Paylaş
Ulusal çıkar bu, nostalji değil...
SON yıllarda -hiç de haklı bir nedene dayanmadan- unutturulan, gündemden düşürülen ‘‘Yerli Mallar ve Tutum Haftası’’ konusunda sizden yeniden yardım istiyoruz.
Bilindiği üzere aralık ayının ikinci haftası büyük önder Atatürk'ün girişimiyle ‘‘Yerli Malları ve Tutum Haftası’’ olarak kurumsallaşmıştı.
Eğitim programı içinde olmasına rağmen bakanlığın önemsememesi nedeniyle okullarda ya hiç işlenmiyor, ya da bazı yerlerde sözüm ona değiniliyor. Öğretmenlerimizin büyük çoğunluğu konuya duyarlı. Onun için MEB'den daha önce öğretmenlere çağrı yapmanızı rica ediyorum.
Üç konuda dikkatinizi çekmek isterim.
Bizden çok daha güçlü ekonomiye ve ulusal ekonomi ürünlerine sahip ülkelerde dahi kendi ürünlerine sahip çıkıyorlar. Amerika'da ‘Amerikan Satın Al’ kampanyası yapılıyor.
Türkiye'nin her geçen gün artan ve azalacağına dair hiçbir umut ışığı gözükmeyen dış borcu dağlar gibi. Her geçen gün büyüyen bu dış borcumuzun faizinin bir kısmını -aslını değil- ödeyebilmek için yeni borçlar ve yeni yükümlülüklere imza atanlar başarılı politikacı olarak medyamızda boy gösteriyor. Böylesi bir saadet zinciri (cehenneme giden yol mu demeliydik?) tarihimizde bir kez daha yaşandı. Borcu borçla ödemek, yeni borçlar alırken ülke gelirlerini temlik etmek ve sonunda tüm hazinemizi ve yönetimimize (hatta vatanın işgali) yabancıların el koyması...
Yaşadığımız bugünler, Düyun-u Umumiye yönetimine gittiğimiz o yıllara çok benzemiyor mu? Tutumlu olmanın, tasarrufun önemini kavramak ve kavratmak ulusal bir zorunluluk değil mi?
Yoksa borçla, yeni borçlarla (yeni yükümlülük ve boyunduruk diye okunmalı) nereye varabiliriz?..
Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin yaptığı kesinlikle bir nostalji değildir. Ulusal çıkarlarımızın dayattığı bir çıkar yoldur. Dünyada ulusal sanayi hamlesine bu kadar yabancı kalmış ve ithal mal cehennemini yaşayarak kalkınabilmiş tek bir ülke var mıdır? Ya da ithal ürün çılgınlığı ile işsize iş, insanımıza aş sağlamayı ve birlikte demokrasi içinde kalkınmayı bırakınız programlamak, düşünmek, hayal dahi edebilmek mümkün mü?
Küreselleşmenin; gözleri, bilinçleri, vicdanları kör eden büyüsünden kurtulup yurttaşlarımıza ulusal çıkarlarımızı anlatmak için uğraşalım.
Kemal ÖZDEN-USİAD Genel Başkanı-İSTANBUL
Soygunun belgesi: Sayıştay raporu
SAYIŞTAY tarafından hazırlanarak TBMM'ye gönderilen ‘‘2000 Yılı Mali Raporu’’na dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu rapor yazılı ve görsel basında çeşitli vesilelerle gündeme geldi. Ancak, doğal olarak, raporda yer alan ifadelerden ‘haber niteliği taşıyanlar’ ön plana çıkarıldı.
Bu rapor, Türkiye'deki şeffaflaşma sürecinde önemli bir kilometre taşı oluşturmaktadır. Sayıştay ilk defa bu şekilde mali yapıyı bir bütün olarak ele alan bir rapor hazırlayarak Meclis'e göndermiştir. Sayıştay'ın Meclis'e raporlama faaliyetlerinin gelişmesinde sadece Meclis'in değil kamuoyunda etkisi bulunan bütün kesimlerin desteği ve katkısı çok önemlidir. Bizatihi bu raporun Sayıştay tarafından hazırlanarak Meclis'e gönderilmesi, şeffaflaşma yönünde atılan adımların ciddi bir düzeye ulaştığını göstermektedir.
