Paylaş
(I)
Yüz kızartıcı suç kavramı...
Başta Anayasamız'ın 76. maddesi hükmü olmak üzere birçok yasada yüz kızartıcı suç kavramına yer verilmiştir. Fakat Cumhuriyet'ten beri yurdumuzda yanlış bir yorum geleneği sonucu, kapsamı maddede sayılan tek tek yüz kızartıcı suç olarak benimsenmiştir. Örneğin, Anayasa m. 76... Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi... yazılıdır. Ceza Hukuku'nda kıyas-benzetme olayı geçerli değil diyen hukukçular bugüne dek bütün olan hukuku bölmüşler ve de ırza geçme, tasaddi, sarkıntılık gibi yüzlerce toplum tarafından yüz kızartıcı suç sayılan eylemler kapsam dışı kalmıştır. Halbuki yüz kızartıcı suç konusu görecelidir. Ve de toplumlarda yer ve zamana bağlı olarak artar, eksilir. Bu gerçeği nihayet Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2.7.1996 gün ve 3/144-171 sayılı kararı ile kabul etmiştir. Bu karara dayanarak yurt ölçüsünde uygulama birliği sağlamak için içtihadı birleştirme yoluna gittik. Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu da 6.3.1997 gün ve 9 sayılı kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun yorumuna karşı gelmedi.
Milletvekili dokunulmazlığı gündemde... Seçilmişlik için de, dokunulmazlık için de yüz kızartıcı suç çok önemli. Yüz kızartıcı suç kapsamına göre; seçilmişler, bu arada milletvekilleri dokunulmazlık zırhından yararlanamayacaklar. Hatta seçilemeyecekler. Atanmışlar için de önemli... Örneğin, memurlar atanamayacak. Çünkü, 1994 seçimlerinde 14 yaşındaki Kuran Kursu öğrencisi kıza, kurs hocası tasallutta bulundu. Hem de camide... Kanıtladık. Hoca cezalandırıldı. Cezaevinden çıktı, bir köyün muhtarı seçildi. Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) itiraz ettik. YSK, yasada tek tek sayıldığından, ki eylemler sebebiyle yüz kızartıcı suç uygulaması yapılamayacağından bahisle, itirazımızı reddetti.
Hoca hala köy muhtarı. İşin arkasını bırakmadım.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu kararını yararlanmaları için Prof. Mümtaz Soysal, Prof. Oya Araslı, Önder Sav, Hikmet Çetin, YSK ve Danıştay'a gönderdim. Yanıtları olamayacağını biliyorum. Ama ben görevimi yapmaya devam ederim. Özellikle milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılması aşamasında Adalet ve Adalet Komisyonu Başkanı Atila Sav'ın da dikkatini çektim.
Konunun kamuoyunca da bilinmesi gerekiyor.
Av. Nurettin KAPTAN-Gerede/BOLU
Doktorlarım çalışkandır
‘Doktorlara hayırlı hastalar’ yazısı üzerine Sağlık Bakanlığı soruşturma açtı... Bu arada gerçekler ortada iken, yazı sahibi de harıl harıl aranıyor. Biz Balıkesir Devlet Hastanesi Baştabibi Op. Dr. Ü. Ulvi Güngör'ün açıklamasına gelelim... Güngör, 7.10.1977'de göreve getirildiğini bildirerek, o gündenberi yapılan tedavi işlemleri konusunda ayrıntılı bilgi veriyor. Ve ‘‘Hastanemizde tomografi ve MR cihazı olmaması dolayısıyla 399 tomografi, 367 MR, 25 kemik dansimetresi, 61 mamografi olmak üzere toplam 1352 hasta dışarıya sevk edilmiştir’’ diyor.
Okurumuzun asıl yakınması, bu hizmetin neden dışarıya aktarıldığıydı.
