Yeter!Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

.I.

Hiçbirşey değişmiyor

18.6.1960 tarihli Yeni Sabah Gazetesi'nde bir başlık: ‘‘Dış borç 12 milyar’’

Bu borçun 6 milyarının 5 yılda ödenmesi gerekiyormuş. Rehinde 102 ton altın için her yıl 40 milyon faiz ödendiğini yazıyor gazete...

Zamanında Maliye Bakanı Ekrem Alican, bu borçların ödenmesi için ‘‘Durumu islah için yeni vergi ihdas edilmeyecek, bunun yerine tasarrufa gidilecek’’ diyor ve alınacak tedbirleri şöyle sıralıyor:

- Bütçede 500 milyon lira tasarruf yapılacak,

- Banka muameleleri murakebe -kontrol- edilecek,

- Liberasyon -girmesine izin verilen ithal mal- listesi dahil malların ithaline devam edilecek,

- Kotalardaki mallar tercihle getirilecek.

Evet... 37 yıl önceki durum ile şu anki durumun hemen hemen bir farkı yok gibi. Tek fark o zamanki anlayış tarzıyla, şu anki anlayış farklı. O zaman bütçe açığını zamlarla değil birtakım önlemlerle, daha doğrusu halkın sırtına yüklemeden kapatılması söz konusu. Şimdi ise açıkların tek sebebi sanki vatandaş da, bizlerin sırtına yükleyerek bütçe açıkları sözde giderilmeye çalışılmakta...

Bu millete helal olsun, amma da dayanıklıymışız!.. Hâlâ nerede bir miting varsa, karnımızın gurultusunu unutuyoruz. Alkışlar, bravolar sonunda yine hüsran, yine yollara dökülmeler ve dayak yemeler...

Eh bize müstehak değil mi?

Mehmet Ali CEYLAN-ANKARA

Selim Edes sefayı bırak, borcunu öde!

WASHİNGTON'dan arayan bir dostumuz anlatıyor: ‘‘Emlak Bankası'nı soyup soğana çeviren Selim Edes'in, Amerika'da işleri yerinde... Maşallah, Washington'ın son derece ünlü lokantaları arasında yer alan Cities'ten çıkmıyor. Geçen hafta yanında bazı Türkler de vardı. Lokantaya Virginia plakalı bir Cherokee ile geldi.

Bu adamın hiç vicdanı yok mu? İnsan bu kadar vurdumduymaz olamaz.

Adamın mahkûmiyetinden dolayı hatırladığım kadarıyla yaklaşık 100 milyar ceza ödemesi gerekiyordu. Bir bölümünü de galiba ödemişti. Anlaşıldığı kadarıyla bu paranın enflasyonla iyice erimesini bekliyor.’’

Edes, Türkiye'den ayrılırken borcunu ödeyeceğini söylemişti. Bugüne kadar sözünü yerine getirmedi.

Zaten borcu enflasyonla eridiği kadar eridi.

Dostumuz devam ediyor:

‘‘Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, kaynak yaratmak için çırpınıp duruyor. Yeni bir sistem getirmek istiyor. Ama bizim Edesimiz, borcunun bir Murat oto alınacak değere kadar düşmesini bekliyor.’’

Selim Edes de beklesin, Engin Civan da beklesin... Bakalım nereye kadar.

Atatürk'e tahammülsüzlük

25 yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra Ekim 1996'da emekli oldum. Öğrencilerime hep Atatürk sevgisini vermenin onurunu yaşadım.

Atatürk resimlerinden oluşan, özgür sözlerinin yer aldığı ve her sayfasında o aylara ait önemli tarihi olayların belirtildiği bir takvim hazırlayarak, okullarda satışı için İçel Milli Eğitim Müdürlüğü'ne önerdim. Ancak, aynı zamanda ADD şubesi üyesi olan Müdür Bey, engel çıkarttı. Bir emekli öğretmen olarak övgü ya da tebrik edilmeyi beklerken, böyle karşı çıkışlar ve izin verilmemesi çok düşündürücüdür. Üstelik bu satıştan elde edilecek gelirin yüzde 10'unu 8 yıllık zorunlu eğitim için bağışlayacaktım.

