YÜKSEK Öğretim Kurulu, Sayın Cumhurbaşkanının Prof. Dr. Yusuf Özcan’ı başkan olarak atamasıyla özelleştirmeci, dinselleştirmeci bir anlayışın dümen suyuna, yani AKP iktidarının kontrolüne girmiştir. YÖK, siyasal iktidarla özdeşleştiği, iktidarın talimatlarına ve beklentilerine göre hareket ettiği, üniversite özerkliğinin tamamen ortadan kaldırıldığı bir sürece girmiştir.
Bunun en açık göstergelerinden birisi de katsayı uygulamasına son verilerek, İmam Hatip Liselerinin önünün açılması kararıdır. AKP iktidarı üniversitelere önce türbanı sokmaya çalışmış, ama Anayasa Mahkemesi’nin kararına toslayarak tabanına karşı mahcup olmuştur. Şimdi YÖK’ün bu kararıyla kendi tabanına şirin görünebilmeyi başarmıştır. Kendi çocuklarını İmam Hatip Liselerinde okutmayan hatta yurtdışında okutanlar, halk çocuklarının imam hatiplerde, kuran kurslarında okumalarını şiddetle savunuyorlar. Öncelikle halkımız, bu durumu çok iyi sorgulamalıdır. Onların inançlarını sömüren bu din bezirganlarının gerçek niyetleri iyi anlaşılmalıdır.
Son uygulama genel liselerin daha da mağdur olmalarına neden olmuştur. Meslek liselerinin doğrudan Meslek Yüksek okullarına geçme, alanlarıyla ilgili tercihlerde ek puan alma gibi zaten önemli birtakım avantajları varken, şimdi katsayı uygulamasının da kaldırılmasıyla genel liseler karşısında daha da avantajlı duruma geçmişlerdir.
AKP’NİN TABANINA MESAJ
YÖK genel anlamda mesleki eğitimin çekiciliğinin arttırılmasına yönelik bir sınav ve eğitim sistemini gözetmek yerine, AKP iktidarının tabanına mesaj vermesini sağlamak üzere imam hatip liselerini öne çıkarmıştır. Üniversiteler, türban ve imam hatip liseleri gündeme getirilerek adeta rejime yönelik mücadelenin alanı haline getirilmiş, YÖK de buna alet edilmiştir. Çağdaş, özerk ve bilim üreten kurumlar, bu dinci, tarikatçı anlayışlarla medreselere dönüştürülmek istenmektedir.
YÖK son dönemde iktidarın siyasi çıkar hesaplarına uygun olarak gerekli altyapı, kaynak ve kadro oluşturmadan, çok sayıda yeni üniversite açarak, üniversitelerde eğitim kalitesini düşürmüş, bilimsel çalışmalardan ise hiç söz edilemez hale gelinmiştir. Harçlara yapılan yüksek oranda zamlarla ve yapılan uygulamalarla üniversitelerde özerkleştirme değil, özelleştirme, paralı eğitimi yaygınlaştırma gerçekleştirilmiştir. Bütün bu uygulamalarla YÖK bindiği dalı kesmektedir.
DERSHANELERE BAL BÖREK
Eğitimi özelleştirme mantığının sonucunda yine vahim durumlardan bir diğeri de katsayı uygulamasının kaldırılması ve yeni sınav sistemin devreye girmesiyle dershanelerin çok daha öne çıkacak olmasıdır. Yani parası olan eğitim alabilecektir. Eğitim özel okullara ve dershanelere emanet edilmektedir. SBS ve ÖSS sonuçları, eğitim sisteminin çöktüğünün, MEB’in iflas ettiğinin en önemli göstergeleridir.
Eğitim-İş olarak her zaman yaptığımız çağrıyı tekrarlıyoruz: Ülkemizin ve ulusumuzun gerçeklerine uygun olarak eğitim sistemimiz yeniden ele alınmalıdır. Bilim adamları, eğitim uzmanları ve sendikaların temsilcilerinin birlikte ortak bir çalışma gerçekleştirmeleri acilen gereklidir. Buna bağlı olarak da Milli Eğitim Şurası en kısa zamanda toplanmalıdır.
Yüksel ADIBELLİ-Eğitim-İş Genel Başkanı
Tüketici olarak hakkımı yedirmedim
GARANTİ Bankası kredi kartı ile BP akaryakıt istasyonlarından yaptığım 6.100,00 TL. tutarında alışveriş sonucunda 60,00 TL parapuan yükleneceğinin sms ile bildirildi. Ancak bu parapuanın ’süreli’ kullanımına ilişkin bilgilendirilmediğimiz halde geri alınması üzerine, Tüketici Hakları Merkezi’ne başvurduk.
Çankaya Tüketici Sorunları Hakem Heyeti; ’tüketicinin yaptığı harcamaların karşılığında kazanmış oluduğu parapuan’ın tüketici için kazanılmış bir hak olarak sayılması gerektiği, bunun belli bir süre ile sınırlandırılarak tüketicinin tüketime mecbur tutulmasının harcama özgürlüğünün kısatlanması anlamına geleceği gerekçesiyle’ 4888 sayılı Kanunla Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1/A maddesine göre 60,00 parapuanın tüketiciye ödenmesine karar verdi.
Herkesin faydalanması için bunu sizinle paylaşıyorum, tüm tüketicilerin böyle durumlarda haklarını aramaları dileğiyle...