Paylaş
“Bir atasözümüz der ki: Köşeye sıkıştırdığınız kediye kaçacak bir yol bırakın! Yoksa kedi yüzünüzü tırmalar!” diyen Dinçer şöyle devam ediyor:
“Alkollü içkilere getirilen vergiler ve satış kısıtlamaları Batı basınının da gündeminde. Associated Press (AP) ’Türklerin favori içkisi’ rakının evlerde üretilmeye başlandığını aktarırken, toplam alkol tüketiminin de arttığını belirtti. Birçok kişi ev yapımı içkiye dönerek ülkenin en ikonik içkisine olan aşklarını yeniden alevlendirdi. Hükümetin uyguladığı vergiler ve alkol tüketimine ilişkin düzenleme ile alkol fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Rakının fiyatı 2004 yılından bu yana yüzde 500’e yakın oranda arttı”.
AP, OECD verilerine yer vererek şöyle diyor:
“Alkol satışı düşse de, gerçek tüketim düşmedi gibi görünüyor. OECD istatistiklerine göre, Türkiye’de kişi başına düşen alkol tüketimi, ülke nüfusunda yüzde 17’lik bir artışa rağmen 2002’den bu yana benzer seviyede kaldı. Bu durum, Türklerin tükettiği toplam alkol miktarının aynı dönemde arttığını gösteriyor.”
SAĞLIK ENDİŞESİ VAR
Evlerde alkollü içki yapımının artışının halk sağlığı konusunda endişeleri artırdığına değinen AP, Tüketici Hakları Derneği’nden Canan Ülkü Abbasov’un konuya ilişkin risklere dikkat çektiğini belirtti.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bundan bir süre önce, 1 Nisan’dan itibaren Etilalkol’ün her 100 litresine 1,2 gram ‘denatonyum benzoat’ katılacağını açıklamıştı.
PEKİ SİGARADA DURUM NASIL
Mehmetcan Demiray Cumhuriyet Pazar ilavesinde yer alan ‘Türkiye’de içki fiyatları, pratikte bir içki yasağı işlevi görüyor’ başlıklı yazısının ‘Rakıya zam var, sigaraya yok!’ bölümünde şu çarpıcı oranları veriyor:
“Yaşam tarzı’mızın nasıl değişti(rildi)ğini daha iyi anlamak için biraz da rakamlara bakalım.
AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002’de 70’lik rakı, 8 milyon 250 TL, yani o günkü kurla 5 Avro idi... Bugün 70’lik rakı 99 lira, yani 22 Avro...
Fark dört kattan fazla! (Aynı rakı bugün Almanya’daki marketlerde 12 Avro!) Peki, AKP’nin kendisini çok daha ‘karşı’ gösterdiği sigarada durum nasıl? Kasım 2002’de bir paket yabancı sigara, ortalama 2 milyon lira, yani 1.20 Avro idi. Bugün bir paket yabancı sigaranın ortalama fiyatı yaklaşık 10 TL, yani 2.3 Avro...”
BİLİYOR MUSUNUZ?
MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin (İKKB) düzenlediği Medeni Kanun’un 92. yılında ‘Türk Medeni Kanunu ve Kadın’ konulu toplantının 16 Şubat Cuma 09.30’da, MEF Üniversitesi Konferans Salonu’nda yapılacağını...
CELAL ŞENGÖR DİYOR Kİ: ABDÜLHAMİD BU DEĞİLDİR
Sayın Cumhurbaşkanımız, “Birileri bu ülkenin tarihini 1923’ten başlatmak istiyor” demiş. Bu doğru değildir. Görebildiğim kadarıyla kimsenin böyle bir niyeti yok, olsa da kimse ciddiye almaz. Ama, Türkiye’de 1923 öncesi tarihinin karanlık sahifelerini örtbas etmek gibi bir eğilim ise ta 1950’den beri var ve bu eğilim kendisinin partisi iktidara geldikten sonra da maalesef giderek artmıştır. Kendisi ‘Payitaht’ dizisini methetmiş. Ancak bu dizide sunulan II. Abdülhamid portresinin gerçekle bir ilgisinin olmadığı, II. Abdülhamid’in zayıf devletinin farkında olarak son derece zekice yürüttüğü ince politika yerine, kaba kuvvete dayalı tehditler savuran biri gibi seyirciye tanıtılmaya çalışıldığı, milliyetçiliklerine ve muhafazakârlıklarına kimsenin bir şey diyemeyeceği yazarlarımız tarafından bile dile getirilmiştir. Bırak ihraç ettirmeyi, ben olsam o diziyi tarihi çarpıttığı için yayından kaldırırım. II. Abdülhamid elbette Osmanlı’nın en büyük padişahı değildi (o şeref hiç kuşkusuz Fatih’e aittir), ama muhakkak ki önemli bir sultandı. Eğitimde yaptığı önemli reformlar gibi hayırlı işlerin yanında, Sultan Abdülaziz döneminde dünyanın üçüncü güçlü deniz gücü haline gelmiş olan donanmamızı kişisel korkularından ötürü yok denecek seviyeye düşürmek gibi büyük yanlışları da vardır. Tarih bilimsel yapıldığı sürece önemlidir, yoksa safsatadır, kimse ciddiye almaz. Ali Mehmet Celal ŞENGÖR
CHP, İSTANBUL VE İZMİR’E İLGİNÇ ADAYLAR HAZIRLIYOR
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, CHP 36. Olağan Kurultayı’nda PM’yi oluştururken yerel seçimlere yönelik kritik bir hamle yaptığı ortaya çıktı. Mevcut MYK üyelerinden iki ismin aday olmamasının sebebinin Kılıçdaroğlu’nun yerel yönetimler üzerinde yaptığı ‘hesap’ olduğu ortaya çıktı.
CHP liderinin tavsiyesiyle Parti Meclisine aday olmayan bu iki isim, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran ve CHP Genel Sekreteri Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır idi. Cankurtaran’ın İstanbul, Sındır’ın da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda değerlendirileceği kulislere yansıdı.
Sındır’ın yaptığı basın açıklaması bunu teyit ederken, öte yandan Kılıçdaroğlu’nun bir tarafı Rumelili olan Cankurtaran’ı geçen dönem MYK üyeliğinde yerel yönetimlere yönelik bir çok sosyal projede görevlendirerek bu sürece resmen ön hazırlık yaptığı da dikkat çekmişti.
Tarım profesörü olan Sındır, bir dönem Bornova Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra son seçimlerde parlamentoya girmişti.
Paylaş