Bu olay Atatürkçülüğe tahammülsüzlük değil midir?

Ülkemizde Atatürk'le ilgili ne kitap basılsın, ne rozet, mark, heykelcikler yapılsın, ne de resimleri çerçeveletilip astırılsın. Çünkü hepsinde rant vardır!

Milyarların yandaşlarına peşkeş çekildiği ülkede 3-5 bin Atatürk takviminden elde edilecek trilyonlar (!) bazılarını rahatsız ediyor gibi.

Bu konuda şahsıma yardımcı olunmasını diliyorum. (Tel: 0324-233 40 49)

Kenan BABUŞ-MERSİN

MESAJ PANOSU

GÜLE GÜLE KULLANIN... Çerkezköy Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından Tekirdağ Valiliği'nin kullanımı için satın alınan, ancak daha sonra eleştiriler üzerine Vali Zeki Şanal tarafından iade edilen 1997 Model S 320 Mercedes otomobil satıldı... Mercedes'i 17 milyara alan DTP İlçe Başkanı Hayrettin Türlin, güle güle kullansın...

Ç.G.-ÇERKEZKÖY

BEN Cumhuriyet Üniveritesi SHMYO Optisyenlik mezunuyum. Gözlükçülük Kanunu'na göre bir işyeri açabilmek için bakanlıkça açılacak kursu bitirip, imtihanı vermiş olma şartı var. 6 yıl önce de sadece önlisans düzeyinde eğitim şartı getirildi. Fakat değişiklik kanun üzerinde yapılmadığından, benim gibilerin üniversite diploması pek işe yaramıyor. Sayın Bakanımız Halil İbrahim Özsoy'dan konuya duyarlılık göstermesini istiyoruz.

Rahşan NECLİ-Turhal/TOKAT

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Hisse senetleri ve servetin vergilendirilmesine karşı çıkanların arkasında başka nedenler aramak gerekir.’’

(Maliye Bakanı Zekeriya Temizel)

.II.

Biz de böyle bir Rektör istiyoruz

İSTANBUL Üniversitesi Rektörlük seçimi bugün yapılıyor. Geçen perşembe günü öğretim üyelerinin, yeni rektörden beklentilerini aktarmıştık. Araştırma Görevlileri Derneği, üniversitede yaşanan sorunların, rektörlerin kişilikleri ya da üniversitelere bakışlarıyla ilgili olmaktan çok varolan Yüksek Öğrenim Kanunu'nun çarpıklıklarından kaynaklandığını belirtiyorlar. Ancak, baştan sona yeniden düzenlenmesi gereken bu kanuna rağmen üniversite idarecilerinin de üzerinden gelebileceği pek çok sorunun olduğunu söylüyor araştırma görevlileri... Ve yeni rektörden beklentilerini şöyle açıklıyorlar:

- Üniversitelerin güvenliğini sivil ya da resmi güvenlik görevlilerine ihale etmeyen, amfilerin kapısına kadar resmi güvenlik güçlerini sokmayan, öğrencilerin demokratik taleplerine karşı duyarlı, üniversitenin sorunlarını, öğrenci, öğretim elemanı ve üniversite çalışanıyla ortak diyalogla çözecek bir rektör...

- Sorunların üzerine cesaretle gidecek, üniversiteye şiddetin kim tarafından ve nasıl sokulduğunu korkmadan açıklayabilecek, gücünü güvenlik görevlilerinin üniversitedeki varlığından değil, üniversitenin bileşenlerini oluşturan öğrenciler, öğretim elemanları ve çalışanlarla girdiği iletişimden alan bir rektör...

- Üniversite organlarında katı hiyerarşik yapılanmayı sürdürmeyecek, kurumun tüm unsurlarını söz ve temsil hakkı olabileceği bir yapılanmadan yana olacak ve bunu uygulamaya geçirecek dirayete sahip bir rektör...

- Araştırma fonunu, araştırma yapan her öğretim elemanına adil bir şekilde kullanımına sunan bir rektör... Araştırma fonlarını sağlık, fen ve sosyal bilimler arasında adaletli olarak paylaştıracak bir rektör....

