Yalçın Bayer: Yeter! Söz milletin






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Aygün: Deprem müteahhitleri krizden battı

ANKARA Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün, ‘‘TOBB'un arka yüzü’’ (19.6.2001) başlıklı yazıda, bir Konsey üyesinin kendisine yönelik sözleri üzerine ‘‘Bu tür ayak oyunları ve belden aşağı vuruşlarla, yıllardır kene gibi yapıştıkları koltuklarında biraz daha kalabilmek için ciddi senaryo bile yazmaya kalktıklarını hayretle karşıladım’’ diyor.

Bir ticaret odası başkanının ticaret yapmasını yasaklayan bir madde olmadığını anlatan Aygün şöyle konuşuyor:

‘‘Ben de yıllardır Rüzgarlı Sokak'ta inşaat malzemeleri satıcılığı yapıyorum. Rıfat Hisarcıklıoğlu ile ortak olduğumuz ve TOBB'un deprem konutlarını yapan müteahhitlere mal verdiğim için bu malların parasını tahsil etmek amacıyla TOBB yönetiminin fiyat farkı vermesini istediğimiz, Miras'ın buna karşı çıkması nedeniyle istifa dilekçesinin işleme konulduğu iddiasına gelince:

Benim TOBB yönetimi ile ona bağlı bir odanın başkanı olmak dışında organik hiçbir bağım yoktur. Bu iddiaya göre Rıfat Hisarcıklıoğlu dışında istifayı işleme koydurduklarına göre diğer 7 üye de inşaat malzemeleri satıcısıdır. Deprem konutlarını yapan hiçbir müteahhide mal satmadığım gibi bir kuruş alacağım yoktur (Defter kayıtlarım denetiminize açıktır). Rıfat Hisarcıklıoğlu benim ATO'da yardımcım değil, meclis üyemdir.

Diğer yandan yaşanılan kriz neticesinde anahtar teslimi inşaat yapan müteahhitlerin mağduriyetinin giderilmesi yönünde Bayındırlık Bakanlığı ve TOBB nezdinde girişimlerde bulunmak üzere beş ayrı komitemizce alınmış kararlar ve inşaat malzemelerine gelen zam oranları tablosunu da bilgilerinize sunmak isterim. Bu raporlardan da anlaşılacaktır ki deprem konutlarını yapan müteahhitler haklıdır ve adeta göçük altında kalmışlardır. Benim görevim de üyelerimin hak ve menfaatlerini korumaktan ibarettir.’’

Aygün'le telefonda da konuştuk... Fiyat farkı için Ecevit'e başvurduğunu, bu konudaki kararnamenin Kemal Derviş'in önünde olduğunu bildirerek şöyle konuştu:

‘‘Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, deprem konutlarının yapımında müteahhitleri kandırmış, düşük ihale ettirmiş. Adamlara 9.8 milyardan konut yaptırmış, 14,15 milyara mal olmuş. Yeni konutların ihalesi bu kez 22 milyara yapıldı. Aralık 2000'de 151 bin lira olan demir bugün 297 bin lira. Bu nedenle müteahhitlerin haklarını korumak zorundayım.’’

TOBB Başkanlığı'na seçilen Hisarcıklıoğlu'nun ünlü Muradiye Vakfı ile bir işi olmadığını, ayrıca Eskişehir yolundaki işmerkezi inşaatında ortaklığı bulunmadığını bildirdi.

‘‘Namussuzum param yok. Ben zengin olsam sivri dille konuşabilir miyim?’’

Hükümet düşüren bankanın acı sonu

CUMHURİYET tarihinde Türk Ticaret Bankası (Türkbank) kadar hiçbir banka üzerinde bu kadar oyun oynanmamıştır. Türkbank'ın patronu bundan dört yıl öncesine kadar çalışanlar ve emeklilerindi (% 74). Banka yıllarca emeklilik sandığının idare meclisi başkanı ve bankanın genel müdürü olan ekipler tarafından yönetildi. Fon'a geçmeden önceki son genel müdürü merhum Behzat Tuncer'di; Genel Sekreter de Ünal Başaran...

Bankanın kredi olanaklarının nasıl kullanıldığını o dönem müfettiş raporlarında ve gazetelerde okuduk.

Biz bunlara sendika vasıtası ile karşı çıktığımızda, ‘‘bozguncu ve komünist’’ olduk, üzerlerimize kiralık adamlar saldılar.

