Zenginlere de neden bir azami ücret konmuyor?

2025 yılı için asgari ücret, 22.104,67 TL olarak tespit edildi.

Haberin Devamı

Asgari ücret, çalışanların yiyecek, giyecek, sağlık, konut, kültür ve ulaşım gibi temel ve zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması için ödenen ücrettir. Yani Atatürk’ün halkçılık ilkesini uygulamaktır. Çünkü halkçılık; devletin halkın geçimini, refah düzeyini, mutluluğunu sağlamasıdır. Öyleyse asgari ücret bu normları ve değerleri korumalıdır. Evet, işçilere emekçilere bir asgari ücret limiti koyuluyor. Ama bunun yanında neden zenginlere de böylesi bir sınır koyulmuyor? Bunu ben de ilk kez Hollandalı bir ekonomistten öğrendim.

SOSYAL DEVLET

Hollandalı ekonomist Ingrid Robeyns, Limitarisme (Sınırlayıcılık) isimli eserine bundan 2400 yıl önce yaşamış Yunan filozofu Platon’un bir sözü ile başlıyor. Platon “Zengin ile fakir arasındaki fark 3 veya 4 kattan fazla olmamalıdır” diyor. Yazar, bundan dolayı zenginliğin sınırının 10 milyon avro ile sınırlandırılması gerektiğini öneriyor. “Çünkü nasıl ki fakirlik toplum için bir tehlike ise aynı şekilde zenginlik de toplum için büyük bir tehlikedir” diyor.

Haberin Devamı

Öyleyse Hollandalı bu ekonomistin de dediği gibi zenginlere de bir azami ücret limiti getirilmelidir. Böylece fakirlik toprağa gömülür, dünya daha da zenginleşir ve güzelleşir. Öyle değil mi?

Haydi, siz zenginliği 10 milyon yerine 20 milyon avro ile sınırlandırın. Ve zenginden alınacak vergilerle fakirleri de kalkındırın. Çünkü Cumhuriyet; Atatürk’ün de dediği gibi: “Kimsesizlerin kimsesidir.” İşte bu uygulama tam da halkçılıktır ve de sosyal devlettir.

Kaldı ki dünyanın süper zenginleri de bu düşünceyi destekliyor ve şöyle diyorlar: “Dünyadaki fakirliği yenmek ve dünyayı kurtarmak için bizim vergilerimizi yükseltin. Bizler kesinlikle komünist değiliz. Bizler kapitalistiz. Ama bizler, vergilerimizle fakirliğin önüne geçmek istiyoruz.”

Bundan daha güzel bir öneri olabilir mi? Biz zenginiyle fakiriyle aynı dünyada yaşıyoruz. Aynı havayı soluyoruz. Öyleyse neden biz bu dünyayı daha adil ve daha yaşanır yapmıyoruz?

T.C. Anayasasının 5. maddesine göre Türkiye sosyal bir devlettir. Bu demek ki Türk devleti vatandaşlarını aç ve açıkta bırakamaz.

Haberin Devamı

Hollanda’nın Kraliyet Anayasası’nın 20. maddesine göre devlet, halkın geçimini sağlamak zorundadır. Ve Hollanda bunu layıkıyla yapıyor.

Fakirlikle mücadele etmek için 1956 tarihinde Dünya çapında OXFAM kuruldu. Dünyadaki halkçı partilerin bu haksız ve adaletsiz gidişe bir dur demesi lazımdır.

Bekir CEBECİ-Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili

ÖCALAN İÇİN ÖRNEK BİR AF VE ÖZÜR MEKTUBU ŞÖYLE OLABİLİR

1991-1992 yıllarında bölgede Komando Asteğmen olarak görev yapmış ve terör nedeniyle yaşananlara yakından tanıklık etmiş biri olarak, görüşmelerin başlayabilmesi için öncelikle Öcalan’ın Türk devletinden ve şehit ailelerinden aşağıda kısaca özetlemeye çalıştığıma benzer bir af ve özür dilemesi gerekiyor. İşte önerdiğim örnek bir metin:

Haberin Devamı

Geçmişte Kürt halkına yapılan bazı yanlış uygulamaları da kullanan emperyalist devletler tarihte de olduğu gibi beni silahlı mücadeleye teşvik ettiler. Bu mücadele ile Türk devletini ve Türk halkını adeta bir düşman gibi gördüm. Yıllarca başında bulunduğum terör örgütünün yaptığı eylemlerle hem Türk halkına hem de bölgedeki masum Kürt halkına birçok acılar yaşattım.

Bunun sonucunda 1999 yılında yakalanarak Türk adaletine teslim edildim. Cezamı hala çekmekteyim.

