Paylaş
Almanya'daki ‘‘Küçük Türkiye’’
THY'nin İstanbul'dan kalkan Düsseldorf uçağındayız. Yanımızda Almanya'da çalışan Gaziantepli inşaat işçisi Kazım Ülgen oturuyor. O kadar sık sigara içiyor ki, ‘‘bırak da gazete-dergi oku’’ demek zorunda kalıyoruz.
Yanıtı ‘‘ben gazete okumam’’ oluyor. Türkiye'deki hiçbir gelişmeyle ilgili değil... 20 yıldır Almanya'da oturduğunu ve 8 yıldır çalıştığını söylüyor. Ayda 2600 DM alıyormuş. Sorumuza, ‘‘karımı niye çalıştırayım ki, çocuk bakıyor...’’ diyor.
Arka sıraya sık sık dönerek, Almanya'dan tanıdığı başörtülü bir bayan ve erkekle, ‘‘evliyalar, ermişler ve yatırlar’’ üzerine koyu bir muhabbet yapıyor. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinde kullandığı tekneleri ‘‘sihirli’’ bir araç sayıyor, abisinin ‘‘kutsal adam’’lığını şöyle anlatıyor:
‘‘Abim Fırat'tan geçerken nehir ikiye bölündü, ayakları dahi ıslanmadı.’’
İnişte ellerini kaldırarak dualar okuyor ve ‘‘Allahıma şükür’’ diyor.
HÁLÁ KÖYÜNDE YAŞIYOR
Dostlarla Almanya'yı konuşuyoruz... Ahmet Karakaşlı ile Dortmund'taki otelden ayrılıp Essen'e gideceğiz. Daha otobana girmeden kent içindeki bir caddede fren yapmak zorunda kalıyor. Çünkü, yolun ortasından iki kadın koşarcısına karşı kaldırıma geçiyorlar. Trafik ışıkları olmadığı gibi sağına soluna bakma gereğini duymuyorlar.
‘‘Bunlar hâlâ Türkiye'de köylerindeki gibi yaşıyorlar’’ diyor Karakaşlı.
35 YILDA YETİŞTİRDİKLERİMİZ
Essen'de terkedilen bir kömür ocağı, bugün toplantı salonu haline dönüştürülmüş. Çıkışta, Bonn Büyükelçimiz Volkan Vural'ın önünü kesen, oyun makinaları işleten bir işçimizin söyledikleri:
‘‘Büyükelçim, ben 36 yaşına geldim, bedelli askerliğe hâlâ gidemiyorum. Çünkü işimi kimseye bırakamıyorum. Hükümete söyler misiniz... Bu askerlik hikâyesini kaldırsalar... Ya da 20 bin DM'lik bedelini 40 bin DM'ye felan çıkartıp, bizi askere almasalar...’’
Uyanık işçimiz, kumar makinalarından aylık 200 bin DM'lik kazancını bırakıp bir ayını askerlik için feda edemiyor. Yunanlı rakibi, müşterisini kapabilirmiş...
36 yıllık işçi göçünün ortaya çıkardığı tablo bu... Çağdaş dünyadan uzak bir ilkellik... Alman toplumuna ayak uyduramamış, kendi içine kapanmış bir toplum...
GENÇLERİMİZİN HALİ
Türk Araştırmalar Merkezi'nden Güray Öz, ‘‘Almanya'daki Türkiye’’ gerçeğinden bazı başlıklar aktarıyor:
‘‘Almanya'da 4.5 milyon (yüzde 14) işsiz var. Türkler arasındaki bu oran yüzde 25'e yaklaşıyor, gençlerde ise yüzde 35'i buluyor. Üçüncü kuşağın ilkokula başlayan çocuklarının yüzde 20'si Almanca bilmiyor. Türkiye'den ‘‘damat’’ ve ‘‘gelin’’ transferi hâlâ sürüyor. Kuzey Ren Welsfagen bölgesinde 32 diskotekte gençler, Türk popuyla eğleniyor. Köln Cezaevi'nde yatan göçmen ailelerin çocuklarının yüzde 60'ı uyuşturucu ve hırsızlıktan yatıyor. Türkler her yıl 2 bin 300 yeni firma kuruyorlar. Türk ailelerin yüzde 70'den fazlası uydu antene sahip, haftada ortalama 35 saat TV izliyorlar. (yüzde 70'i Türk kanalları) Ve döner, Almanların yeni ulusal yemeği haline geldi.
Münster Üniversitesi Siyasal Bilimler Enstitüsü'nde öğretim üyesi olan Hüsamettin Aydın, Almanya'da 2 bin cami bulunduğunu, 100 bin Alman'ın Müslüman olduğunu anlatıyor.
Milli Görüşçüler, en etkin köktendinci örgüt... 26 bin üyesi var. ‘‘Emanete’’ verilen trilyonlar Kombassan'ın hesabında yatıyor. Nasıl yatmasın ki... Milli Görüşçülerin camilerinde, ‘‘içki verilen uçaklara binmeyin’’ propagandası Kombassan'ın uçak şirketi için yapılıyor.
Fettullahçılar, Sollingen'de büyük bir bina alarak Refahcılara ve Süleymancılara karşı ‘‘eğitim’’ atağını başlatmışlar.
Ya Aleviler... Sivas ve Gazi olaylarından sonra kimliklerine daha sarılarak yoğun bir örgütlenme çabası içindeler...
Köln, bu örgütlerin merkezi durumunda.
ALMANYA'NIN HACI ÖMERLERİ
Almanya, işsizlikle mücadelede yabancı girişimcilere büyük olanaklar tanımaya başlamış. Türkler daha önce birikimlerini Türkiye'de emlak alarak, işçi şirketlerine ortak olarak ve paralarını faizde tutarak değerlendiriyorlardı. Bugün geri dönmeme eğilimleri arttıkça yatırımlarını Almanya'da yapmaktan başka seçenekleri olmadığını görüyorlar. Kuzey Ren Vestfalya Ekonomi Başkanı Clement, bu çercevede ‘‘Kömür ve maden ocaklarının kapatılmasından doğan işsizliği kırmak için, Türkleri işyerleri açmaya’’ çağırıyor. Eyalette son yıllarda hizmet sektörünün geliştirilmesi için büyük teşvikler veriliyor. Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Faruk Şen, ‘‘Almanya ekonomik alanda yapısal bir değişim geçiriyor. Türk işletmeleri hızlı bir şekilde artıyor. Şimdi gündeme girmesi gereken, niceliksel artışı niteliksel gelişme ile tamamlamaktadır’’ diyor.
Geçen hafta Almanya'da bulunan Sakıp Sabancı, ‘‘Almanya'daki işçilerimizin içinden öyle Hacı Ömerler çıkacak ki, 3-5 yıl sonra, yeni koşulların gereklerine göre çok güzel girişimler yapacaklar’’ derken bu gerçeği görüyor mu yoksa?
Alman Türkler, ciddi gelişmelerle karşı karşıya... Türkiye ve Almanya'da resmi ağızlardan yapılan açıklamalar gelecekleriyle ilgili büyük tedirginlik yaratıyor. Çifte vatandaşlık halinde Türkiye'deki durumlarının ne olacağı, Türkiye'de oy kullanma ve seçilme hakkı için ‘‘vekâletle’’ veya ‘‘mektupla’’ oy kullanma önerileri, Yabancılar Üst Kurulu'nun nasıl oluşturulacağı konularında hâlâ açık bir politika yürütülmüyor.
Almanya'daki ‘‘Küçük Türkiye’’den bazı gözlemler böyle.
Paylaş