Yalan dünya

CÜNEYT Canver’i iki yıl önce kaybettik. Onu bugün daha çok ararken, ülkesi için canla başla kafa yoran, yılmadan koşuşturan, hiç kıvırtmadan ‘yanlışa yanlış, doğruya doğru’ demeyi bilen kaç kişi var diye sormamak elde değil.

Kıvrak bir zeka, eşsiz konuşma yeteneği, müthiş bir espri gücü. Bitmek tükenmek bilmeyen bir yaşama coşkusu.

Ve candan bir dost.

Türk siyasal yaşamına çok şey kattı, her konuşma ve eylemiyle kamuoyu yarattı.

Gönülden bağlı olduğu siyasi parti acaba onun değerini bildi mi?

Bir dönem siyasete küserek uzak durdu. Ama yaşanan sorunlara uzak kalamadı; köşe yazarlığı, televizyonculuk ve radyoculuk yapmaya başladı:

‘Meydanı yoz ve yobazlara mı bırakacağız’ dedi hep, ta aramızdan ayrıldığı güne kadar.

Dostları bir araya gelip onu anacağız; Pink Floyd dinleyeceğiz.

İyi ki bu dünyadan bir Cüneyt Canver geçti, diyeceğiz.

OĞULLARDAN BABAYA

Bugünün anısına oğulları Cevdet ve Mithat Canver, sevgili babalarına duygularını şöyle aktarıyorlar:

‘Yalnızlıkla iki sene önce tanıştık, her şeyi dün gibi hatırlıyoruz ve yalnızlığın sesi hálá kulaklarımızda. O günden sonra, sensizliği anıların ile avutur olduk. Parlayan sözlerinle yüreklendiriyoruz kendimizi: ‘Bu ülkeyi kimseye yedirmeyeceğiz!’

Sen milletvekili iken daha çok küçüktük.. Eve erken gelmediğin için üzülen iki kardeştik yalnızca. Ancak sonradan eve neden geç geldiğini anlayınca senin gibi bir babamız olduğu için gurur duyduk. Meclis’teyken işkence ve haksızlıkların üzerine gidişini, haber programları yaparken, ki eleştirilerini ve gazetecilik yaparken yolsuzluklarla mücadele edişini öğrendikçe, gurur duyduk seninle. Seni çocukken sahip olduğumuz kahramanların yerine koyduk.

Aramızdan ayrılışından kısa bir süre önce ‘Kör olmayın, uyanın!’ başlığı ile yazdığın yazıyı defalarca okuduk annemizle... Takıyye politikasına, değiştiğini söyleyen politikacılara ve demokrasinin hálá bir araç olduğuna karşı uyarmaya çalışmıştın bizi. Biz de uyumuştuk ama sen rahat uyu babacığım bizler hep mücadele edeceğiz. Gelecek belirsiz ama biz hayatında bir kez olsun haksız çıktığını görmek istiyoruz.

Hayat dolu, keskin bakışlarına bakarken seni yenecek hiçbir kuvvetin olmayacağını düşünmüştük ama güneşli bir günde yeniden buluşacağımızı da biliyoruz.

Seni annemle hiç ama hiç unutmayacağız sevgili babişimiz.’

Ne derler; uyanık bir tek adam uyuyan binlerce adamdan daha güçlüdür.

En büyük Rumlar!

BEN 30 yıldır Amerika’da yaşıyorum. Vatanıma hálá son derece büyük bir sevgiyle bağlıyım ve bundan da çok gurur duyuyorum. Bizim yavruvatan Kıbrıs’ı, Rumların milliyetçiliği sayesinde kaybetmeyeceğimize hiçbir zaman ihtimal bile veremezdim. Benim kitabımda en büyük Türk vatanseverleri güneydeki ‘hayır’ diyen Rumlardır.

Allah onlardan razı olsun ki sayelerinde yavruvatan kurtuldu.

Onların başardığını içimizdeki ‘Rumlar’ bile başaramadılar.

İsmail ÖZELKAN

Ülke çıkarı mı globalizm mi

BASINDAN da takip ettiğimiz kadarıyla, ılımlı bir İslam devleti hoş gösterilmeye çalışılıyor. Bazı yazarlar da bu yönde sinyal almış olacaklar ki yaptıkları dönüşlerden bu açıkça anlaşılıyor. Tabii normal zekáya sahip her Türk vatandaşı da bunu anlıyor.

İspanya’daki terör saldırılarının ardından Almanya Başbakanı Schröder’e ‘Savaşa hayır dediğimiz için acaba bizim ülkemiz daha mı güvenli’ diye yöneltilen soruya Almanya Başbakanı ‘Bizim ülkemiz, onların ülkesi diye düşünemeyiz’ şeklinde yanıt vermiştir. Aynı durum bizim için söz konusu değil çünkü bizler ne kadar istesek de bize global düşünme hakkı tanınmamaktadır. Hal böyle iken global değil, ülke çıkarlarını düşünen bir devlet ve yönetim anlayışı sergilemek durumundayız.

Peki uluslararası platformda ülke çıkarlarımıza göre hareket edeceğimiz için, ülke menfaati ne ise onu yapmak durumunda olan bir yönetim, ‘ılımlı İslam’ adı altında hangi dini inancını masaya yatırıp ülke çıkarları için pazarlığa oturur ve din anlayışından feragat eder?

Bunu tüm samimiyetimle gerçekten merak ettiğim için bir vatandaş olarak muhatabı olan herkese soruyorum.

Aylin Kotil SARIGÜL-İSTANBUL

Çıldırtmayın bizi

ATV’
de Zerda ve Bir İstanbul Masalı dizi programlarını üşenmeyip bir kronemetre ile dizi ve reklam sürelerini tespit ettim. Zerda dizisi 1 saat 11 dakika 7 saniye; içindeki reklam süresi ise 55 dakika 38 saniye. Dizi toplam 2 saat 6 dakika 45 saniye sürmüş. Yani toplam sürenin %56.11’i dizi; %43.89’u reklam...

Bir İstanbul Masalı’nın 1 saat 1 dakika 29 saniyelik bir süresi olmasına rağmen reklam 49 dakika 1 saniye... Toplam dizi 1 saat 50 dakika, 30 saniye... Reklamlarda işin ipi kaçmış durumda. Bizlerin, çıldırmadan TV’lerden doğru düzgün dizi ve film seyretme imkanımız olmayacak mı? Mustafa SARPAŞAN

GÜNÜN SÖZÜ

‘Çok dolaşan tavuk kümese çamur getirir.’ (Atasözü)

MESAJ PANOSU

HALK BANKASI’
nın Esentepe şubesinden Cağaloğlu şubesine 245 milyon TL. havale yaptım.

Ekstradan da ‘On-Line Bilgi Gelirleri’ için 15 milyon TL. , ‘Banka ve Sigorta Muamelesi’ için 750 bin TL ödedim. Havale mi yaptım yoksa soyuldum mu ben de anlamadım.

Erim CANDAR-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları