YÖREX, EXPO ve G-20...

Haberin Devamı

ANTALYA’da siyasi ve ekonomik gündem hayli yoğun... Dün Türkiye’nin en büyük Yöresel Ürünler Fuarı (YÖREX) açıldı; 1 Kasım’da seçimler yapılacak; 15-16 Kasım’da G-20 toplantısı nedeniyle dünya liderleri Belek’te bir araya gelecek; Obama neler söyleyecek?... Ve önümüzdeki yıl nisan ayında EXPO’da Botanik Fuar açılacak... Çocuk ve Çiçek (Şakayık) konulu, temalı etkinlik Türkiye’nin ilk EXPO’su olması açısından çok önemseniyor; beklenti büyük... Bu konuda ‘yoğun’ bir inşai faaliyet sürdürülüyor. Tren hattı döşeniyor ve 100 metre yüksekliğinde kule yapılıyor. “Kule denizi görmüyor; Aksu’yu ve Perge’yi görüyor” diye eleştiriler dikkat çekiyor.
EXPO’nun yerinin yanlış olduğu tartışmaları sürerken, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve EXPO’nun yönetim kurulu üyesi Davut Çetin, bazı sanat ve kültür çevrelerine göre bu yerin “Karaalioğlu Parkı olabileceği” konusunda görüş belirttiklerini söyledi.
2010 yılında kararı ‘alınan’ bu fuardan Antalya çok şey bekliyor; ancak hem organizasyon hem altyapı sorunları nedeniyle yaşanan sıkıntılar sık sık gündeme getiriliyor.
En büyük soru da EXPO’nun kaça mal olacağı ve yapılacak harcamalarla Antalya’ya nasıl bir değer kazandıracağı. Çok kişiye ‘Fuar kaça mal olacak’ diye sorulduğunda yatırım harcamalarının “ucu açık olduğu” için net bir rakam telaffuz edilemiyor. ‘Daha büyük’ EXPO’yu, İzmir’i saf dışı bırakarak kazanan Milano’nun altı aylık sergi süreci içinde ne gibi kazanımlar sağladığı Antalyalıları heyecanlandırmıyor değil... Milano’daki güzellikleri görenler, Antalya’nın daha titiz ve özenli olması gerektiğini söylüyorlar.

Haberin Devamı

KAÇ ÜLKE KATILACAK


Fuara katılacak ülkeler konusunda sıkıntı yaşanıyor. 187 ülkeye yapılan davet çağrısında 34’ü ‘olumlu’ yanıt verirken, sadece 9 ülke katılım için resmi sözleşme imzaladı.
Bir başka sorun da... EXPO Ajansı’nın yönetim kademesinde sık sık yaşanan ‘kadro’ değişikliği... İlk olarak Genel Sekreter Selami Gülay’ın ayrılmasının ardından geçen günlerde de EXPO’nun ‘beyni’ olarak tanımlanan eski Dışişleri Bakanlığı Yurtdışı Tanıtım Dairesi Başkanı Necil Nedimoğlu da beklenmedik şekilde görevden alındı.
Dileriz bunlar bir panik havası yaratmaz.
YÖREX Fuarı’nı ise daha yazacağız... Altın Portakal Festivali’nden sonra kente ‘olumlu’ anlamda katkı koyan ikinci etkinlik olarak kabul ediliyor. EXPO Center’da bu yıl altıncısı düzenlenen fuara 68 ilden 111 oda ve borsa, 11 kalkınma ajansı ve 224 firma katılıyor. Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, YÖREX’in Türkiye’nin en ‘sempatik’ fuarı olduğunu belirterek, yöresel ürünlerin hakkını-hukukunu korumaya yönelik coğrafi işaret (Cİ) ile ilgili çeşitli etkinlikleri gerçekleştirdiklerini belirtti ve “Tüm dünyada yöresel ürün pazarı alkollü ürünler hariç 100 milyar dolar civarında... Pastanın % 60’ından AB ülkeleri faydalanıyor. Ülkemizde ise ekonomiye kazandırılmayı bekleyen potansiyel 2500 ürün bulunuyor. AB’de ise 1240 gıda ürünü ve 1752 adet farklı şarap çeşidi coğrafi işaret zırhına sahiptir. Eğer bizler ürünlerimize sahip çıkar ve coğrafi işaret kriterlerini yerine getirerek dünya pazarlarına sunmayı başarabilirsek, milli ekonomiye yaratacağı katkıların yanı sıra yerinde istihdama, yerel ekonomiye, kırsaldan göçe engel olmaya, yörelerin tanıtılmasına, turist sayısının artmasına katkı koymuş olacağız.”
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun o arada Bingöl’den gelip açılışa katılması ve bu fuarı hazırlayanları övmesi YÖREX’e katılan yüzden fazla oda ve borsa yöneticilerini memnun etti de, kimse siyaseten bir şey söylemek istemedi...

