Yargıtay gizli örgüt müdür

‘HUKUKÇU’ dostumuz “DP’nin Tahkikat Komisyonları’ndan, Yargıtay’ın tarassut (gözetleme) altına alınmasına geldik... Bu skandalın izahı yoktur” diyor ve devam ediyor:

Haberin Devamı

“Telefon dinlemeleri (ortam dinlemeleri) bir hukuk devletinde ‘hukuk içinde’ içinde izahı kabil olamayan boyutlara ulaştı..

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, Sn. Aykut Cengiz’in dinlendiği ortaya çıktıktan hemen sonra, Yargıtay santralının da dinlenmekte olduğu mahkeme vasıtası ile yapılan tetkik sonucu bir rapor ile tespit edildi.

Yargıtay dinlemesinde ilginç olan, dinlemenin santral vasıtası ile yapılarak kurumda görev yapan bütün yargıç ve savcıları kapsamakta oluşu.

Bir yüksek yargı organının santralını dinlemeye alarak, bütün mensuplarının takip edilmesinin totaliter rejimler dışında bir örneği yok.

Dinlemenin bir şüphe veya şüpheliye dayanmadan bütün Yargıtay mensuplarına yönelik olması, CMUK hükümleri gereği ‘iletişimin dinlenmesi’nin kuvvetli şüphe ve örgütlü suçlar ve de devlete karşı suçlar vd. varlığı halinde uygulanması zorunluluğu karşısında, Yargıtay’ın, devlete karşı suç işleme şüphesi olan bir örgüt olarak değerlendirildiği ve takibatın (dinlemenin) buna göre yapıldığı anlaşılıyor.

Haberin Devamı

1960 öncesi uygulamalarda, yasama organı içinde, -yargı yetkisini haiz- DP’nin kurduğu Tahkikat Komisyonları’nın kurulmasının yarattığı tartışmalar bu gün hatırlanmıyor olabilir. Ama bu uygulama, Tahkikat Komisyonları kurulmasından bu yana en ciddi anayasa ihlallerinden biri olarak hukuk devletini tehdit ediyor.

MÜFETTİŞLER ELİYLE

Bu dinleme kanalının Adalet Bakanlığı müfettişlerinin talebi üzerine verildiği iddiaları meseleyi büsbütün vahim hale getiriyor. Ve Anayasa’nın ‘kuvvetler ayrılığı’ prensibi karşısında yürütmenin yargıyı icbar etmesi ve Anayasa’nın ihlali suçunu oluşturma tehlikesi taşıyor.“

 

 

Skandal telefon dinleme ‘açılım’ın neresine giriyor

 

YARGITAY niye dinlenir? Üyeleri örgüt üyesi midir?

‘İktidar’ın yaptıklarına dikkatle bakın.

Askerin içi birbirine girdi.

Haberin Devamı

Danıştay’ın içi birbirine girdi.

TBMM’yi, TSK’yı bir kenara bırakıyoruz.

Sayıştay da mı dinleniyor?

Yargıtay’a ‘örgütlü suç’ muamelesi yapılmak değil midir bu?

Yargıtay’ın yaklaşık 250 yargıcı yarın manevi davası açarlarsa, acaba kimler ‘dut yemiş bülbüle’ döner.

Yargı bağımsızlığını önemli ölçüde zedeleyen bu durumun hesabı sorulmaz mı?

‘Demokratlar’, ‘liberaller’, ‘yandaşlar’... Bu işler evrensel hukukta, çağdaş hukukta nasıl oluyor? Bu yaşananlar ‘açılımın’ neresine giriyor. İçeri doğru mu, dışarıya doğru mu?

Bu skandal örtbas edilemez.

 

Gazeteciye kim sahip çıkar

 

ULUSAL Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü, gazetecilere birer yazı göndermiş; ‘Aydınlık’ın Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ile ‘Ulusal Kanal’ İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya’nın ‘Ergenekon terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla tutuklanmaları karşısında kırgınlığını duyuruyor.

