Yolsuzlukları unutmadık

Yeni çıkan ‘‘EL Tayyip-Rüzgardan Kasırgaya’’ (Toplumsal Dönüşüm Yayınları) kitabının yazarı Mehmet Bölük, Erdoğan'ın konuşma kasetleri tartışılırken ‘‘Bir şey gözden kaçırılıyor’’ diyor.

CHP İstanbul İl Başkanlığı sırasında ‘‘Fazilet'in İstanbul Asalakları; BİT'ler’’ adlı kitabı da yazmış olan Bölük şunları anlatıyor:

‘‘Erdoğan'ın bu tür konuşmalar yaptığını bilmeyen yok. Siyasi söylemlerinin sürekli gündemde tutulması yolsuzluk iddialarını gölgede bırakıyor. Okuduğu bir şiir nedeniyle mağdur edildiği, önünün bu şekilde kesilmeye çalışıldığı izlenimi verilmeye çalışılıyor. Yolsuzluklar ikinci plana atılıyor’’ diyor.

Büyükşehir'deki yolsuzluklarla ilgili yaptığı basın toplantısında sıraladığı iddialar nedeniyle hakkında Erdoğan'ın 30 milyarlık tazminat davası açtığını ancak reddedildiğini bildiren Bölük şöyle konuşuyor:

‘‘1994'te seçimle İstanbul'da önemli bir kamu görevini üstlenen Erdoğan bilinmeyen bir adam değil ki... Avrupa'ya Batı kulübü diyen; Türkiye'nin yerinin İslam dünyası olduğunu söyleyen; heykele 'put' diyen, doğum kontrolü isteyenleri 'vatan haini' ilan eden, 'minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker' diyen kendisi değil mi? Mahkûm olduğu son sözleri üzerine Erbakan'ın bile tepki gösterdiğini unutmadık.’’

KANADOĞLU NE YAZMIŞTI?

- Kitabınızda Erdoğan hakkındaki iddiaları özetler misiniz?

- Kitaplarımda da ortaya koyduğum gibi hakkındaki sayısız yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları soruşturma konusu olmuştur. Mülkiye müfettişleri, hesap uzmanları, bilirkişiler ve savcılık iddianameleriyle gelişmeler daha yeni yargıya intikal etmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun dosyasında yer alan 'nitelikli zimmet, devlet alım satımlarında çıkar sağlamak, rüşvet almak, görevde yetkiyi kötüye kullanmak, arttırma ve eksiltmeye hile karıştırmak, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekkülü yönetmek' iddiaları öyle yenilir yutulur cinsten iddialar değildir. 'Komplo' ve 'iftira' teorileriyle geçiştirilemez. Erdoğan hálá bu suçlamalar nedeniyle sanık konumundadır. Yargılanıp aklanmış değildir. 'Rahşan Affı' ve 'zamanaşımı'na sığınarak yargıdan kaçmak istemesi siyasi etiğe uygun bir davranış değildir. Affedilmek başka, zamanaşımı nedeniyle yargıdan kurtulmak başka, aklanmak ise başka şeydir. Erdoğan siyaset yapacaksa yaptıklarının hesabını yargıda vererek aklanmaya mecburdur.''

Bir söz vardır; ne ekersen onu biçersin.

3 kamera çekmiş

TAYYİP Erdoğan'ı kimin görüntülediği Rize'de soruşturma konusu oldu. Başta MİT olmak üzere Emniyet Müdürlüğü araştırma yapıyor. Güvenlik birimlerine göre, Erdoğan'ın mitingini üç kamera görüntülemiş; muhtemelen bunlardan birinin TRT'ye, ikincisi Emniyet'e ait olabileceği varsayılıyor. Sonuncusunun ise Milli Görüş kamerası olup olmayacağı ihtimali üzerinde duruluyor.

Ancak bir Emniyet yetkilisi, o yıllarda bu tür teknik olanakları olmadığını (bizim anımsadığımız ise Yıldırım Akbulut'un başbakanlığı döneminde her ile bir kamera gönderilmişti) söylüyor; arşivlerinde böyle bir kasedin olmadığını savunuyor. ‘‘Ancak bizi bu yazınızla uyandırdınız’’ diye de ekliyor. Trabzon'da görev yapan Rize eski Emniyet Müdürü Hamdi Güngör ise susmaya devam ediyor.

Ne yazık ki Rize'de ve Türkiye'de olan her şeyi uçan kuşlar biliyor.

