Paylaş
Ya bu feribot batsaydı
‘‘KENDİMİZİ mülteci gibi hissettim’’ diyor, İzmir'de özel sektörde çalışan okurumuz... Çeşme'nin karşısındaki Sakız Adası'na yaptıkları üç günlük tatil sonucu 'Ertürk-1' feribotu ile önceki gün dönerlerken ölümü düşünmüşler. Antalya'da mülteci gemisinin battığını duyunca da Allah'a şükretmişler.
Acenteler, havadan, denizden ve karadan Yunanistan'a turlar düzenlemişler, bunların bir bölümü de Sakız Adası'na götürülmüş.
‘‘Biz de geçen cumartesi Ertürk-1'le gittik’’ dedikten sonra dönüşlerini şöyle anlatıyor okurumuz:
‘‘Pazartesi günü Ertürk-1 saat 17.10'da Sakız Adası'ndan kapasitesinin üç misli yolcu (610 yolcu, 1500 valiz/çanta) ile hareket etti.
Sakız Liman Başkanlığı, limandan kalkıştan 100 metre sonra kaptanımızı telsizle uyararak geminin sancak tarafına yatmış olduğunu bildirdi. Hiçbir önlem alınmadan 'Mülteci gemisi gibiyiz' sözleri arasında Çeşme'ye vardık. Allah'tan lodos hafiflemişti.’’
Ya feribot devrilseydi, bu işin sorumlusu kim olacaktı?
‘‘Acenteler, tur biletlerini açık olarak vermişler. Ne sıra var, ne bilet numarası; ne de uyarıcı bir anons ve kontrol... Tur şirketlerinin rehberleri, yolcuları bir dahaki sefere kalmasın diye neredeyse yer kapmaca oynadı. Dolayısıyla feribota binmeyen kalmadı. Bir hesap yaptık, yaklaşık 200 kişilik feribotta 600'den fazla yolcu vardı. İtiraz ediliyorsa, Sakız Adası'nda Yunan gümrükçülerinin aldığı isim ve pasaport numaralarından öğrenilebilir. Böyle bir organizasyon olur mu? Hiçbir kural ve sistem yoktu feribotta. Aynı bir belediye otobüsündeki balık istifi gibi bir saatlik bir yolculuktan sonra ağzımız yüreğimize gelerek neredeyse toprağı öptük. Biz de bir mülteci gemisi olabilirdik.’’
- Kaptanı uyarmadınız mı?
- Artık otobüs şoförlerinin bile üniforması olurken, bizim kaptan sivil giysiliydi. Bir çımacı veya çaycıdan bir farkı yoktu. Bunlardan birine sorduğumuzda, 'yolcu beklemesin' diye herkesi aldıklarını söyledi. Esas tepki Çeşme'ye yanaşınca oldu. 'Herkes feribota binince almak zorunda kaldık' gibi anlamsız şeyler söyledi. Türkiye'ye döndüğümüzde Antalya'daki deniz faciasını öğrenince tüylerimiz diken diken oldu.
- Kim sorumlu?
- Bilemiyoruz ki, ama deniz ulaşımından Ulaştırma Bakanlığı sorumlu olduğuna göre, vali veya Çeşme'nin liman müdürü bu firmayı uyaracaklardır. Kaptana bir ceza vereceklerdir. Dilerim bundan sonra böyle bir olay yaşanmaz. Allah korusun, ya bu feribot batsaydı.
Evet, önlem almak için ille de bir facianın olması mı gerekiyor?
İsen Buga - İsmet Paşa
MURAT Bardakçı yazısında Ankara Esenboğa Havalimanı adının aslında ‘İsen Buga’ olduğunu ve Timur'un ordusundaki generallerden birinin ismi olarak geçtiğini, 1402 Temmuzu'nda perişan olduğumuz Ankara Savaşı'ndan kalma acı bir hezimetin hatırası olduğunu belirtmiş.
Bugün İzmir'deki Adnan Menderes, Isparta'da Süleyman Demirel Havalimanı'nın adları, milletvekillerimiz, bakanlarımız, cumhuriyet hükümetlerimiz, cumhurbaşkanlarımız, 1950 yılında İsmet İnönü'nün kapısının açılmasına izin verdiği demokrasinin ürünleri değiller mi?
