Yeter! Söz milletin...

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Patara'ya göz diken rantçılar, Kazı Merkezi'ni bastı

Patara; Likya Birliği ile Roma çağındaki Likya-Pamfilya Eyaleti'nin başkenti, 18 km uzunluğunda benzersiz kumsalı ve ve üç yanını saran yeşilliğiyle değil Antalya'nın, dünyanın turizm gözdesi olacak önümüzdeki yıllarda...

1978'den itibaren arkeolojik SİT alanı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmış... Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fahri Işık'ın önderliğinde 8 bilimci ile 41 öğrenci-işçiyle, benzersiz bir tarih hazinesini ortaya çıkarmaya çabalıyorlar.

Çevreye ve tarihe karşı saygılarını büyük bir özveriyle ortaya koyuyorlar.

Ama bizler ne yapmışız; antik kalıntılar üzerine yollar açıp, asfaltlar dökmüşüz, Patara'nın çevresindeki tepelerin sırt ve yamaçlarına 'toplu konut' adı altında yazlıklar doldurmuşuz, zeytin ağaçlarını katletmişiz.

Patara'da, daha doğrusu Gelemiş Köyü'nde arkeologların direnmesine karşılık son günlerde bazı çevreler 'kışkırtma kampanyası' yürütüyorlar Prof. Fahri Işık ve kazı ekibine karşı...

Gözü dönen rantçılara, yağmacılara karşı direnerek, yasaların varlığını haykırıyorlar: ‘‘Ne olur devlet buraya sahip çıksın, SİT alanını yağmalayacak arazi spekülatörlerine, kooperatifçilere karşı bizden öte tarihi ve kültürü korusun...''

Geçen pazar günü sabaha karşı saat 03.30'da, köyün geçici muhtarı Fikret Aktuğ, kooperatifçi Ekrem Akbay, kaçak bir yapının sahibi İrfan Yavuz, üzerinde, ‘TC Kültür Bakanlığı ve Akdeniz Üniversitesi Patara Kazıevi' ve ‘Akdeniz Üniversitesi Likya Uygarlıkları Araştırma Merkezi Patara İstasyonu' yazan resmi alana dalarlar.

Kazıevi'nde uyuyan görevli ve öğrencilerin odalarına girerler, kız-erkek ayrımı yapmadan bacaklarını çekiştirirler. Uyandırdıkları bir öğrenciye, sarhoş bir halde tehditler savururlar. Muhtar vekili, ‘‘İzin vermezsem burada bir gün bile yaşayamazsınız'', kooperatifçi arkadaşı da ‘‘7000 üyeyi buraya yığarım'' derler.

Öğrenci ve bekçiler, durumu bakanlık temsilcisine haber verirler. Akif Gaffaroğlu, tüm kışkırtmalara karşı kendilerini teskin ederek, gönderir. Olayın büyümesini önler.

Sabah olay Kaş Kaymakamı, Savcısı ve Jandarma Komutanı'na haber verilir. ‘Devlet' kendileriyle ilgilenir. Ancak nedense muhtar vekili, jandarmaya gitmez, ifadesi alınması için jandarma ayağına gider.

PATARA YAĞMALANAMAZ

Amaç, Patara'daki bir avuç kültür ve tarih sevdalısını sindirmektir. Bölgeyi kooperatifçilere yağmalatmak, rantları paylaşmaktır.

İstiyorlar ki yapılaşma yasağı kalksın... Kazı ekibi korkup kaçsın...

‘‘Patara Destanı'nı yazanları, geçmişte Erdal İnönü, Metin Emiroğlu, Prof. Emre Kongar, Prof. Metin Sözen, Saffet Arıkan Bedük ve Fikri Sağlar çok iyi biliyorlar.

Telgraflar çektikleri Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Murat Başesgioğlu ve İstemihan Talay'dan, hem eski tarihin, hem de kendilerinin 'mal ve can' güvenliklerinin sağlanmasını istiyorlar.

Bir avuç çıkar çevresinin yaptıkları 'tertiplere' karşı yürekleri dayanamaz hale geliyor.

Onlara göre Prof. Işık, 'sert tavırlı ve diktatör...' Yağmacılara karşı böyle olmak gerekiyor. Bizim bildiğimiz Fahri Işık Hoca, bütün baskılara karşın, tarih ve kültür adına palayı elinden indirmeyecektir.

(NOT: Yörede çıkan bir gazete Kaş Kaymakamı Gürkan Karaman'ı karalıyor. Kaymakam da diyor ki: 'Ahlaksızlara, şerefsizlere, mafyaya göz yummadım. Beni sindirmeye çalışıyorlar. Kimseden korkmuyorum.' Şimdi kavganın nedenini anladınız mı?)

‘Deyyusu ekber’e misilleme!..

Aşağıdaki yazının içeriği hiç önemli değil. Satır başlarındaki kelimeleri yukarıdan aşağıya okuyun.

Akrostiş yapmış Akit Yazarı Yaşar Kaplan, ‘‘Sen Türkiyesin'' (30.7.1997) başlıklı yazısında bir bölümünde bakın neler diyor:

‘‘(...) Seni tanımayan sisteme bu topraklarda hayat hakkı olmadığını haykıracaksın. Korkmayacaksın, üzülmeyeceksin, çekilmeyeceksin. Çünkü sistem sensin. Sistem senin rızan, sistem senin mutluluğun. Sistemin bekçileri neyi bekliyorlar? Kim için, kim adına neyi kurtarmaya çalışıyorlar?

Demirel...

Ecevit...

Yılmaz...

Yekta...

Uluğbay...

Silahlı Kuvvetlerimizi siyasi partiye benzetenler ve siyaseti soytarılık zannedenler...

Laf anlatamadıklarımız...

Anlatmak istesek de dinletemediklerimiz...

Rejimi kanla, zulümle ayakta tutmaya çalışanlar... Neyi kurtarmaya çalışıyorlar. (...)''

DEYYUSLAR... diyor açıkçası. Aklı sıra hakaret ediyor.

Bunun yanıtını sizler veriniz.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Tehditler bizi yıldıramaz.''

(Başbakan Mesut Yılmaz)

Yazarın Tüm Yazıları