Paylaş
Batı'ya açılan pencerenin hali
Edirne'deki Balkan Şehitleri ve Lozan Anıtları'nda çok dersler var
YILLARDIR ‘‘hoşgeldin’’ ve ‘‘güle güle’’ kenti olan Edirne'ye giderken doğa Trakya topraklarına küsmüş. Meriç, Tunca, Arda, Ergene ve bağlı dereler, sanki yaz ortasındaki gibi ‘‘susuz’’. Kuraklık nedeniyle buğdaylar tam boy atmamış. DSİ Bölge Müdürü Bahri Ege'ye göre, son 30 yılda yeraltı suları 25 metre düşmüş. Bu bir felaketin habercisi; bilelim.
Tarlasını sürmeyi bırakın, traktörünü çalıştırmak için marşına el değdiremeyen çok köylü var. Gübredeki yanlış politikalar binlercesini mağdur etmiş; bu fiyatlarla gübre atılamazsa ne verim alınacağını bir düşünün.
Trakyabirlik'in 110 bin üretici ortağı var. Geçen sezon 383 bin ton ayçiçeği almış, çiftçiye 63 trilyon ödemiş. Stoklarında 130 bin ton ayçiçeği ile 20 bin ton hamyağ var; bunlara müşteri bekliyor. Ödedikleri 3 trilyonluk destekleme kredisi ve 3.3 trilyonluk mazot kredisiyle çiftçiyi ayakta tutmaya çalıştıklarını söyleyen Genel Müdür Cemalettin Uslu, ‘‘Tüketiciyi de düşünmemiz gerekiyor. Ancak dolar nedeniyle % 50 fiyat artışına 10 milyon dolar açığımız oldu’’ diyor.
Esnafın yanına hiç uğramayın; hep aynı tepki: ‘‘Bittik, tükendik.’’ Çalışanların durumunu hiç sormayın bile. Herkes keyifsiz; geleceğini bilemiyor. Demirel'in onarttığı tarihi Alipaşa Çarşısı bomba düşmüş gibi.
MEDYAYI DA DİNLEYİN
Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün hafta içinde Edirne'de Yerel Medya Semineri vardı. Marmara ve Trakya bölgesinden 120'ye yakın medya mensubunun katıldığı seminer; tam bir ağlama duvarıydı gazeteciler açısından. ‘‘Ekonomik buhran’’ onları da hayli etkilemişti; çoğu káğıt, kalıp maliyetlerinin yüksekliğinden, Basın İlan Kurumu'nun peşin ödenmeyen ve düşük kalan ilan tarifesinden, sosyal güvencesizlikten ve kendilerini ürkütmek için açılan yüksek tazminat davalarından yakındılar. ‘‘Hüsman Aga’’ başlıklı köşesinde ilçesinin yöneticileriyle yargı kapısında boğuşan bir Hüseyin Topçu yaşadıklarını anlatırken ‘‘Ben bir klinik vakayım’’ diyerek herkesi güldürdü.
Yedi ay önce gelen Vali Fahri Yücel, belki kartvizitinde e-mail adresi olan tek vali... Zaman kaybetmemek için yardımcılarıyla bilgisayar ortamında haberleşiyor. Edirne'yi şimdiden AB'ye hazırlamak için kafasında çok proje var; Ekmekçioğlu Kervansaray'ını Balkan Ticaret Merkezi'ne dönüştürmek istiyor. Belediye Başkanı Cengiz Varnatopu, Kırkpınar Güreşleri'nin artık uluslararası düzeye getirilmesi için Ankara'nın katkısının şart olduğunu anlatırken, bir şikáyetini şöyle aktarıyor:
PAPANDREU'YA AYIP
‘‘Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu, İstanbul ile Dedeağaç'ın karayolunun bağlanmasını istiyor. Yunanlılar, kendi otoyollarını çoktan Pazarkule'ye kadar getirdiler. Karayolları ise üç kilometrelik Pazarkule-Edirne yolunu ‘para yok' diyerek yapmıyor.’’
Avrupalı Türkler’in artık İtalya'dan denizyolunu ve Yunanistan üzerinden İpsala'yı kullanmaları, Kapıkule'yi eski işlevinden iyice uzaklaştırmış. Zaten Edirneliler, TEM yolunun Edirne dışından geçmesiyle eski turistleri göremez olmaktan yakınıyorlar. Emniyet Müdürü Yahya Bal, son bir hafta içinde Kapıkule'de bir ton eroin yakalandığını açıklarken, bazı örgütlerin gene uyuşturucu işine başladıklarına dikkat çekiyor. Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Bülent Alamut, Borsa Başkanı Mustafa Yardımcı, sorunlarının çözümü için Ankara'ya gidip gelmekten usanmışlar. İpsala sınır kapısında serbest bölge oluşturmak istiyorlar; Edirne'nin geliştirilmesi için.
