Paylaş
Batı Trakya'da ne değişti ki
ANKARA'dan faks gönderen L.D., Batı Trakya'da akrabaları bulunduğunu bildirerek, ‘‘Yunanistan değişti diyenlere bir yanıtım var’’ diyor.
Yazdıklarını okuyoruz:
‘‘Gazetelerde, Yunan halkında hálá bir Türk korkusu olduğuna dair haberler çıktı. Belki de bu korkunun etkisiyle Yunanlılar, Batı Trakya'daki Türklere baskı uyguluyor.
Batı Trakya'da yaşayan akrabalarımın anlattıkları ve benim orada gördüklerim son iki yılda Türk basınına yansıyandan çok daha farklı bir Yunanistan ortaya koyuyor. Önce şunu belirtmeliyim ki, Batı Trakya'ya giderek buradaki Türklerle görüşmek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için çok zor. Gümülcine'deki akrabalarım, Türk sanatçılarının Batı Trakya'ya gelip konser vermesi için çok teşebbüste bulunmuş. Ancak bunların hiçbiri Türkiye'ye iletilmemiş. Fakat biz, her gün birçok Yunanlı'nın eski topraklarını gezmek için Türkiye'ye geldiğini biliyoruz.
Ben nisan ayında uzun bir mücadele sonucunda Batı Trakya'daki akrabalarımın yanına gidebildim. Gördüklerim ve anlatılanlar şunlar:
Türk çocuklarının üniversiteye girme olanağı çok az. Çünkü Türklere kontenjan uygulanıyor. Yunan hükümeti, Türk çocuklarının üniversiteye girmemesi için medrese eğitimini teşvik ediyor. Türk çocuklarının gittiği okullardaki derslerin birçoğu öğretmensizlik nedeniyle boş geçiyor. Türkler önemli memurluklara getirilmiyor; subay olamıyor. Türk olarak kabul edilmiyor, dolayısıyla birçok azınlık hakkı tanınmamış.
Rusya'dan getirilen Rumların Batı Trakya'ya yerleştirilmesi rahatsızlık doğurmuş. Dikkatimi çeken bir şey de İstanbul'a Yunanlılar'ın hálá Konstantinapol demeleri. Karayolları'nda trafik levhalarında Konstantinapol'a şu kadar var diye yazıyor.
Ayrıca Türkler'in ekonomik durumunun Yunanistan genelinin çok altında olduğunu gördüm. Akrabalarıma neden hiçbir Türk'ün Yunanistan'da ünlü bir sanatçı ya da sporcu olmadığını sordum. Buna izin verilmediğini söylediler.
Kısaca Yunanistan ile ilişkilerimizi değerlendirirken Batı Trakya'yı göz önüne almak lazım.’’
Ne projeymiş!
İSTANBUL'dan K.M., kafasını Erbakan'ın düğününe takmış; eleştiriyor:
‘‘Tabanını yıllardır avutan Erbakan Hoca, lüks otellerde, havai fişeklerle, haremsiz-selamsız, balayılı, gayet çağdaş bir şekilde; flört edip evlenen kızının düğününden sonra bakalım tabanına (kara çarşaflı, görücü usulü, camii düğünü, haremlik-selamlık) ne anlatacak?
İçinde bulunduğu camiada, Erbakan Hoca'nın parası söz konusu oldu mu herkes aynı şeyi söylerdi: Hoca, yıllar önce Almanlara bir tank resmi çizmiş ve bütün servetini de bu resimden yapmış. Yıllardır da bu para bir türlü bitmemiş. En son, 6 milyon dolara alınan ucuz (!) yalı, tüm aile bireylerinin altında bulunan lüks araçlar, kral daireleri kapatmak, hac turları (7'den 77'ye)... Artık kimse saf değil. Hoca, inançlı insanların yakasından düşmeli artık...’’
Türkbank'ta fatura kime kesildi?
İSTANBUL'dan Bekir Arda, ‘‘1 Temmuz'dan itibaren bankacılık sektöründen çekilecek Ticaret Bankası'nın 3 bin çalışanı, daha da önemlisi yedi bine yaklaşan emeklisinin akıbeti ne olacak? Bu insanları rahatlatacak cevabı Çalışma Bakanlığı mı yoksa Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü mü verecek acaba? Dahası var, bu gelişmeler doğrultusuna pek çok özel bankasının 506 sayılı yasanın geçici 20. maddesine tabi emekli sandığı vakıflarına bağlı yüzlerce emekli de merak ve heyecanla kendi yarınlarını da yakından ilgilendiren bu konu hakkında yetkililerden tatmin edici bir cevap beklemektedirler.’’ diyor.
ADANA'dan Hikmet Çam yazıyor: Ticaret Bankası'nı kimler batırdı? Kimler siyasetin kirli elleri ile darbe vurdu? Fatura kime kesildi? Vicdanı ve adalet duygusu olan herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Adalet sistemi çöküyor mu?