Haberin Devamı

Büyükşehir Yasası tümden iptal edilmeli


Bodrum felaketinin ardından

GAZETECİ dostumuz Can Pulak sel felaketi ile Bodrum’da yaşananları değerlendirdiği yazısında “Doğa intikamını alıyor bizden. İklimler değişiyor, fırtınalar artıyor, zelzeleler birbirini izliyor. Doğa intikamını alıyor bizden. Böyle giderse almaya da devam edecek. Hiç değilse can kaybımız yok” diyor ve Büyükşehir Yasası için ekliyor: “Bodrum selden önce, Büyükşehir Yasası felaketini yaşadı. Halen de yaşamaya devam ediyor. Bu akıl almaz yanlışlık süratle düzeltilmez, sahil ve turizm kentlerinde eski düzene dönülmezse, afetlere hemen müdahale daha da zorlaşacak. Onun için Büyükşehir Belediyesi (Muğla), aldığı araç ve gereçleri hemen yerlerine yollamanın yolunu bulmalıdır. Ankara yaptığı kasıtlı yanlışlıktan dönmeli, oy için büyükşehir şemsiyesinin altına aldığı tüm belediyeleri, aynı yetkilerle yerlerine iade etmelidir. Bodrum’dan para kazanan inşaatçılar ve hafriyatı ortalık yerde bırakanlar, 1000 kişilik bir işçi kadrosunu belediyenin emrine verselerdi, ortalık çok daha kolay temizlenir, yaralar çok daha kolay sarılırdı. Bir kentin afetlere karşı A-B-C planları olmalıdır. Sel felaketi yaşayan şehirlerin, aynı şiddette bir yağmur daha yağarsa, ne yapacağı hiç düşünüldü mü? Felaketlerde, çevre belediyelerin tüm imkânlarıyla afet bölgelerine koşmaları gerekir. Örneğin İzmir-Aydın-Muğla-Denizli hatta Antalya belediyelerinin devreye girmesi lazım. Maalesef Muğla geç kaldı, İzmir ise birkaç gün sonra göstermelik bir-iki araç gönderdi. Diğerleri seyirci konumundan çıkmadılar bile. Sel tekrar gelirse ne yapacağız? Deprem olursa nasıl hareket edeceğiz? Allah göstermesin ülkemize bir saldırı olursa nerede toplanacağız, nasıl davranacağız?”

Haberin Devamı


GÜNÜN SÖZÜ

“Ebedi gençlik bir hayal! insan 120 yıl yaşayamaz! DNA’yı çözmek bir işe yaramaz. Ay’a gitmenin ne yararı oldu? Gen ve genomların ne yaptığını çözmek lazım. ABD’de klinikte hekimlik insanlık için yapılmaz, para kazanmak için yapılır. Bu yüzden klinikte çalışmak istemedim. (ABD’ye gitmeden, doğduğu Mardin’in Savur ilçesindeki bir köyde 2 yıl yaptığı doktorluğu unutamıyor.) “Bazen köy doktorluğunu sürdürmediğime pişman oluyorum. O yıllarda bir doktor, halkın yaşamını muazzam şekilde değiştirebilirdi.”
Prof. Dr. AZİZ SANCAR
2015 Nobel Kimya Ödülü’nü alan Türk bilim insanı


Sessiz çığlık


ERGENEKON, Balyoz ve değişik isimlerle anılan davalarda yargılanan ve sanık olarak tanımlanan vatanseverlerin ailelerinin düzenlediği “Sessiz Çığlık” eylemine, Ankara Kızılay Sakarya Caddesi’nde, değişik tarihlerde üç kez konuşmacı olarak katılmıştım.
Yaptığım konuşmalarda: “Çocuklarıma bırakacağım onurlu eylemlerimden biri de Sessiz Çığlık toplantılarına katılmış ve burada konuşma yapmış olmamdır” demiştim. Bu onuru sürekli olarak taşımaktayım ve benden sonraki kuşaklara devredeceğim için mutluyum. Seneler sonra haklılığı ve masumiyeti ortaya çıkan ve yaşanan büyük mağduriyetlere göğüs geren vatanseverlere selam olsun.
Av. A. Erdem AKYÜZ

Yazarın Tüm Yazıları