Osmanlı'ya 92 yıl başkentlik yapan Edirne, bir müze kent görünümünde ama bunları onarıp ayağa kaldıracak para? ‘‘Demirel gittikten sonra Edirne iyice unutuldu’’ deniliyor.
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Osman İnci, Edirne'de büyük başarılara imza atmış. Ergene'nin temizlenmesi hazırladığı projeye Çevre Bakanlığı'nın gönderdiği 5 milyarı gülünç buluyor. Tıp Fakültesi'nde artık kalp ameliyatları yapılıyor. Karaağaç tren istasyonundaki rektörlük binası bahçesindeki Lozan Anıtı ve İnönü Müzesi, bu ülkenin nasıl kurulduğunun en onurlu belgesi. Hele daha ilerdeki Balkan Şehitliği'nde bu ülkenin savunulması için yatan binlerce kişinin adlarını okuyunca daha başka hüzünleniyorsunuz. (Doç. Ratip Kazancıgil'in tercüme ettiği Edirne Şehri Bahçeleri'ni okuyunuz.)
Bugünün hainleri, Edirne'yi ziyaret edip bu mekánları gezmelidir.
FP hangi yüzle miting yapıyor
FAZİLET Partililer, dünkü mitingi hangi yüzle, kime karşı düzenlediler? Ülkeyi bu hale koymalarında onların da payı yok mu? Onlar da bu ülke halkının paralarını çarçur etmediler mi? Din tacirliği yapmadılar mı?
Bu ekonomi sırf Ecevit'in kötü yönetimi yüzünden değil, yılların birikimi ve bu zamana kadar yiyicilerin yemelerinden ve dış ülkelere gebe oluşumuz yüzünden olmuştur. İktidara kim gelirse gelsin görev yapmak için değil, yandaşlarına bir takım menfaatler dağıtmak için geliyorlar. İşçi ve memuru düşünmüyorlar. Bu yüzden de esnaf, işçi, memur, emekli ve köylüde dayanma gücü bırakmayan sadece iktidar partileri değil, muhalefet de halkın gözünde sıfıra inmiştir.
Bugün çalışanların verecek bir şeyleri kalmadı donundan başka...
Tekin SULKUTAY
İyimser olalım
İŞLERİN tıkırında gittiği dönemlerde ‘‘iyimserlik’’ aptallıktır; işlerin kötü gittiği dönemlerde ‘‘iyimserlik’’ bir görevdir!
Villalara, kredi kartlarına, tatil gezilerine, cep telefonlarına, son model araçlara ve yabancı markaya tutsak olan bizler...
Bu aptallığı hep birlikte yaptık.
Şimdi görev zamanıdır. Düze çıkıncaya kadar iyimserlik zamanıdır.
Haydi göreve!
Yıldırım ATIL-İZMİR
Yemedim yedirmedim
DÜNKÜ ‘‘Rose Air Örneği Unutulmasın’’ yazımızda bir isim yanlışlığı yaptığımızı fark ettik. Rose Air olayında eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Sermet Ünel'e rüşvet veren emekli subay Aladdin Kuday değil; Alaettin Özdemir'dir. Ünel'in, uçuş izni vermek için rüşvet istemesi üzerine Rose Air Genel Müdürü Alaettin Özdemir, durumu Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'e iletmiş; bakan da olayı Mali Şube'ye bildirince Sheraton Oteli'ndeki 50 bin dolarlık baskın olayı gerçekleşmişti. Aladdin Kuday'dan özür diledik. ‘‘Ben Türk ordusunun şerefli bir üyesiyim. Adımın bu yazıda sehven geçmesi nedeniyle çok üzüldüm. Aslında Alaettin Özdemir, 'Benden rüşvet istendi' deyip olayı ilgililere bildirmekle örnek bir davranış sergilemiştir’’ dedi. THY Yönetim Kurulu üyesiyken görevden alınan Aladdin Kuday şimdi ne yapıyor? ‘‘Ben hayatım boyunca yolsuzluk ve hırsızlıklarla uğraştım. Yemedim, yedirmedim. THY'de bazı uygulamalara karşı çıktığım için de uzaklaştırıldım. Halen dört mahkeme ile uğraşıyorum. Mahkemeler, 'Kuday, THY'deki görevine dönmelidir' dedi. Dosya halen Danıştay'da bulunuyor. Şimdi THY'nin elindeki altı adet Airbus 310 uçaklarının İran'a nasıl satılmak istendiğini, kimlerin aracılığıyla Kanada'dan pervaneli uçak alınacağını, kimlerden uçak kiralanacağını ve keyif için alınan VIP helikopter hikáyelerinde neler olup bittiğini endişeyle gözlüyorum.’’
Paylaş