Haberin Devamı

Başbakan’ın M. Ali Talat’la ve işadamı Remzi Gür’le konuşma bantlarının yayınlanması nedeniyle tutuklandığını söyleyen Özlü, diyor ki:

“İki arkadaşımız yalnızca gazeteciliğin gereğini yapmışlardır. Ne yazık ki tutuklanmaları basında haber bile olmadı. Sadece birkaç gazetede ‘Aydınlık ve Ulusal Kanal çalışanı iki kişi tutuklandı’ denildi, isimleri dahi verilmedi. Köşe yazarlarımız da yazmadı.

Yandaş medya bu tertipler için üretildi. Onlardan gerçeği yazmasını beklemiyoruz. Peki ya diğerlerine ne demeli? Ne yazık ki, medyamız bir bütün olarak iyi sınav vermedi. Gazeteci arkadaşlarına meslektaşlarına sahip çıkmadı.”

 

‘Hesap ver; 2010 İstanbul’

 

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal dün Meclis’te 2010 Avrupa Kültür Başkenti ile ilgili olarak çok ağır eleştiriler yaptı. Proje için çıkarılan yasanın ihlal edildiğini söyleyerek, 2010 Ajansı’nda “Şeffaflık, hesap verilebilirlik kalmamıştır” dedi. Soysal’ın konuşmasından bir özet:

Haberin Devamı

“Ayazağa, Rami Kışlası ile ilgili yapılması gereken restorasyon ve yapıların hayata geçmesine dönük düzenlemeler askıda kalmıştır.

İstanbul için benzinin litresinden 1.5, motorinden 1 kuruş üç yıl boyunca kesiliyor. 2008 yılı için 255 milyon, 2009 için 850 milyon, 2010 için de 600 milyona yakın bir kaynak. Bütçe Avrupa 2010 Ajansı’na veriliyor. Tahmini bütçe toplam 1.600 milyon civarında.

2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmalarını ibretle ve hayretle izliyorum. Gördüğüm, fahiş maliyetler, müsamere tarzındaki projeler ve buralara aktarılan milyonlarca lira!

Gördüğüm, tarihi kültürel mirasa nasıl ihanet edildiği, 2010’un bilgisiz, beceriksiz ve yetersiz ellerde nasıl heba olduğudur. İstanbul’un entelektüellerinin, kültür adamlarının, sanat insanlarının katkıları alınmazken, İstanbul’u Avrupa ile oluşturmaktan uzak niteliksiz hantal, denetlenemez bir yapının oluştuğu görülmektedir.

Haberin Devamı

Tarihi ve kültürü, kentte yaşayan insanlarla bütünleştirmek için projeler üretildiğini görüyoruz. İstanbul’da ise bırakın müze sayısını artırmayı, var olan tarihi kültürel mirasın bile cahilce, bilgisizce, hoyratça kullanıldığı gözümüze çarpıyor.”

FATİH KOLEJİ MECLİS’TE

Soysal, ayrıca su havzalarındaki kaçak yapılaşmaya değinip, taşkınlara yolaçan Ayamama ve Çobançeşme derelerinin yanındaki bir yapıdan söz ederken “Burası Fatih Koleji’ne ait... Kadir Topbaş hani kimsenin yaşına bakmayacaktı? Niye burası es geçiriliyor” diyor. Bu konuşmaya neden suskun kalıyor AKP’liler...

(Gerisini anlatmaya yerimiz yetmiyor; dileyen Soysal’ın neler konuştuğunu TBMM tutanaklarından okuyabilir.)

 

BİLİYOR MUSUNUZ

 

TEMA Erozyonla Mücadele Haftası 2009 yılı etkinliklerinin 16-22 kasım tarihleri arasında ‘toprak’ ana teması ‘Toprak Kaybetmek Hayat Kaybetmektir’ sloganı ile 16 Kasım Kütahya’da yapılacak Toprağa Saygı Yürüyüşü ile başlayacağını...

‘SİNERJİTÜRK-Haberleşme&Bilişim 09’ etkinliği 10-13 Aralık tarihlerinde Antalya Mardan Palace’da yapılacağını (www.sinerjiturk.org.tr)...

24 Ocak-6 Şubat arasında Matematik Köyü’nde Matematik Olimpiyatları’na hazırlık kursu düzenleneceğini (Prof. Ali Nesin’den; matematikkoyu.org/olimpiyatkis)...

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları