatura günün birinde artık ödenemez hale geliyor. AB düşmanları, demokrasi düşmanları, uygarlık cellatları ellerini ovuşturuyor!..