Paylaş
(I)
Ataköy'de Akmerkez istemiyoruz
Bakırköy'den, ‘‘Ataköylüler' imzalı bir bir faks aldık: ‘‘ATAKÖY sahil şeridi kapışılıyormuş... ANAP içinde bazı isimler, arazinin Süleyman Demir'e satılmasını istiyorlarmış. Demir de, belediyeden ruhsat alamadığı için yatırım yapamadığını ileri sürüyormuş...
Emlak Bankası, ekspertiz raporları hazırlatmış. Bazı ekspertiz firmaları arazi için 14.6 milyon dolardan 80 milyon dolara kadar değer bildirmişler. Bir başka ekspertiz firması da, yatırım yapılması halinde bu değerin 140 milyon dolar olacağını açıklamış...
Süleyman Demir ise, bu yere 30 milyon dolar öneriyormuş... Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesi'ne göre, arazinin değeri tam 230 milyon dolar.
Emlak Bankası, yap-işlet-devlet modeli nedeniyle zarara uğradığından yüzde 50 ortaklığa dönülmesini istiyor. Demir de, 49 yıllık sözleşmesi olduğunu söylüyor..
Biz burada yeni Akmerkez'ler, Galleria'lar istemiyoruz. Yeşil saha olarak kullanılmasını istiyoruz. Bakırköy, Ataköy ve Yeşilköy yöresinde bir tek yeşil alan yok. N'olur biraz çocuklarımızın geleceğini düşünün, hepsi apartman çocuğu olarak büyüyor.’’
Emlak Bankası, bu işin içinden nasıl çıkacak. İzleyeceğiz.
Trakyalı'nın aklı başına geldi!..
Trakya'daki Çevre Girişimcileri'nin basın sözcüsü Tahir Mayda, elinde çeşitli broşürler ve kurdeleye bağlı bir şişe su ile odamıza girdi:
‘‘İşte yılbaşı hediyemiz; Trakya'nın halini görün...’’ dedi.
Şişede sanayi atıklarıyla kirletilen Ergene'den alınmış kirli su vardı. İçinde ağır metaller ve kimyasal maddeler için bulunduğu şişe simsiyahtı.
‘‘Tertemiz Trakya-Pırıl Pırıl Ergene İçin Elele Girişimcileri’’ olarak kamuoyuna bir açıklama yapmışlar:
‘‘Trakya, çarpık sanayileşmeden, tarım topraklarının amaç dışı kullanılmasından ve verimli ve iyi nitelikli toprakların korunmamasından ötürü ekolojik dengesi bozularak yok olma noktasına gelmiştir.’’
Bu konuda TEMA, Trakya Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü, TMMOB, Ziraat Mühendisleri Odası, TZOB Edirne, Kırklareli, Tekirdağ Ziraat Odaları ve 20'ye yakın çevre derneği, güçbirliği yaparak ‘‘Trakya bölgesi, tarım topraklarının amaç dışı kullanılmasını önleme’’ adı altında üç yıllık bir kampanya başlatmışlar.
Çevre Girişimcilerinin Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ'da oluşturdukları komisyon, 11 Nisan 1988'de, Ergene'nin kirliliğinden çok etkilenen Pehlivanköy'de (Edirne) binlerce kişinin katılımıyla bir miting yapacaklar...
Yaptıkları açıklamada şöyle diyorlar:
‘‘Biz sanayiye karşı değiliz. Biz çevreyi kirleten, tarım topraklarını amaç dışı kullanan, doğayı yok eden çarpık sanayileşmeye karşıyız. Çarpık sanayinin yasalar çerçevesinde, ekolojik dengeyi bozmayacak bir yapılanmaya kavuşmasını istiyoruz.’’
Haydi, ‘‘kirletilmekten arınmış bir Trakya için el ele’’... Ya milletvekilleri ve öteki sorumlular nerede?