Başhekim, Balıkesir'de iki değil üç -Bal Tıp, Mega Tıp, Sevgi Tıp- tomografi merkezi bulunduğunu hatırlatarak, ‘‘Yasa gereği doktor olmayan kişilerin tomografi merkezi açma yetkisi bulunmayıp, bu üç şirketin ortakları arasında hastanemiz hekimlerinin de olduğu müşahade edilmiştir’’ diyor. Araştırmaları sonunda, hiçbir hastane personelinin şu merkeze gidin denilerek yönlendirilmediğinin saptadığını, asli görevleri doktorluk olan Baştabip yardımcılarının görevlerini eksiksiz olarak yerine getirdiklerini anlatıyor. Başhekim şöyle devam ediyor:
‘‘Özel muayenehanelerde daha etkili ilaçların yazıldığı suçlaması ise tamamen gerçek dışıdır. Özel muayenehaneler ile hastanemiz polikliniklerinde hasta muayene süresi aynı olmamasına rağmen hiçbir hasta gelişigüzel ve baştan savma muayene edilmemektedir. Gerekli tetkik ve tahliller istenilerek tedavi cihetine gidilmektedir.
Tomografi faturalarının yüksekliği konusuna gelince; hastanemize müracaat eden 76.652 hastadan 1.352'sinin özel teşhis merkezlerine sevkedildiği, bunun da % 1.76'ya tekamül ettiği görülecektir. Yani her 100 hastadan ancak 2 hasta için hastanemizde yapılmayan tetkikler istenilmektedir. Bu oran uluslararası sağlık normlarına göre de oldukça düşüktür. Ayrıca kurumumuza tomografi cihazı alınmasına dair girişimlerimiz Sağlık Bakanlığı'nca değerlendirilmektedir.’’
Sayın Başhekim, bu sorunu çözerseniz bu iddialar da elbette ortadan kalkacaktır!
Genç'ten torpil bu kadar olur!
Elazığ'ın Ağın ilçesinde 9 yıldır tapu işleri yürümüyor. Defalarca şikayetimize rağmen hiç iş bilmeyen ve öğrenmek de istemeyen müdire hanım hala yerinde oturuyor. Sebep ise eski CHP, şimdi DYP'li Tunceli Milletvekili ve aynı zamanda TBMM Başkan Vekili Sayın Kamer Genç'in torpiliymiş. Bu ülkede bu kadar unvanı olan, çok sayın bir zatın torpili olunca iş bilmeye ve çalışmaya hatta daireye bile gitmek gerek olmadığını artık biliyoruz. Bilemediğimiz, dört aydır harcını yatırdığımız halde basit bir intikal işimizin ne zaman sonuçlanacağıdır.
Gürol KORKMAZ-MALATYA
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘YPK'nın, Samsun sigarası üreten Tekel'in Akhisar sigara fabrikasını 'Samsun' adının isim hakkıyla birlikte yabancılara satılması ulusal onurumuzu yaralamaktadır.’’
(Türk-İş Genel Mali Sekreteri Sabri Özdeş)
(II)
Moda eski Moda değil!
Moda'da yeni yapılan sahil yolunda genç arkadaşlarımız yine genç polisler tarafından sık sık rahatsız edilmekte ve 'babacan' öğütler verilmektedir.
Gençler, bir bankta ya da deniz tarafındaki taşların üzerinde oturup keyifli dakikalar geçireceğini sanmasın.
Genç polisler hemen gelip 'kimlik' sorar ve hiçbir şey olmasa bile uzun dakikalar boyunca keyifsiz bir 'sohbet' başlar. Bir 'çorba' parası vermesi gerektiğini bilmeyenler dakikalarca polisin can sıkıcı muhabbetini çeker.
İşin ilginç ve düşündürücü tarafı -para vermeyince küfreden- çingene ve işsizler ile polisin kesinlikle ilgilenmeyip güzel bir havada sevgilisi ya da potansiyel sevgilisi ile gelenleri taciz etmesi...
Karakola gidip sağ salim çıkabilmenin bir ayrıcalık, bir lüks olduğu, genç kızların neye uğradığını anlamadan aşağılayıcı bir şekilde 'bekâret kontrolü'bağlantılı 'namus kontrolü'ne gönderildiği, cinayet zanlısı polislerin mahkemeye gitmediği bir toplumda polis denen kamu görevlileri ile hangi reşit olmayan genç başa çıkabilir.
Moda eskisi gibi değil!
Görevi huzuru sağlamak olan polis huzuru kaçırıyor, özellikle genç insanları taciz ediyor.
Bu görevi kötüye kullanmak değil de nedir? Bu polis teşkilatına yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir. Bugün polisten böyle bir davranışı gören genç, yarın polis teşkilatını nasıl sevecek, nasıl güvenecektir?