- Akademik yükselmelerde akrabalık ve siyasi ilişkilere göre değil liyakata ve bilimsel yeterliliğe dayanan ölçütler kullanan bir rektör...

- Üniversite yönetiminde doğru, dürüst, adil ve açık olacak, üniversite kurullarını, ihalelerini ve alınacak kararları üniversite bileşenlerin hepsine sunabilecek şeffaf yönetimden yana olan bir rektör...

- Bilim ve bilgiyi toplumsal barışı ve ilerlemeyi gerçekleştirebilecek ilkeler doğrultusunda çalışmalarını sürdürecek, geçici dönemsel çıkarlarla siyasi iktidarların güdümünde davranmayacak bir rektör...

Edes, Washington'da keyif çatıyor!..

WASHINGTON'dan arayan bir dostumuz anlatıyor: ‘‘Emlak Bankası'nı soyup soğana çeviren Selim Edes'in, Amerika'da işleri yerinde... Maşallah, Washington'un son derece ünlü lokantaları arasında yer alan Cities'ten çıkmıyor. Geçen hafta yanında bazı Türkler de vardı. Lokantaya Virginia plakalı bir Cherokee ile geldi.

Bu adamın hiç vicdanı yok mu? İnsan bu kadar vurdumduymaz olamaz.

Adamın mahkûmiyetinden dolayı hatırladığım kadarıyla yaklaşık 100 milyar ceza ödemesi gerekiyordu. Bir bölümünü de galiba ödemişti. Anlaşıldığı kadarıyla bu paranın enflasyonla iyice erimesini bekliyor.’’

Edes, Türkiye'den ayrılırken borcunu ödeyeceğini söylemişti. Bugüne kadar sözünü yerine getirmedi. Zaten enflasyonla eridiği kadar eridi.

Dostumuz devam ediyor:

‘‘Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, kaynak yaratmak için çırpınıp duruyor. Yeni bir sistem getirmek istiyor. Ama bizim Edes'imiz, borcunun bir Murat oto alınacak değere kadar düşmesini bekliyor.’’

Edesler, Civanlar bakalım ne zamana kadar keyif çatacaklar!

Polis araçları tescilli olmalı

LEVENT Seyrantepe'den geçiyordum, 34 A 56217 plakalı motosikleti kullanan trafik polisi -I.G.- umursamaz bir şekilde kırmızı ışıkta geçti. Kendisine uyarıda bulundum. Beni durdurdu, 'nasıl geçersiniz, böyle bir imtiyazınız yok, örnek olmalısınız' deyince utanacağını sandım. Ama bana müthiş kızdı. Bu arada arabamın sileceğinden fışkıran su birazcık üzerine geldi. Bana hemen 1 milyon 800 bin lira ceza yazdı.

Nedense, cezayı yazdığı makbuza, motosikletinin plakasının son rakamını 2 olarak değiştirdi. (Şikâyet edeceğimden belki de çekindi) Aslında bu plaka biraz kazıntılıydı. PVC'den yapılan plakanın mühürü bile yoktu.

Bu olayla İstanbul'da polis araçlarının çoğunun tescilli olmadığına tanık oldum. Polisin araçları neden trafiğe kayıtlı değildir? Polis, nizam intizamı böyle mi koruyacaktır? Cengiz MUMAY-İSTANBUL

MESAJ PANOSU

ÜMRANİYE'nin Çekmeköy beldesinde oturuyorum. Buranın Refahlı Belediyesi'nin anormal ve ideolojik uygulamaları bizi rahatsız ediyor. Geçen yıl Çekmeköy, Şahinbey Mahallesi'nin Ferah Cami durağının bir anda Refah Cami olmuştu. Geçenlerde Abdi İpekçi Caddesi'nin adı da Ulubatlı Hasan olarak değiştirildi. Şahinbey Mahallesi'nin en sonundaki bir caddeye de Atatürk adını lütfettiler! Atatürk'ün yeri onların gözünde en sondur. Bu uygulamalar bana çok dokunuyor.

M.KORAY-ÇEKMEKÖY

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Hisse senetleri ve servetin vergilendirilmesine karşı çıkanların arkasında başka nedenler aramak gerekir.’’

(Maliye Bakanı Zekeriya Temizel)

Yazarın Tüm Yazıları