Türkiye'de slogan sendikacılığı var
Devlet Bakanı Burhan Kara, dünkü ‘‘Devlet kesesinden yılbaşı yağcılığı’’ yazısını yanıtlıyor: - Türkiye'de iki tane kamu sendikası vardır; Kamu-Sen ve TÜİS... Bunların görevleri kamu çalışanlarının sorunlarını çözmektir. Bunlar etkin sendikalardır. Kamu-Sen'in başında Tekel Genel Müdürü, TÜİS'in başında Köy Hizmetleri Genel Müdürleri vardır. Daha önceki TÜİS toplantısı Abant'ta yapılmıştı. Kapadokya'da bu hafta yapılacak toplantıda, 'Küresel değişim ve endüstri ilişkileri' konusu tartışılacaktır. Böyle toplantılarda kamu sendikacılığının gelişimi ve çalışma hayatıyla ilgili sorunlar değerlendirilmektedir. Ayrıca, bu sendikaların kesintilerinden yapılan harcamalar bu tür toplantı ve araştırmalar içindir.
- Yılbaşı tatiline denk getiriliyormuş, büyük masraf yapılıyormuş.
- Ne alakası var, bu hafta sonu yapılacak, ben de bir gün kalıp döneceğim.
- Türkiye'de ne sendikacılığı yapılıyor?
- Ücret sendikacılığı yapılıyor. Memur sendikaları kurulurken, itirazım oldu. İşçi sendikalarına kaynaktan para kesiliyor. Nasıl olsa bu para geldiği için sendika ve sendikacı da bir faaliyet göstermiyor. Jaguar alıyor, otel alıyor. Avrupa'da öyle değil, işçi sendikaya üye olacaksa kendisi gider yatırır. Bizde ise mecburi alınıyor. Ve sendika ağaları doğuyor. Tembel sendikacılar yaratılabilir. Adam oturuyor, işçi-işveren düşmanlığı, ezilen ezilmeyen vs. gibi modası geçmiş nutuklarla slogan sendikacılığı yapıyor. Sendikalar, kendi işçilerinin sosyal ve ekonomik durumlarını, kültür düzeyini yükseltmiyorlar.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Devleti küçültelim sloganıyla, ulusal devlet zayıflatılıyor.’’
(Türk-İş Başkanlık Danışmanı Yıldırım Koç)
(II)
Ataköy'de Akmerkez istemiyoruz
Bakırköy'den, ‘‘Ataköylüler' imzalı bir bir faks aldık: ‘‘ATAKÖY sahil şeridi kapışılıyormuş... ANAP içinde bazı isimler, arazinin Süleyman Demir'e satılmasını istiyorlarmış. Demir de, belediyeden ruhsat alamadığı için yatırım yapamadığını ileri sürüyormuş...
Emlak Bankası, ekspertiz raporları hazırlatmış. Bazı ekspertiz firmaları arazi için 14.6 milyon dolardan 80 milyon dolara kadar değer bildirmişler. Bir başka ekspertiz firması da, yatırım yapılması halinde bu değerin 140 milyon dolar olacağını açıklamış...
Süleyman Demir ise, bu yere 30 milyon dolar öneriyormuş... Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesi'ne göre, arazinin değeri tam 230 milyon dolar.
Emlak Bankası, yap-işlet-devret modeli nedeniyle zarara uğradığından yüzde 50 ortaklığa dönülmesini istiyor. Demir de, 49 yıllık sözleşmesi olduğunu söylüyor..
Biz burada yeni Akmerkez'ler, Galleria'lar istemiyoruz. Yeşil saha olarak kullanılmasını istiyoruz. Bakırköy, Ataköy ve Yeşilköy yöresinde bir tek yeşil alan yok. N'olur biraz çocuklarımızın geleceğini düşünün, hepsi apartman çocuğu olarak büyüyor.’’
Emlak Bankası, bu işin içinden nasıl çıkacak. İzleyeceğiz.
Darüşşafaka: Butak ev sahibi değildi
Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkan Vekili Bayram Akbaş ile Müdür Umur Çekli, sinema yazarı Erman Şener'in ‘‘Behzat Butak'ı ne çabuk unuttuk’’ yazısına üzüldüklerini belirterek şöyle diyorlar: ‘‘1863 yılından bu yana babasız fakir Türk çocuklarına karşılıksız eğitim veren Darüşşafaka Cemiyeti'ni, Sayın Erman Şener'in kulaktan dolma rivayetlere dayanarak yazdığı bu yazı üzmüştür. Zira bağışlarla hizmet veren cemiyetimiz, bağışçılarımızın her arzusunu söz vermişse yerine getirmektedir.