12 Eylül'ü fırsat bilerek benim gibi birçok arkadaşımızı sürgüne gönderdiler, işten attılar. Yapılan yolsuzlukları dosya halinde zamanın Sıkıyönetim Komutanlığı'na verdik; usulen bir soruşturma yapıldı ve sonra da her şeyin üstü kapatıldı. Bu tür işlemler 1997 yılına kadar devam etti. Yapanın yanına kár kaldı.

29.8.1997'de bankanın olağanüstü genel kurulu toplandı, ancak çalışanların vakfı rüçhan hakkını kullanamadı. Bu hakkı Hazine kullanınca çalışanlar çoğunluk hissesini kaybetti. Bir ay sonra da banka fona devredildi. Bu durumda Mevduat Sigorta Fonu'nun payı % 84.52 oldu. Yani banka devletin eline geçti.

Bundan sonra da usulsüzlük ve yolsuzluklar yine devam etti. Erol Evcil ve Hayyam Garipoğlu'na verilen krediler dönmedi. Garipoğlu, Türkbank'ın parasıyla Sümerbank'ı satın aldı. Evcil ve Garipoğlu bugün içerdeler ve başka suçlardan dolayı sorgulanıyorlar.

Sonrasını biliyorsunuz; Türkbank, 'hükümet düşüren banka' oldu. Korkmaz Yiğit ve Alaattin Çakıcı olayları biliniyor. Çillerler'in de gözü bu bankadaydı. Bu arada eski Genel Müdür Oğuz Özkan ismi nasıl unutulur?

Diğerleri sorgulanırken, Türkbank'ı hortumlayanlardan niye hesap sorulmuyor. İstensin binlerce belge gönderelim.

88 yıl geçmişi olan, 238 şubesi bulunan, bir zamanların 'ikinci adresi' sayılan Türkbank'ı kapatıp çalışanları sokağa dökmek hangi vicdana sığıyor?

Cüneyt ÇALIŞKAN-Emekli banka çalışanı-YALOVA

Sali'nin felsefi yolculuğu

RESSAM Sali Turan, katoloğunda şöyle yazmış:

‘‘Resim müthiş bir yolculuk, öyle şanslısınız ki dünyada bütün coğrafyalar sizi etkiler, içinizdedir. Dilediğiniz gibi oluşturursunuz her yeri. Dünyada yan yana gelmeyecek şey yoktur resimde. Mümkünsüzlüğün aşıldığı tek yer denilebilir tuvale.’’

New York'taki bir dostumuz bir not gönderdi. Sali Turan'ın ABD'deki sergisi büyük ilgi görmüş. Sanatçının 103 yıllık ünlü The National Arts Club'daki The Grand Gallery'de 74 tablodan oluşan sergisini, aralarında BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ümit Pamir, Engin, Ahmet Ertegün, Halis Komili ve Yılmaz Uluoy'la çok sayıda ABD'li siyasetçi ve sanatsever gezmiş.

Amerikan sinemasının ünlü karakter aktörlerinden Cliff Robertson, Turan'ın resimlerini çok beğenmiş. The National Arts Club'ın, yarın akşam Sali onuruna vereceği resepsiyona, Oscar ödüllü aktris Julia Roberts'ın da katılacağı bildirilmiş. Sergi, 29 Haziran'da sona erecekmiş.

Sali'nin, Efes, Knidos ve Kapadokya gibi antik kentlerden esinlenerek yola çıktığı felsefi yolculuğun nerelere varacağı bilinmez.

Antalya, kentine sahip çıkmıyor

ANTALYA'da Alman arkadaşlarımızla tatildeydik. Yüzmek için deniz kıyısına gittiğimizde, gördüğümüz pislik karşısında hem Alman arkadaşlarımızdan utandık hem de çok üzüldük.

Belediye Başkanı, bir kere olsun burada yüzsün ve bu pisliği kendi gözleriyle görsün. Fakat Antalya halkı da bu güzel kente sahip çıkmıyor. Devletin yaptığı dinlenme yerlerini ve falezleri çöp kutusu gibi kullandığı için bu insanları da kınıyorum.

Gülten ACKERMANN-ANKARA

MESAJ

TRT-GAP Türkü Şöleni programında izlediğim sevgili öğretmenim Murat Dilmen sizin aydınlık yüzünüzü, heyecanınızı ve koskocaman yüreğinizi görünce bizi yöneten bunca karanlık kafaya rağmen bu ülkenin ışığının asla sönmeyeceğine bir kere daha inandım. Teşekürler Mustafa Kemal'in sevgili öğretmeni, teşekkürler. Hafize BALA

Yazarın Tüm Yazıları