Raporun temel amacı, şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu yönünden mali yapımızda var olan zaafları ortaya koymaktır. Bu zaaflar sonucunda ortaya çıkan sorunlara ve özellikle son yıllarda yaygınlaşan ve ağırlaşan mali risklere de raporda yer verilmiştir. Raporda, şeffaflığın sağlanamaması sebebiyle Meclis'in mali konularda devre dışı kalmış olduğu, kamu kesiminin yayınladığı bütçe, borç ve kamu açığı rakamlarının hepsinin ciddi ölçüde yanıltıcı olduğu vurgulanmaktadır.
'Asya Krizi' ile birlikte dünya ekonomisinde yaşanan gelişmelerin de etkisiyle şeffaflık bütün ülkelerin gündemine girmiştir. Ancak, şeffaflık konusu gündeme genel ifadelerle gelmekte, şeffaflığı sağlamak için ne tür mekanizmaların oluşturulması gerektiği konusunda kamuoyunda bir açıklık bulunmamaktadır.
Şeffaf olmayan sistemimizin doğurduğu olumsuz sonuçlara -en son batık bankalarla ilgili yaşadığımız durum gibi- hep birlikte katlanmak zorunda kalıyoruz. Şeffaf ve hesap verme sorumluluğuna dayanan bir sistemin oluşturulması yönündeki çabaların sonuç verebilmesi için medyanın desteğinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu destek çerçevesinde beklentimiz, raporun gereken ciddiyet içinde değerlendirilmesi ve tartışılması, sansasyona ve güncel sorunlara feda edilmemesi.
Şeref EFE
Sayıştay Denetçisi
Tapucu, rantçıya nasıl çanak tutar?
DEVLET Bakanı Şuayip Üşenmez'e... Tapu Kadastro İstanbul Bölge Müdürü Nihat Kandal'ın, camianızın bazı kesimlerince 'başarılı' olduğu söyleniyor. Nitekim, 1997 sonbaharında Işılay Saygın'ın bakanlığı döneminde 36 yaşında, başmüfettişlikten İstanbul ve Marmara bölgesinin sorumluluğuna getirilmiş.
Ancak siz, kendisini geçen mayıs ayında İstanbul'dan alarak, Kastamonu Bölge Müdürlüğü'ne göndermiştiniz.
Nihat Kandal, yargıdan yürütmeyi durdurma kararı alarak üç ay kadar önce İstanbul'daki makamına döndü.
Bu atamayı neden yapmıştınız? Bildiğiniz bir yolsuzluk ya da usulsüzlük iddiası mı söz konusuydu?
Beykoz yöresinde bir şeyler mi dönmüştü?
Nevzat Ak ve Ali Şener'le herhangi bir ilişkisi mi sizi böyle bir atamaya yöneltmişti?
Yoksa, İstanbul'daki Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğü'ne talip olmak isteyenlerin, Nihat Kandal'a bir tertibi olabilir miydi?
Ayrıca, tapu dairelerinden emekli olanların arsa-arazi komisyonculuğu yapmaları konusunda ne düşünüyorsunuz?
İstanbul'dan eski bir tapucuya sorduk; ‘‘Tapu müdürleri, rantçılara neler sağlayabilir’’ diye... Şunları anlattı:
‘‘Hazine ve orman arazileri için bilgi verebilir, işlemlere 'altlık' oluşturur, incelikleri söyler, yasanın zaaflarından nasıl istifade edilebileceğini anlatır...’’
Şişli Terakki Nevzat Ak'a
ŞİŞLİ Terakki Vakfı Başkanı Haluk Arığ, Özel Şişli Terakki Lisesi'nin 6814 m2'lik yerini işhanı yapmak üzere Nevzat Ak'a verdi.
Nedense ihale açılmadı. Bunun gerçek nedeni neydi?
Bu kadar ciddi ve saygın inşaat firması varken hangi koşullarda tarihi bir kurumun okulu Nevzat Ak'a peşkeş çekildi? Kurumun ne çıkarı olacak bu 'ihale'den? Sözleşmede ne gibi hükümler var, teminat mektubu alındı mı?
Bunların hepsi yanıt bekleyen sorular...
Nevzat Ak'ın Şişli Belediyesi'ne Nişantaşı'nın göbeğindeki paha biçilmez bu yerde nasıl bir proje uygulayacağı henüz bilinmiyor. Sadece eski lise binasının yıkımı için bir proje sunulmuş...
Biliyorsunuz Nevzat Ak, Sabah'ın binasının da sahiplerinden... Şişli Terakki binası ile kendi binası arasında bir sokak var.
Paylaş