ANKARA, İstanbul ve İzmir Baro Başkanları Sadık Erdoğan, Yücel Seyman ve Noyan Özkan, 21.6.2001 Perşembe günü (yarın) saat 11.00'de İzmir, Bergama Narlıca Köyü'nde bir basın açıklaması yapacaklar.
Ankara Barosu'nun açıklamasına göre; ortak basın toplantısında aşağıdaki sorulara yanıt verecekler:
Türkiye'de hukuk devleti neden gerçekleşmiyor?
Yurttaşların hukuki güvencesi ne durumdadır.
Adalet sistemi çöküyor mu? Bergamalı köylülerin açtıkları davalarda siyanürcü şirket faaliyetini iptal eden mahkeme kararları neden ve nasıl uygulanmıyor?
Hukuk devletine karşı yapılan saldırılara karşı barolar neler yapacaktır? Savunmanın güncel sorunları nelerdir?
Rehberlere tepki
MARMARİS, İçmeler'deki esnaf, rehberlerden yakınıyor:
‘‘Transfer yapan rehberler, havaalanı ve otel arasındaki otobüs yolculuğu esnasında yöre ile ilgili tanıtım konuşması yaparlar. Çoğunluğu yabancı uyruklu olan bu rehber ve firmalar, turistleri daha önce belirli bir komisyon karşılığında anlaştığı esnafa, gerek alışveriş gerekse restoranlar için yönlendirmekte, diğer esnafı ise; potansiyel hırsız, dolandırıcı veya fahiş fiyatla mal satan grup olarak anlatmaktadır.
Olay böyle olunca, işyerimize gelen turistlere, pazarlayacağımız maldan ziyade böyle bir kişi olmadığımızı anlatmaya çalışıyoruz.’’
Kapkaççılık önlenemiyor
YETKİLİLER, kapkaççılık önemli boyutlarda değil dediği saatlerde, İstanbul Beylikdüzü'nde bir hipermarketin önünde çantasını kapkaççılara kaptıran bir kadının feryadını duymuyorlardı. Ama ben duydum. ‘‘Gitti onca emeğim, evrağım, param’’ diye feryat ediyordu. Sadece parası değil; umutları, hayalleri, hepsinden önemlisi devlete olan güveni de gidiyordu. Bu kadın yılların birikimini kaybettiğine mi üzülsün; canını kurturabildiğine mi sevinsin?
Yasa değişikliğini bir an önce yapıverin lütfen. Bizler namusuna, parasına göz koyanların en ağır biçimde cezalandırılmasını istiyoruz. Selahattin AK-İSTANBUL
Ayıp, ayıp
TELSİZ yönetmeliği gereği, gemilerde telsiz zabiti olacak kimseler için 30.3.2001'de bir sınav açıldı; sonuçlar iki gün sonra açıklandı. Kazananlar gerekli evrakları ve harç parasını bankaya yatırıp makbuzunu Telekomünikasyon Kurumu'na verdiler.
Yapılacak iş, bu kişilerin fotoğraflarını yapıştırıp telsizci olduklarını gösteren bir belgeyi kazananlara vermekten ibaret. Denizcilik Müsteşarlığı bu basit işi 2.5 aydır bir türlü sonuçlandıramadı. Defalarca Ankara'ya başvurduk. Bu insanlar belgelerini alıp gemilerde işe girecekler ve para kazanacaklar. Ancak Müsteşarlığın her ay maaşını muntazaman alan müdürlerinin vatandaşın sorunlarına ayıracak vakti yok. Bu kadar basit işleri yapamayanlar bir de Bakanlık olmaya kalkıyorlar. Eğer bakanlık olurlarsa, bu defa iki ayda çıkaramadıkları işi altı ayda çıkaramayacaklar.
H. Hüsnü ÖNGEN-GÖZTEPE-İSTANBUL
MESAJ
HAZİNE'ye bağlı Türkiye Kalkınma Bankası'nın iştiraki 'Kalkınma Menkul Değerler'in, Mecidiyeköy Raşit Kısa Sokak'taki üç katlı yerine lütfen bir gidin. Birkaç zamandır bir onarım ve yenileme faaliyeti göreceksiniz. Kamuda tasarruf genelgeleri yayınlanıyor ama tasarruf buralara uğramıyor galiba. Bu işler için ihale yapıldı mı, kime nasıl verildi. Hazine'nin bu lüks harcamalardan haberi var mı?
BİR okurumuzun önerisi var: Askeri liseler ve astsubay öğrenci sınavları tek sınav altında yapılamaz mı? Daha önce yapılan ÖSS sınavlarında olduğu gibi okullar için taban puan belirlenip müracaata göre mülakat sınavlarına çağrılabilirler. Hali hazırdaki uygulama ek insan gücü ve işgücüne gereksinim duymakta ve devletim ve vatandaşlarımız için de ek maliyet külfeti getirmektedir.
Paylaş