Paylaş
Şehitlerimize devlet törenlerinde gölge düşürülüyor
‘Bu şehit ülkücülerin mi?’, ‘Ülkücülük, bir siyasi parti gençliğinin tekelinde mi?’, ‘Bayrağımızın birleştiriciliği, bir ideolojinin tekeline nasıl bırakılır?’, ‘Devlet töreninde bir siyasi parti gençliğinin ağırlığı şehidimizin ruhunu rahatsız etmez mi?’, ‘Bütün yurttaşlarını kucaklamayan böyle kutsal törenlere devlet töreni denir mi?’, ‘Atılan sloganlar, ne milli, ne de ulusal’, ‘Atılan sloganların büyük bir kısmı, 8 yıllık temel eğitime karşı gelenlerle, türbanı simge yapanların sloganları’, ‘Atılan sloganlar şehidimizin ruhunu rahatlatıyor mu?’, ‘Atılan sloganlar birleştirici mi?’, ‘Yoksa, dinimizin siyasete alet edilmesi değil mi?’, ‘Şehitlerimiz için mi, yoksa bir siyasi parti için mi?’...
Sonuç olarak... İlçemizde devletimizi kaymakamlık temsil eder.
Kaymakamlık bundan sonra bu gibi olaylara izin vermemeli.
Kaymakamlık, en kısa zamanda siyasi parti temsilcileriyle, belediye başkanlarıyla, müftü ve imamlarla, sivil toplum örgütleriyle görüşmeli, Emniyet Müdürlüğü de, ‘‘Tanrı bir daha göstermesin’’, bundan böyle şehitlerimiz için yapılacak devlet törenlerinde gerekli önlemleri almalıdır. Çünkü devletin tarafsızlığı, ülke birliğinin teminatıdır.
Öte yandan ülkücü gençlik ne yaptığını bilmeli, asıl görevinin birleştiricilik olduğunu bir an bile aklından çıkarmamalı, artık oyuna gelmemelidir. Gençliğin bölünmesi geleceğe ihanettir.
Gençliğimiz, bölünmenin faturasını daha ne zamana kadar ödeyecek?
Bu temel nedenlerden dolayı, şehitlerimiz için düzenlenen devlet törenine gölge düşürmeyelim. Nur içinde yatsınlar...
Mehmet KARA-Körfez Gazetesi
İSKENDERUN
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘İstanbul ve çevresindeki orman alanlarının özel şirketlere devredilmesi kimin fikridir? İhaleyi alan firmaların adları nedir? Bu firmanın sahipleri kimlerdir?’’
(CHP İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş)
Piknik yerlerine mafya talip!..
Antalya-Kemer arasında Orman Bölge Müdürlüğü'nün ihaleye çıkardığı günlük dinlenme alanlarının güzelliğini herkes biliyor.
Antalya'dan bir okurumuz, 26 Haziran'da Antalya'da yapılacak bu ihale için endişeli: ‘‘Bu ihaleye Antalya'dan çok kişi katılmak istiyor, ama kimse katılamayacak. Nedeni, mafya korkusu... O güzelim koylar, biliniz ki birtakım kişilerin ellerine geçecek.’’
Okurumuz şunu öneriyor: ‘‘Sayın Orman Bakanı Ersin Taranoğlu, bu ihaleyi erteleyerek Ankara'ya almalı. Teklifler kapalı zarfla verilmeli. Hem mafyanın girmesi engellenir, hem de daha yüksek fiyat sağlanmış olur.’’
Bakanın başı ağırmak istemiyorsa, bu öneriyi değerlendirmekte yarar var.
Ya karşımıza mafya çıkarsa
Çernezköy'den Recep Şağdır, Hüseyin Cengiz, Hüsmen Cengiz, Seyhan Balcı, Şevket Kıray, Hasan Korel, Şükrü Soydan, Sezime Kaplan, İbrahim Akgün, Şaban Pıtırlı, Nezahat Yılmaz, Şaban Sağ, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne yazıyorlar:
‘‘Tekirdağ'ın Çerkezköy İlçesi'nde tapulama çalışmaları 1974 yılında başlamış, bu çalışmalar sırasında adımıza vergi kayıtları olan, yıllardır dedelerimizin zilyet ve tasarrufunda bulunan ve ondan da tarafımıza intikal eden gayrimenkullerimiz tapulama çalışmaları sırasında taşınmaz başında bulunmadığımız için 2613 sayılı yasanın 22/H ve diğer maddeleri gereği Hazine üzerine tescil görmüş, 5.3.1985 tarihinde 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğundan Maliye Hazinesi'ne yazılmıştır.
Kadastro ilanları ve askı sürelerini de kaçırdığımızdan, kadastro tespitlerine zamanında itiraz da edemedik. Dededen ve babadan kalma yerlerimizin Hazine üzerine yazıldığını Maliye'nin 1994-1995 yıllarında yaptığı ecrimisil tespitlerinden sonra öğrendik. 10 yıllık hak düşürücü süreyi kaçırdığımızdan, dava açma hakkımızın da kalmadığını Maliye'den ve görüştüğümüz hukukçulardan öğrendik.
Maliye Bakanlığı'nın çıkardığı 4070 sayılı kanundan da yararlanamadık. Çünkü Maliye, ecrimisil tespitlerini 1994-1995 tarihinde yapmıştır. Halbuki 4070 sayılı kanun 31.12.1993'ten geriye 10 yıl tanımıştır. Bu durumda kanundan yararlanmamız mümkün olmamıştır. Böylece babamızdan, dedemizden kalan ve 50-60 yıllık vergi kaydı olan, halen de yaşamımızı devam ettirmemiz için su gibi, hava gibi bize lazım olan zilyet ve tasarrufumuzda bulunan bu taşınmazlar 2886 sayılı yasanın 45. maddesi gereğince açık artırma ile satılmak üzeredir. Açılacak ihalelere katılacak maddi gücümüz olmadığından, mafya ile baş edemeyiz. Çerkezköy'de 1000'den fazla kişi bu durumdadır. Eğer bu sorun çözülürse büyüklerimize minnettar olacağız.’’
Paylaş