Paylaş
Bu ülkeyi artist ve şarkıcılara bırakıp terk ediyorum...
Ankara'dan bir öğretim görevlisi, 'Cumhuriyetin 75. yılında bilimin ve bilim adamının içinde bulunduğu durumu' acı bir dille anlatıyor:
‘‘Ben Türkiye'nin sayılı üniversitelerinden birinde 26 yıldan beri görev yapan bir öğretim üyesiyim, lisede okuyan bir çocuğum var. Eşim geçirdiği bir rahatsızlık sonucu çalışamıyor.
Yurtdışında doktoramı tamamlayıp geri dönmek üzere hazırlıklara başladığımda, orada kalmam için yapılan davetleri ‘‘ülkem benden hizmet bekliyor’’ diye geri çevirmiştim. Yıllarca ülkeme en iyi şekilde hizmet etmeye çalıştım, öğrencilerim oldu, yurtdışında ülkemi temsil ettim, ama sonunda pes ettim.
Biz sosyal bilimler ile uğraşan öğretim üyelerinin hiçbir ek geliri olamıyor. Sadece maaşı ile geçinmek durumunda olan biz öğretim üyelerini, devlet ne zaman düşünecek acaba? Milletin vekillerinin şu anda oturdukları koltukların yarısı kadar değerimiz yok mu?
Borçlarımı nasıl ödeyeceğim, kiramı nasıl vereceğim, oğlumu nasıl okutacağım diye geçirdiğim gün ve geceler, çalışma hayatımı ve aile yaşantımı etkiliyor. Sinirlerim bozuldu. Pes ettim! Bu ülkeyi milletvekillerine, artistlere, şarkıcılara, dansözlere bırakıp gitmeye karar verdim. Ben ve benim gibi öğretim üyeleri arkadaşlarımın istediği, sadece daha insani şartlar içinde, daha medeni bir biçimde yaşamak. Kabul ediyorum, dünyanın her yerinde şarkıcı ve sanatçılar -sadece kaliteli olanlar- profesörden daha çok kazanıyor, ama dünyanın hiçbir yerinde bir profesör Türkiye'de olduğu gibi sefalete terk edilmiyor. Yurtdışında meslektaşlarıma aldığım maaşı söyleyemiyorum bile... Orada temizlik görevlileri bile bizden daha fazlasını kazanıyor.
Devlet büyükleri önemli bir konuyu gözden kaçırıyorlar. Yakında Türkiye'de bilimle uğraşan insan bulamayacaklar. Ve düzen böyle devam ettiği sürece daha çok çeteler, mafyalar çıkacak, bunu da bir düşünsünler.’’
(Not: Öğrencilerime karşı duyduğum utanç duygusu nedeniyle adımın yazılmamasını istiyorum, bağışlayın lütfen.)
Binlerce öğretmen adayının feryadı
KENDİLERİNİ 'eğitim kurbanı' olarak tanıtan bir grup öğretmen adayı, ‘‘Bu nasıl öğretmen açığı?’’ diyerek, aşağıdaki soruların yanıtlarını istiyorlar:
Formasyon eğitimi almış binlerce fakülte mezununun öğretmenlik yapılmasına neden izin verilmiyor? Yalnızca düşük puanlı fakültelerin mezunlarının -kütüphanecilik, bahçıvanlık bölümü mezunlarının- öğretmenlik yapmasına izin veriliyor. Acaba böyle yapılarak, en eğitimli kişilerin olması gereken bir camianın, öğretmenlik mesleğinin kalitesinin düşürülmesi mi isteniyor? Formasyon diplomaları yalnızca birkaç düşük puanlı fakülte mezununu öğretmen yapıyor ise neden diğer fakülte mezunları da bu eğitime tabi tutuluyor? YÖK'ün ve Marmara Ü. Teknik Eğitim Fakültesi'nin ortaklaşa açtıkları 'Pedagojik Formasyon Kursu'na başta yalnızca istedikleri fakültelerin mezunları alınamaz mıydı? Ortaokul ve liselerde branş öğretmen olarak eğitilen bu öğretmen adaylarına neden kredilerini tamamlamaları halinde yalnızca sınıf öğretmeni olabilecekleri söyleniyor?''
Evet bu binlerce öğretmen adayının ortak sesine MEB ne diyor?
Müjde yastığı
Doğalgaz, Ağrı'dan Erzurum'a doğru yola çıktı... Palandöken, Kış Turizm merkezi oldu... Dedeman, Polat Renaissance gibi beş otel yetmiyor... Cumhurbaşkanı Demirel, Palandöken'in devamı olan Konaklı'da bugünlerde tam 14 otelin temelini daha atacak... Erzurumspor, 30 yıl aradan sonra Profosyenel 1. Futbol Ligi'nde top koşturuyor.
Dostlar acaba, 'makus talih değişiyor mu?' dersiniz. Kadir SABUNCUOĞLU-ERZURUM
Özerman utandırdı!
ATATÜRK, ‘‘Herkes sanatçı olamaz’’ derdi. Kalp Vakfı'nın gecesinde olsaydı, bizler gibi utanırdı. Dünyaca ünlü piyanist Claydermann, konserinin sonunda, sahneden Erkan Özerman tarafından indirilip Bülent Ersoy, Güngör Bayrak, Semra Özal, Çetin Yıldırımakın, Sabancı vs'nin ayağına götürüldü ve tokalaştırıldı. Dünyanın hiçbir yerinde zirvedeki sanatçı, isterse Cumhurbaşkanı olsun, ayağına gidip tebrik kabul etmez. Biz seyircilerin coşkulu alkışları aniden söndü, piyanist bile ne olduğunu anlamadı, şaşırdı. Lütfen Cumhuriyet adına yapılan kutlamalarda Atamızın sözlerini unutmayalım ve kendimizi küçültmeyelim.
(Ata'sına tapan Türk kadınlar adına 36 imza)
ALINTI... ‘‘Yozgat, 146. şehidini toprağa verdikten bir hafta sonra 147. şehidini de verdi.’’ (İleri-Yozgat)
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Ormanları kaybetmektense, oy kaybetmeye razıyım.’’
(Orman Bakanı Ersin Taranoğlu)
Paylaş