Paylaş
Mahkeme kararına esas teşkil eden iki konuyu (zarar ve makinelerin yeni olup olmadığı) sorgulamakta yarar var.
Zararlar nedir?
Söz konusu ünlü 2. el makineler yurda getirilmeden önce alınmış, Tekel’deki başka hiçbir makinede kullanılamayacak olan 570 milyar değerinde menteşeli kutu ile 220 milyarlık krome lüks karton (dil kartonu) olmak üzere toplam 790 milyarlık malzemeye ödenen bedel zarar olmayacak mıdır? Yıl sonunda kayıtlardan çıkarılacak (terkin) olan bu malzemeler halen Tokat Sigara Fabrikası’nda bir kenarda atılı durumda bekletiliyor bugün. Hal böyle iken nasıl oluyor da Tekel Yönetim Kurulu, ‘Hiç zararımız yoktur’ diyerek davaya müdahil olunmaması kararı alabiliyor!
Kaldı ki zarar, bununla da kalmıyor. Tekel Genel Müdürü Ensari’nin şimdilik ihtiyacı olmadığını söylediği KKTC’ye, bu ihale sırasında aynı makineden ve aynı firmadan doğrudan alım yöntemi ile peşin fiyatla 1.1 milyon Euro’dan toplam üç adet makine için ödenen 3.3 milyon Euro karşılığı 6 trilyon lira Tekel tarafından hangi şartlarda ödenmiştir?
Kamuoyu bunu da öğrenmek istiyor.
Tekel’in yüzde 51 ile ortak olduğu KKTC’deki fabrikada doğacak zararın yüzde 51’ini üstlenmesi söz konusu olmayacak mıdır? Aynı özelliklerdeki makinenin bir Çin firmasınca, Türkiye’de sigara üretimi yapan bir firmaya adedi 230 bin Euro üzerinden teklif edilmiş olması ilginç değil midir?
Kıbrıs’ta bu makineler bugün çalıştırılıyor mu acaba?
Adedi 1.1 milyon Euro’dan alınan bu makinelerin üzerine yüzde 31’lik bir ilave ile Tekel’e 1.44 milyon Euro’ya kiralanmasında nasıl bir kazanç oluşuyor? Tekel’in KKTC’deki sigara farikası adına ödediği yaklaşık 6 trilyon liraya ne kadar faiz uygulanmıştır?
Ticari davranmak, kárlılık ve verimlilik bu mudur?
Ensari’nin vicdanı rahat mı
TEKEL eski Genel Müdürü Sezai Ensari beraat kararından sonra ‘Buruk bir sevinç yaşadığını’ söylüyor. Yargılandığı davanın ilk duruşmasından beş gün sonra, beraat kararından da 43 gün önce Tekel’den ayrılmak zorunda kalan bir kişi 48 günde beraat kararı çıkarsa neden burukluk yaşıyor? Yoksa beraatine inanamıyor muydu?
Anlaşılıyor ki, vicdanen tam rahatlayamamış Ensari...
Van Yüzüncü Yıl Rektörü Prof. Yücel Aşkın’ın kulakları çınlasın!
‘Ayıplı’ mal satan firma neden suskun
TÜRKİYE’ye taksitli tanesi 1.73 milyon Euro’dan 8 adet, Kıbrıs’a peşin 1.1 milyon Euro’dan 3 adet sert kutu sigara paket makinesi satan İspanyol MTS firması, kendine ait internet tanıtım sayfasında eski sigara makinelerini günün teknolojisine uyarlayarak (revize ederek) sattığını belirtiyor. Firma, ihaleye giriş dosyasına koyduğu noter onaylı vekáletnamede şirketin konusu başlığı ile düzenlenmiş 5. maddesinde aynen ‘...sigara ve puro makinelerinin yeniden yapılandırılması, alımı, satımı...’ ibaresini kullanıyor.
Akla şu sorular geliyor:
Makineler yeni ise yasa maddesini değiştirmek (bir defaya mahsus olmak üzere kullanılmış sigara makinesi ithaline izin veren madde) için TBMM gündemi neden günlerce meşgul edilmiştir?
Sezai Ensari basına verdiği demeçlerde makinelerin yeni olduğunu vurgulamasına rağmen firma (MTS) neden bu konuda tek bir açıklama yapmamıştır?
Gelen makinenin eski olduğunu iddia eden Tütün Üst Kurulu’na dava açmak Tekel’in görevi midir? Bu iddiayı ileri sürecek olan, sözleşmeye göre ‘ayıplı’ malı satmaya çalışan MTS firması değil midir?
Makineler yeni ise neden yurtdışına gönderilmiştir?
MTS firmasınca satılan makine gövdesinde üretici firma olan ‘Molins London’ kabartma yazısı görülen makine nasıl yeni olabilir?
Aynı makine üzerinde Çince olduğu sanılan oyma yazıların bulunması neyin göstergesi olabilir?
Bu soruların cevabı alınmadan kamuoyunun vicdanı rahatlamayacaktır.
KDV ve ÖTV de ‘küresel’ olsun
DAHA fazla yatırım çekmek için Kurumlar Vergisi’nin 10 puan düşürüleceğini Başbakan açıklıyor.
Yabancı bir firmada çalışan N.K., ‘Yabancı şirketlere kıyak yapılıyor’ diyerek konunun ‘tercümesini’ şöyle anlatıyor:
‘Bir yabancı şirket, eskiden 100 milyon dolar kazandığında bunun yüzde 30’unu Kurumlar Vergisi olarak ödüyordu, şimdi ise 20 milyon dolar ödeyecek. Peki 10 milyon dolarlık açığı kim kapatacak; tabii ki gariban vatandaş! Milliyet’te Güngör Uras, ‘Vergide ‘fakirden al zengine ver’ dönemi’ başlıklı yazısında ‘Hükümet vergiyi indiriyor ama fakirin değil, zenginin vergisini indiriyor’ diyor.
Vatandaş ise KDV, ÖTV gibi dolaylı vergileri aynı oranlarda ödemeye devam edecek.
Başbakan ‘Küresel sermaye’ için bunu yapıyorsa, küresel KDV ve ÖTV gibi vergileri de ‘küresel’ oranlara indirmek zorunda değil midir? Amerika’da ÖTV’lerin yüzde 1-2 oranında olduğu bilinmiyor mu?
Türkiye’de tam bir dengesizlik sürerken, vatandaşın yine ezilmeye devam edeceğini unutmamak gerekir.’
GÜNÜN SÖZÜ
‘Hak yenir ama hazmedilmez.’
(Yunan atasözü)
Mesaj panosu
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, batık bankalar veya şirketlerden yaptıkları tahsilatlarla ilgili olarak ‘Hazine’ye kaynak aktardıklarını’ belirtiyor. Tahsil edilen paralar zaten Hazine’den çalınan paralar değil midir? Bir devlet memuru olarak görevini yapmıyor mu?
Ali BOZKURT-İSTANBUL
FİKRET Otyam ‘Boyalarla 60 yıl’, Filiz Otyam ‘Fotoğrafta 30, Tezgahta 25 yıl’ sergileri 3-22 Aralık tarihleri arasında Kuruçeşme Cream Art Gallery’de izlenebilir.
Paylaş