Gelinen bu süreçte ve dünya konjonktürüne baktığımda yaptıklarımın tamamen yanlış olduğunu ve emperyalist güçlere hizmet etmekten başka işe yaramadığını açıkça görmekteyim.

Bu sürecin artık devam ettirilemez olduğunu ve her iki tarafa da bundan sonra da çok büyük acılar yaşatmaya devam edeceğini gördüm. Bu nedenle yapmış olduğum terörist eylemlerden zarar gören başta Türk devleti ve Türk halkı olmak üzere bu eylemlerden zarar gören Kürt kardeşlerimden de özür dilerim.

Haberin Devamı

Silahları belirlenecek bir komiteye teslim ederek bu süreci sonlandırma kararı verdim.

Bundan sonra bölgede barış rüzgarları esecek ve bu rüzgar emperyalizmi bölgeden süpürüp atacaktır.

Bu sürece daha iyi destek verebilmem için şartlarımın iyileştirilmesini ve halkların kardeşliği için tarafıma Umut hakkı tanınmasını yüce Türk adaletinden rica ederim.”

Bu süreç, böyle bir metin ile başlarsa şehit aileleri ve terörden zarar görenler biraz olsun bu sürece daha olumlu bakabilirler. Aksi takdirde Öcalan’ın hiçbir şekilde Türk milleti önünde boyun eğmeden ona bir ayrıcalık tanınması herkesin yüreğini acıtır ve vicdanlar rahatsız olur.

Ersoy ÖNGÜN-İSTANBUL

Haberin Devamı

TOPLUMA ‘TEK SES’, ‘TEK NEFES’ ÇAĞRISI

YURTSEVERLER, Ulusalcılar, Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, bu vatan için kaygı duyanlar, bir karış toprağı için can vermeyi göze alanlar bu çağrı sizedir. ‘Tek ses’, ‘tek nefes’ olarak toplumu uyandırmak ve siyasete yön verecek gücü harekete geçirmek zamanıdır. Tehlikenin farkında olan demokratik kitle örgütlerinin tüm bileşenlerini birlik olma ve birlikte ses verme günü çoktan gelmiştir.

‘Ayrışmakta hünerli, birleşmekte özürlü olan bir yapı’ ile sonuca varmak olanaksızdır. Türkiye’nin bir ‘Kurtuluş Platformu’na acilen gereksinimi vardır. Milyonlarca Atatürkçü, Ulusalcı, Vatansever bu bekleyiş içindedir.

Din, mezhep, etnik kimlik ayrımından uzak, ortak tarih, dil, ahlak, kültür, hukuk ve yurttaşlık temeline dayalı Atatürk milliyetçiliğinde buluşarak, bölünmeden kardeşçe, yaşayacağımız bir Türkiye için mücadele vermek büyük Atatürk’e olan borcumuzdur. Bu çağrıya yanıt verecek olan güçlü sivil toplum örgütleri, kuşkusuz Türkiye’nin ikinci Kurtuluş tarihini de yazanlar olacaktır.

Prof. Dr. Nur SERTER-Kemalist Aydınlanma Derneği Bşk. Yrd.

ORTAYLI: SU KAYNAKLARINI BİZ ELALEME BIRAKAMAYIZ

AMERİKA’nın çizdiği Kürdistan’ı kabul edemeyiz. Çok açık bir şey. Bizim coğrafyamızda üzerinden yani Antakya üzerinden Akdeniz’e uzanan, bir Kürdistan modeli kabul edilemez. Kanıma dokunuyor da ondan falan değil. Biz su kaynaklarını elaleme bırakamayız. O su kaynaklarını baraj haline getirmek için ben hatırlıyorum, üç nesil bu memlekette enflasyonla yaşadık. Canımız çıktı o barajlar yapılana kadar. Şimdi bunu kalkıp ben onu oraya mı getireceğim? Ben ne içeceğim, neyle yıkanacağım elektriği nereden bulacağım? Doğu Anadolu dendiğinde petrol kaynağı deniyor, ne yahu. Onu çıkarana kadar aşağıda ne zenginlikler var. Esas olan su kaynağı, su var su azizim. Suyumuzu kaptıramayız, bu kadar açık.

Prof. Dr. İlber ORTAYLI

MESAJ PANOSU

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yurtdışında doktora yapan bursiyerlerin tazminat yükümlülükleri ve karşılaştıkları zorluklarla ilgili sorunlarına iktidarın çözüm getirmesini istedi ve “Burslarla ilgili borç miktarlarında artışın faiz yüküyle ödenmesinde büyük sıkıntı yaşandığını burs alanlar ifade etmektedir” dedi.

Yazarın Tüm Yazıları