Bu genç polisler hâlâ Moda sahillerindeler.
Tanık olduğum rezaleti, polisin genç erkeğin omuzuna el atıp verdiği 'babacan' öğütleri yazmak istemiyorum. Konu öyle derin ki... Olay tam bir taciz. Bu konuya dokunun, kaç tane ah işiteceksiniz?
Moda gerçekten eskisi gibi değil.
Alp YAVUZ-KADIKÖY
Etiler için saf değiliz
İstanbul'da belediyelerde trilyonlara varan yolsuzluklar nedense sözlü ve yazılı basını pek ilgilendirmiyor. Onları, Sibel Can'ların mayosunun rengi gibi çok önemli (!) işler ilgilendiriyor.
Ben Akmerkez yakınlarında evi olan ve orada oturmak zorunda kalan bir kişiyim. Şimdi ise Tatlıcılar'ın ve Maya'nın inşaatları devam ediyor. Bu inşaatlarla ilgili olarak Belediye Başkanı Sayın Ayfer Atay'ın açıklamalarını köşenizde okumuştum. Doğrusu inandırıcılıktan çok uzaktı. Belediye her yerde İmar Kanunu'na göre, %35'e varan katılım ortaklık payı alırken, bu inşaatlarda nedense bir santim bile yer almadan, arsanın %100'üne inşaat izni vermiş bulunuyor. Gerekçesi, bunların daha önce verildiği... Buna inanacak kadar saf değilim. İmar dediğiniz olay ayet değildir ve kamu yararı her zaman değişebilir.
Neyse bunları geçelim...
Konu şu; bu Maya ve Tatlıcılar'ın inşaatlarından günün 24 saat hafriyat alınıyor. Dün -önceki gün- saat 16.55'de eve giderken bu hafriyat kamyonları Akmerkez'in önündeki ışıklarda trafiği tıkamıştı. Yani günün her saatinde bu kamyonlar hafriyat çekiyor. 154 trafik hattını arayıp şikâyet etmek istedim. Trafik bana bu inşaatların valilik izni ile hafriyat çektiklerini söyledi.
Valilik bu inşaatlara günün 24 saatinde hafriyat çekme iznini nasıl veriyor? Ya da gerçekten böyle bir izin verilmiş mi, yoksa?.. Bu inşaatlar devlet konut evi mi, İstanbul için vazgeçilemez bir hastane mi ki, böyle bir izin veriliyor.
Bu konuda vilayete şikâyet dilekçesini ayrıca gönderdim. Konuyu bir de sizin köşenize yazmak istedim.
Av.Engin Çelik KADIGİL-ETİLER
MESAJ PANOSU
GÖZTEPE Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi, Reşat Ekrem Koçu Sokağı sakinlerinden: Sokağımızla ilgili kamulaştırma işlemi beş yıldır sürüncemededir. Olayın ayrıntıları uzundur. Yolu duvar ile kapatan bir bina yüzünden herkes mağdurdur. Ünlü bir tarih yazarının adının verildiği sokağımız bunlara layık değildir. Durum çözülmelidir.
SULTANBEYLİ'den Fuat Özcan yazıyor: Belediye sınırları içinde Hasanpaşa Durağı, Tevfik Caddesi, Yeniyol Sokak'ta oturan vatandaşlar olarak belediye başta olmak üzere TEK ve İSKİ'yi göreve çağırıyoruz. Maalesef Anadolu'nun yolsuz, susuz, elektriksiz ücra köylerini, mezralarını bize burada yaşatan yöneticileri kınıyoruz.
ARNAVUTKÖY'den Hilmi Işık: Arnavutköy otobüs durağının içine ve yanında tezgâh açan balıkçılar, trafiği aksatmakta ve otobüslerin durağa yanaşmasına engel olmaktadır. Beşiktaş ve Büyükşehir'e şikâyet ettik, sonuç alamadık.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘YPK'nın, Samsun sigarası üreten Tekel'in Akhisar sigara fabrikasını 'samsun' adının isim hakkıyla birlikte yabancılarasatılması ulusal onurumuzu yaralamaktadır.’’
(Türk-İş Genel Mali Sekreteri Sabri Özdeş)
Paylaş