Atatürk ile birlikte Ankara'nın başkent olmasına damgasını vuran İnönü'ye kamuoyunun ve siyasi partilerimizin desteği yoğunlaşmış bulunmaktadır.
Şimdi sıra Sayın Ecevit hükümetindedir. Doğrusunu ulusça yeni yüzyılın armağanı olarak bekliyoruz.
Ankara ‘İsen Buga’ Havalimanı mı, yoksa Ankara İnönü Havalimanı mı?
Aksi, cumhuriyetimizin inkárıdır, yönetenlerin kendilerini inkárıdır.
İrfan GÖKALP-İSTANBUL
Otoyol gişeleri
ARİFE günü İstanbul'dan İzmir yönüne gidiyordum; otoyolun İzmit çıkışında tam 45 dakika bekledik. Nedeni; 7 gişeden üçü çalışıyordu.
Karayolları bilinen bu sıkıntıya neden önlem almaz? Otoyollardan çok para kazanmak istemiyor mu? Bu sürücülere yazık değil mi? Gişe görevlilerine mesai vermek bir yasa işi midir yoksa?
S.PİŞİRİCİ-İSTANBUL
Gerçekten arıza mı?
YENİ yılın ilk günü öğle saatlerinde Çanakkale'den arabalı vapurla Eceabat'a geçmek istedik, uzun kuyruklar vardı. Denizcilik İşletmesi'nin feribotları arızalıymış. Bunu trafik memurları söylediler, ‘‘Beklemeyin, özel feribotlarla geçin’’ dediler. Öyle yaptık ama böyle kalabalık bir saatte Denizcilik İşletmesi'nin feribotları arızalanır mı? Arızalanır da, böyle trafik yoğun olduğu bir günde mi olur?
Yalçın TUNÇ-İSTANBUL
Esenler Otogarı
ZEYTİNBURNU'ndan bir okur diyor ki: ‘‘Bayramda annemi otobüse bindirmek üzere İstanbul Esenler Otogarı'na gittim. Çıkışta 1 milyon olan otopark ücreti 1.5 milyon olmuş. Park etmek ile yolcu indirmek arasında bir fark olmalı bence. Diyeceksiniz ki, serbest piyasa; hayır... Bu kazık, enflasyona uygun değildir. Bu bir tekeldir.’’
Asrın yemeği
Elektronik postamıza düşen 'Bir yemek tarifi'...
BİR bardak su dolusu gülümseme ile başlayın /Bir kap dolusu dostluk ilave edin /Bir tutam yumuşaklık, biraz da nezaket tozu ile kabartın /Bir kaşık ümit, bir büyük porsiyon yardımlaşma /Çok miktarda ılım /Bir tutam alçakgönüllülükle çırpın /Kuvvetlendirmek için bir çorba kaşığı güvene ihtiyacınız olacak /Bir sadakat kásesi içinde bir ölçü inanç, iki ölçü aklıselim ve birkaç damla hoşgörüyü azar azar ilave ederek, sevgi ile karıştırın /İki kaşık gülücük, bir kaşık sabır ve bir tutam övgü ilave edin /Şevk ile hiç durmadan karıştırın ve şükran ile tatlandırın.
Yemeğin adını merak ettiniz mi?
İnsanlık.
MESAJ...
HAVA Kuvvetleri Komutanlığı'na ait İstanbul Cevizli'de özel eğitim tesisleri vardır. Faaliyet gösterdiği takriben 30 yıldan beri astsubaylar ve emekliler günübirlik yararlanmakta idi. Şimdi bu uygulama yasaklanmıştır. Bütün muazzaf ve emekli astsubaylar küçük düşürülmüş ve onurları ile oynanmıştır. Hava Kuvvetleri, artık astsubaylarla yan yana ve iç içe yaşamaya alışması gerekmektedir. 21. yüzyılın gereği budur.
Durak SOYSAL- Emekli Astsubay-KADIKÖY
BİR grup devlet memuru yazıyor: Maaşlarımızı Vakıfbank'tan alıyoruz. Ağır çalışan ve yetersiz sayıdaki ATM cihazları önünde çektiğimiz çileyi herkes görüyor. Buna rağmen, aralık ayında bakım ve kullanım ücreti adı altında 5 milyon TL tutarında bir kesinti yapıldı. Bu kesinti ile sunulan hizmet arasındaki dengesizlik dikkat çekicidir. Vakıfbank'ı protesto ediyoruz.
Paylaş