2.5 milyon insan 16 yıldır bekliyor

FIRÇA bu kez Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) isabet ediyor. Başbakan Erdoğan YSK’yı “iktidarı sabote etmekle” suçluyor.

Haberin Devamı

Haklı mı, değil mi?

Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımız arasında 2.5 milyon seçmen var. O seçmenler her seçimde yurt dışına çıkarken ya da girerken oy kullanıyor. Oysa, bulundukları yerlerde, konsolosluklarda sandık kurulsa, orada kullanabilecek. Ancak, sandık kurulamıyor, onlar orada oy kullanamıyor.

Bu hikaye kaç yıldır devam ediyor? On altı yıldır, 1995’ten beri.

1995’te Anayasa değişikliği ile yurt dışında yaşayan seçmenlerin oy kullanması anayasal hak haline geliyor. Güzel. Güzelliğin sürmesi için yasal düzenleme gerek.
1995-2011, ı-hhh, onca hükümet gelip geçiyor, o yasal düzenleme on altı yılda gerçekleşmiyor. Yok öyle değil, AKP 2008’de ilgili yasayı çıkartıyor.
Yasa çıkıyor, bu kez de o ülkelerle anlaşma yapmak, işin pratiğini hazırlamak gerek.

MÜJDE YARIDA KALDI

Bu işlerin uzmanı CHP’li Ercan Karakaş hükümeti bir kaç kez uyarıyor.

Uyarılar üzerine, konudan sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik Dışişlerinin çalışmaları tamamlamak üzere olduğunu, “yurt dışında yaşayan seçmenlerin bu seçimde konsolosluklarda kurulacak sandıklarda oy kullanacaklarını” duyuruyor.

Duyuru lafta kalıyor, YSK’ya bu yönde hiç bir bilgi ve belge ulaşmıyor. Ne diğer ülkelerle yapılan anlaşma, ne nerede sandık kurulacağı. Ne yapsın YSK? “Yurt dışında sandık kurulamaz” kararı alıyor.

YSK’nın kararı Resmi Gazetede yayınlandığı gün, Erdoğan Almanya’daki yurttaşlarımıza, yurt dışında kurulacak sandıklarda oy kullanacaklarını müjdeliyor.
YSK kararı müjdeyi yarıda bırakıyor.

YÜZDE 85 SOLA

Erdoğan YSK’ya ateş püskürüyor, “Bu haksızlıktır, YSK bizi sabote ediyor” diyor.

Sabotaj filan değil, ortada ihmal var. Sonuçta, yurt dışında yaşayan 2.5 milyon seçmen bulunduğu yerde yine oy kullanamayacak.

Almanya’da yaşayan seçmenlerin yüzde 85’i Yeşiller ile sosyal demokratlara oy veriyor. İhmalin nedeni bu mu, diye bir soru var.

Sanmıyorum, sadece ihmal olsa gerek.

Haberin Devamı

Ortadoğu’ya 1.5 trilyon dolarlık silah

SON beş yılda Ortadoğu ve Arap ülkelerine silah satışı yüzde 38 artış gösteriyor.

Son beş yılda dünyanın bu coğrafyasına bir buçuk trilyon dolarlık silah satılıyor. Silah satan ülkelerin başında sırayla Amerika, Rusya ve Almanya var.
Araştırınca ortaya çıkıyor, rakam henüz tam bilinmiyor, ancak son dört ayda bu ülkelere yine ciddi miktarda silah satılıyor.

Orta Doğu’ya önce silah satılıyor, ardından bu ülkelerde halk ayaklanıyor. Silahı satın alan hem o ülkelerdeki hükümetler, hem bölgedeki başka güçler.

Hiç de, fena bir alış veriş değil.

Haberin Devamı

İstifayı boş ver sen buraya gel

ALMAN Savunma Bakanı Karl Theodor zu Guttenberg, geleceğin parlak politikacısı, doktora tezinde intihal iddiaları var.

İntihal, kaynak göstermeden kendi tezinde alıntı yapmak, başkasından aktarmak, bilimsel hırsızlık.

Adam orada bakan, bu iddialar üzerine istifa ediyor. Muhtemelen siyasi hayatı sona eriyor.

Bizde benzer durumda ödül mekanizması işliyor. Biriyle ilgili intihal iddiası varsa, ne gam, ya yüksek bürokrasiye atanıyor ya milletvekili seçiliyor, hatta bakan bile oluyor.

Azizim Guttenberg, istifayı boş ver, sen buraya gel, intihalle yükselmek neymiş, göreceksin.

Hüseyin Çelik’le bir saat 28 Şubat

TÜM TV’ler 28 Şubat günü darbeyi konuşuyor, akademisyenler, yazarlar, çizerler, ama AKP’den kimse yok, özellikle sözcü Hüseyin Çelik’ten eser yok.
Dün bunu yazıyorum. Sabahın erken saatinde Hüseyin Çelik arıyor:

“Haksızlık etmişsiniz. Ben bir gün önce, 27 Şubat’ta bir TV’de tam bir saat 28 Şubat’ı eleştiren, darbelere karşı kesin tavır alan bir konuşma yaptım. Tam o sırada, Sayın Erbakan’ın vefat haberi geldi, onun üzerine konu ister istemez değişti.”

Hüseyin Çelik, benim AKP’nin 28 Şubat darbesini neden soruşturmadığına ilişkim görüşüm üzerine şunu ekliyor:
“28 Şubat 1997’de AKP yoktu. 28 Şubat’ta zaten 12 Mart gibi, muhtıra yok. Ama, 28 Şubat’ın mağdurları var, onlar suç duyurusunda bulunabilir.”
Hüseyin Çelik doğru söylüyor.

Yazarın Tüm Yazıları