Söz konusu Aynalıçeşme'de (Beyoğlu) bulunan ev hiçbir zaman Behzat Butak'ın olmamıştır. Yapıldığı bahis edilen jübile ile alınan ev de, Behzat Butak'ın Darüşşafaka lehine yaptığı bir vasiyetname tarafımızca bilinmektedir
Beyoğlu Yahyakahya Mahallesi, Aynalıçeşme Sokak'taki ahşap evin yarı hissesi merhum Vasfi Rıza Zobu'ya, diğer yarısı ise merhume Hatice Nazire Özçelik'e aittir. Merhumenin ölümü ile kardeşi Fatma Lamia Butak'a geçen hisse ile diğer hissenin cemiyetimize bağışlanacağı, hissse sahiplerince kurumumuza bildirilmiştir. Yönetim Kurulumuzca kabul edilen bu istek gerçekleştirilmiş, Fatma Lamia Butak'ın ölümüne kadar Darüşşafaka adına tescil edilmiş, merhumenin ölümü ile satılmıştır.’’
Çevre direniyor!
Trakya'daki Çevre Girişimcileri'nin basın sözcüsü Tahir Mayda, elinde çeşitli broşürler ve kurdeleye bağlı bir şişe su ile odamıza girerek,‘‘İşte yılbaşı hediyemiz; Trakya'nın halini görün...’’ dedi. Şişede sanayi atıklarıyla kirletilen Ergene'den alınmış bir su vardı ve simsiyahtı.
‘‘Trakya, çarpık sanayileşmeden, tarım topraklarının amaç dışı kullanılmasından, verimli ve iyi nitelikli toprakların korunmamasından ötürü ekolojik dengesi bozularak yok olma noktasına gelmiştir’’ diyerek ‘‘Tertemiz Trakya-Pırıl Pırıl Ergene İçin Elele Girişimçileri’’ olarak önümüzdeki günlerde çeşitli eylemler yapacaklarını bildiriyorlar.
TEMA, Trakya Üniversitesi, TZOB ve sivil toplum örgütleri olarak amaçlarını şöyle açıklıyor:
‘‘Biz sanayiye karşı değiliz. Biz çevreyi kirleten tarım topraklarını amaç dışı kullanan, doğayı yok eden çarpık sanayileşmeye karşıyız. Çarpık sanayinin yasalar çerçevesinde, ekolojik dengeyi bozmayacak bir yapılanmaya kavuşmasını istiyoruz.’’
Kara'dan açıklama
Devlet Bakanı Burhan Kara, dünkü ‘‘Devlet kesesinden yılbaşı yağcılığı’’ yazısını yanıtlıyor: ‘‘Türkiye'de kamu çalışanlarının haklarını koruyan Kamu-Sen ve TÜİS sendikaları vardır. Bunlar zaman zaman toplantılar düzenleyerek kamu sendikacılığının gelişimi ve çalışma hayatıyla ilgili sorunlar tartışılmaktadır. Bu sendikaların kesintileri, bu tür toplantı ve araştırmalar için harcanmaktadır.’’ Kara ayrıca, Türkiye'de ücret sendikacılığı yapıldığını, işçi sendikaların aidatlarının kaynakta kesildiğini, bunun sonucunda da sendika ağalarının doğduğunu, ancak işçilere bir şey vermediklerini belirterek, ‘‘Memur sendikaları kurulurken de, bu konuda itirazım oldu’’ diye ekledi.
MESAJ PANOSU
İŞÇİ Partisi'nin ulaşım forumu 27-28 Aralık günleri Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde -otopark üstü- yapılacak. Tebliğ sunacaklar şunlar: Prof.Güngör Evren, Melih Yılmaz, Arif Merdol, İsmail Hakkı Acar, Prof. Şenel Ergin, Necmettin Akten, Prof. Haluk Gerçek, Yılmaz Kuyumcu, Tansel Timur, Orhan Altuğ, Ahmet Turgut, Nesrin Timur, İlter Erdoğan, Şule Perinçek, Tayfun Tabakoğlu, Akın Atauz.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Devleti küçültelim sloganıyla, ulusal devlet zayıflatılıyor.’’
(Türk-İş Başkanlık Danışmanı Yıldırım Koç)
Paylaş