RAMAZAN Bayramı’nda yurtiçinde bir tura katılayım dedim. Ankara çıkışlı tur şirketlerinin internet sitelerini incelediğimde (Saltur hariç) şunları gördüm ve tereddütte kaldım:
1- “Bayramda kapalıyız”, “Tur hareket saati...” Yani gecenin bir yarısında veya sabahın köründe (07.00) yorgun, uykusuz bir şoför ve bir tur rehberi muhatabınız... Bir kaza, anlaşmazlık vs. olsa tur şirketi kapalı! 2- “20 kişiye kadar minibüs, 20-31 kişiye midibüs, 31 kişiyi geçerse 46 kişilik otobüsle seyahat edilecektir.” Bu vasıtaların hangisiyle seyahat edeceğim, bu araçlar kaç yaşındadır, modeli, konforu vb. nedir? Yola çıkarken, şoförlerin uykusuz olup olmadığını, araçların gerekli belgelerini (Ankara AŞTİ çıkışında olduğu gibi örneğin...) denetleyen var mıdır? 3- “Fiyatlar iki kişilik odada kişi başıdır!” Yurtdışı turlarda da aynısı. O halde ‘aldatıcı’ fiyat söz konusu değil midir? “Kişi başına” derken yanıltıcı olmuyor mu? Otelde kiminle kalacağım, tek kişilik oda farkı ise nerdeyse tur fiyatına yakın! 4- Yurtiçi turlarda seyahat sigortası yapılıp yapılmadığını -özellikle internetten rezervasyon yapılırsa- nereden bileceğim, vb. vb. (Amasra gidiş-dönüş+öğle yemeği 70 lira, bu fiyata sigorta dahil olabilir mi?) Elbette bilinçli bir yurttaş olarak güvenli ve konforlu bir seyahat almak hakkım. Üç kuruşu aramıyorum ama bakıyorum fiyatları arttırmamak adına “En ucuz seyahat bizde, konfor arama” mantığı hâkim. Gerekli kriterlere uyan ve seyahati zevkli ve konforlu halde sunan tur şirketleri varsa peşinen özür dilerim, lütfen benim gibi titiz ve seçici müşterilere farklarını daha açık belirtsinler ki bir kaşı kalkık acabalarla yola çıkmayayım. Seyahat eziyete dönüşmesin. Trafik kazası haberleri vurdumduymazlıktan kaynaklanmıyor mu? Ümit HATİPOĞLU
Kuşadası-Davutlar’da 40 bin konut satılık
“SİZE Kuşadası’ndan yazıyorum. Kuşadası-Davutlar-Söke üçgeninde binlerce ev var satılık. Bu evler yıllardır satılık olarak duruyor. Sadece Kuşadası’nda 40 bin ev var satılmayı bekleyen... Ayrıca binlerce daha ev ve apartman yapılıyor. Bu inşatlarda çalışan emekçilerin sigortalarının yatırılmadığı ve sigortasız bir şekilde yıllardır çalıştırılmaları karşısında ne yapılıyor? Onların sağlıklarını düşünen yok mu? Hastanelere düşersek bize kim bakacak?” Didim’e, Milas’a ve Bodrum’a da bakın, oralardan kaç bin kişi ‘kaçtı’. İngilizlere kimler kazık attı!
TÜBA katlediliyor
Prof. Celal Şengör feryat ediyor
AKP hükümeti tarım ile ilgili bir kanun teklifinin içine kanun hükmünde bir kararname (KHK) saklayarak Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) özerkliğine son verdi. Bu kararnameye göre, bundan böyle üyelerin üçte birini Bakanlar Kurulu (yani hükümet), üçte birini YÖK, kalan üçte birini ise mevcut asli üyeler seçecek. Başkan ise Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Sanayi, Teknoloji ve Bilim Bakanı tarafından imzalanan bir kararnameyle atanacak. Dünyanın her yerinde bilim akademilerinin üyeleri o akademinin üyeleri tarafından seçilir. Bir bilimler akademisine üye olmayanlar tarafından üye seçmek, sınavlarda öğretmene değil, Bakanlar Kurulu’yla YÖK’e not verdirmeye benzer. Yapılan iş akademinin ne olduğunu bilmemekten kaynaklanıyor gibi görünse de, hükümetin böyle bir KHK hazırlarken TÜBA’ya hiç danışmamış olmasını akademiyi ele geçirmek gibi kötü bir niyet dışında herhangi bir motifle izah etmek mümkün değildir. Türk bilim dünyası bu konuda feveran ederken, Türk gazetecilerinin sanki bu olay hiç olmamış gibi davranmaları korkunçtur. Görebildiğim kadarıyla sadece Cumhuriyet gazetesi Orhan Bursalı sayesinde bu konuya eğilmiştir. AKP’ye % 50 oy veren halkımız ne ettiğini yapılanlar haber haline getirilmezse nasıl öğrenecek? Ülkelerinde zaten pek cılız bir fidan olan bilim alenen katledilirken, kamuoyunu aydınlatması gereken kurum ve kişiler uyandıklarında içinde yaşamak isteyecekleri bir ülke bulamayabilirler. A. M. Celal ŞENGÖR
Çanakkale ve Afyon’a görkemli müzeler
ORMAN ve Su Bakanı Prof. Veysel Eroğlu telefonla aradı; bayramlaştık tabii... Seçim bölgesi Afyon’a gidiyordu. Bir kere “Atatürk’ün Afyon’daki karargâhı kaldırılmıyor” diyor. Afyon Valiliği kente bir anket yapmış, Kurtuluş Savaşı ile ilgili panoramik müzeyi nerede kuralım diye... Yanlış algılama olmuş vatandaşlarda. “Afyon’a İstiklal Harbi ile ilgili olarak panoramik bir müze yapacağız. Topkapı surlarının karşısında, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi ile ilgili panoramik müze gibi... Anketle belirleyeceğiz yerini... Çanakkale’de de dünyanın en ileri müzelerinden birini yapıyoruz. Belki 50 trilyona mal olacak. Gelibolu Yarımadası’nda Karatepe’de binasının yapımı bitti. Şimdi iç teçhizat yapılıyor. 13 bölümden oluşacak. Harp gemileri, denizaltıları, top-tüfekler vs. gösterilecek. Gezildiğinde bizzat yaşanacak o günler. Geminin içinde sallanacaksınız, top atışlarını duyacaksınız. O günleri hissedeceksiniz adeta. Tek kelime ile muhteşem!.. 15 Mart 2011’de açılması düşünülüyor.” Eroğlu’na teşekkürler, Afyon ve Çanakkale’deki yeni müzeleri şimdiden merak ediyoruz.
Her gün bayram olsa!
“ELİMDE olsa silahları yok ederdim/Dünyaya barışı getirmek için” demiş şair. Bugün Dünya Barış Günü... Zararı yok da, keşke yılın tüm günleri barış günü olsa... Hayat hep bayram olsa... Savaştan, şiddetten yana olanların hiç günleri olmasa keşke...
Biliyor musunuz
BURSA Nilüfer Belediyesi’nin 1 Eylül Dünya Barış Günü şenliklerinde, Yunanistan’dan 100 kişilik bir heyetin yer alacağını, Lozan mübadelesi ile Gölyazı ve Görüklü’den Yunanistan’a göç edenlerin atalarının yaşadığı topraklarda buluşmasına sahne olacağını; Leman Sam’ın Türk-Yunan ezgilerinin ağırlıklı olacağı bir konser vereceğini...