Daha çok Erbakan-Tayyip kaseti izleyeceğiz, bu kavgaları camilerde de göreceğiz; tabii takıyye yapmıyorlarsa...

Kıvırtıyorlar

DÜNKÜ ‘‘Rize'de suç kasedinin öyküsü’’ başlıklı yazımız Habertürk'te Deniz Arman tarafından tartışmaya açıldı.

Tayyip Erdoğan'ın 1992'de Rize'de yaptığı konuşma kasedi kimler tarafından medyaya sızdırılmıştı?

Rize'de genel kanı; kasedin SP'liler tarafından verildiği yolunda... Ancak SP Rize İl Başkanı Hasan Uzun, eski ortağı bulunduğu 'Kanal 2000'in 1996'da kurulduğunu söylüyor; dolayısıyla kasedin kendi kameramanları tarafından çekilmesinin mümkün olmadığını ileri sürüyor. ‘‘Bunları ortaya atan gazeteciler alçaktır. SP ile AKP arasında sorun yoktur’’ diyor.

Köşeyi kapma savaşımı ortadayken bu söze gülerler.

OY RANTI BİTMEZ

AKP İl Başkanı, eski imam Hasan Karal ise kasedi kimin gönderdiğini bilmediğini ve bu tür kasetlerle ilgilenmediğini söylüyor nedense...

Ama şunun bilinmesinde yarar var; Hasan Uzun ileHasan Karal adı geçen kanalın geçmişte ortağı bulunuyorlardı. Bu tür kasetleri çok izlediler; arşivlerinde bulundurdular.

Bu arada üzerinde kuşkuların yoğunlaştığı eski RP İl Yönetim Kurulu üyesi, SP Rize Başkanvekili, elektronikçi İsmail Yılmaz'ın kendisine ‘‘Kasedi siz mi verdiniz?’’ sorusuna DHA'nın 18 Nisan'daki bülteninde şöyle cevap verdiği dikkat çekiyor: ‘‘O dönemde kameramız yoktu, 1994'ten itibaren kaset biriktirmeye başladık. Bende olsa bile sızdırmazdım. Zaten RP'nin kapatılmasından sonra eski kasetlerin çoğunu imha ettik.’’

Rize Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faik Bakoğlu, SP Başkanı'nın 'Alçaklar' sözünü eleştirerek ‘‘Kimse kıvırtmasın, açık olsun... DSP ile CHP arasında nasıl sürtüşme varsa; aynı rekabet ve kavganın bu iki parti arasında da sürdüğünü duymayan sağır sultan kaldı. Bu manzaraya ANAP bıyık altından gülüyor; fırsat bekliyor. Şu kadarını söyleyeyim; bu kasetler benim arşivimde yoktur; ayrıca propaganda amacıyla da Milli Görüş adına ben satmadım!’’ demekle yetiniyor.

Utandım

GEÇENLERDE futbolcu Coloubali ‘‘Türkiye'de başarılı olmak için sinsi, üçkáğıtçı, dedikoducu vs... olacaksın ki başarılı olacaksın’’ diyor.

Bakın bir yabancı bizi nasıl değerlendiriyor; utandım.

Türk milleti olarak bir acayipleştik; ne oluyor bize Allahaşkına... Biraz toparlanamayaz mıyız?

ÇAĞRI

EMLAKBANKZEDELER Derneği'nden: Bütün bütün birikimlerimizi Emlakbank konutlarına yatırdık. Maaşlarımız yerinde sayarken bu ayki %28.8 zamla aylık taksitler milyara dayandı! İcraya düştük, Emlakbankzede olduk. 11.640 konut sahibi adına Emlakbankzedeler Derneği'ni kurduk. Pazar günü 13.00'te Sinanoba Ziraat Bankası önünde büyük protesto kararı aldık. Anahtarlarımızı Ziraat, Sinanoba Şubesi'ne iade ediyoruz! (0212-863 63 77-78/863 83 04)

MESAJ PANOSU

BAKIRKÖY Belediyesi'ne... Bir grup okurumuz; İncirli Cad. Mektep Sokak, Yayla Apartmanı'nda ortak kullanım alanında yapılan imar dışı uygulamalara hálá seyirci kalınıp kalınmayacağını merak ediyor.

TATİLYA'ya bir tatil günü yeğenlerimi götürdüm. Bilet alıp içeriye girdiler. Yaklaşık 5 saat kaldılar, kuyruklarda bekleyip hiçbir eğlence cihazına binmeden geri çıktılar. 15 milyon verip eğlenmek buna denir.

Cüneyt MUT-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları