Paylaş
İstanbul’daki barajların toplam depolama hacminin çok büyük olmadığı düşünülürse (Ankara barajlarının yaklaşık yarısı) İstanbul’da suyun Büyük Melen Projesi tamamlanana kadar dikkatli bir şekilde kullanılması gerekir. 1 Mart tarihi itibariyle;
İstanbul barajlarında 862 milyon metreküp su varken, Ankara barajlarında toplam 502 milyon metreküp su var. Bu kentlere verilen günlük su miktarları
- İstanbul’a bugünlerde günde ortalama 1.950 milyon metreküp su verilirken
- Ankara’ya yaklaşık 0,800 milyon metreküp su veriliyor.
İstanbul’un nüfusu 14,5 milyon, kente verilen günlük su 1,950 milyon metreküp, Ankara’nın nüfusu 4,5 milyon, kente verilen günlük su 0,800 milyon metreküp olduğu düşünüldüğünde, İstanbul’un suyu daha verimli kullandığı görülmektedir. Ankara’nın da boş olan Çamlıdere Barajı’nı bir an önce Gerede suyu ile doldurarak yapılan bu büyük yatırımı verimli hale dönüştürmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Dr. Nüvit SOYLU Ziraat Yüksek Mühendisi / ANKARA
Hırvatlar önümüze geçti, gidiyor
AVRUPA Birliği’ne bizi almak mı istemiyorlar, biz mi girmek için adım atmıyoruz. AB’ye üye olmak için 35 fasıl yani konu var. Hırvatistan ile Türkiye bu fasıllara aynı anda başlıyor, onlar fasılları bitirdi, seneye tam üye oluyorlar. Hırvatlar çok mu becerikli, hayır. Onlara engel olan ülke sayısı sıfır. Peki biz neden bu kadar geri kaldık? Şu anda biz 35 fasıl içinde 12’deyiz daha. Kıbrıs Rum Kesimi 5 başlığı engelliyor, onların amacı malum. Fransa da 5 başlığı engelliyor. Peki Fransa’nın amacı ne? Açık açık söylesin. STK’lar Fransızlara ambargo için kamuoyu yaratsın. Fransız mallarını boykot edelim. (Daha önceki boykotların bir yararı oldu mu?) Fransa ikili oynamasın. Susuyorsak o zaman siyasiler açıklama yapsın bizim AB’ye girme amacımız yok desinler, biz de bilelim. Nejat TEKİNER
Erdoğan aradığı yazarı Batı Trakya’da buldu
BATI Trakya’nın İskeçe kentinde çıkan 500 trajlı ‘Empros’ gazetesinin ‘parça başı’ yazarı Hristos Hristodulu yazıyor:
“Marifetli Sayın Tayyip Erdoğan... İslamcı olan köklerinden uzaklaşmadan, toplumun çağdaşlaşmasına, demokratikleşmesine çok önem verdi. Belediye Başkanı olduğu 1994 yılından itibaren çok büyük yerleşim, ekonomik, sosyal, aynı zamanda çevre sorunları olan bu uçsuz bucaksız şehre düzen getirdi. İstanbul onun döneminde daha temiz ve daha yeşil oldu. Yine onun döneminde yolsuzluklarla mücadele edildi. Adalet ve şeffaflık sadece siyasi tez olarak değil, İslam’ın kanunu olarak da kabul gördü.” Başbakan bu yazıyı bir şekilde öğreniyor. Gazeteciyi Girit’te bulup konuşuyor. Kendisini kutlayarak Türkiye’ye kahve içmeye çağırıyor. Hristodulu, Başbakan’ın davetinden çok mutlu oluyor ve bu konuyu gazetesine bir röportajla duyuruyor. Gazeteci, Atatürk’ün bir reformcu olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: “Şimdi Erdoğan çağdaşlaşma bayrağını kaldırmaya, Türk toplumuna Batı tipi demokrasi getirmeye çalışıyor, evet bu çerçevede kendisi ikinci bir Atatürk’e benziyor denebilir. M. Kemal de şimdi yaşasaydı, Batı’nın enerji koridorlarına bağlanma anlamında yaptıklarını dikkate alarak yerine Erdoğan’ı seçerdi.”
(Cumhuriyet’in Atina muhabiri Murat İlem’in dünkü haberinden yararlanılmıştır.)
TRT’de hak aranamıyor
TRT yönetimi hakkını arayanlara baskı yapıyor, maaşları dondurularak araştırmacı kadrosuna atandıkları için TRT aleyhine yargıya başvuranlara “Davanızdan vazgeçin, yoksa sizin için iyi olmaz” diyerek tehdit ediyor. Ayrımcılık, ötekileştirme ve hukuksuzluk anlamındaki bu yapıyı CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Kokturk’un bir soru önergesi ile Meclis’e taşıdı... Vay ne hale gelindi! Hak bile aranamaz hale gelinirse bu ülke nereye gider?
BİLİYOR MUSUNUZ
* CHP milletvekillerinden * İsa Gök’ün (Mersin) Başbakan’a, AKP Genel Başkan Yardımcısı * Hüseyin Çelik’in hükümette bir görevi bulunmamasına karşın imzalı yazı ile bakanlıkların basın müşavirlerinin 1 Mart günü AKP Genel Merkezi’nde toplantıya çağırmasını hangi sıfat ve yetkiyle yaptığını; * Atilla Kart’ın (Konya), 23. yasama döneminde, TBMM–Karma Komisyonu’na intikal eden fezleke sayısının 600’ü aştığını belirterek TBMM Başkanı M. Ali Şahin’e “TBMM İçtüzüğü’nün 14/6. maddesindeki âmir düzenlemeye rağmen, komisyonları denetleme görevini neden bihakkın yapmıyorsunuz? Bu durum, anayasal görev ve yetkinizin siyasi ve kişisel sebeplerle kötüye kullanılması anlamına gelmez mi?” diyerek Şevket Köse’nin (Adıyaman) Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şebnem Eskimez’in görevden alınma nedenlerini MEB Bakanı Nimet Çubukcu’ya sorduklarını... * PROF. Necla Arat’ın Devlet Bakanı Aliye Kavaf’a Kardelen projesini tanıtmak üzere New York’a giden heyette ÇYDD’den hiçbir sorumlunun New-York’a davet edilmemiş olmasının nedenini sorduğunu... * MHP Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Çalışma Bakanı’na “500 bin SSK ve Bağ-Kur emeklisinin maaşlarından Türkiye Emekliler Derneği için kesilen aidatları yasal mıdır? Bu haksız kesintiyi yapanlar hakkında bir işlem yapılıyor mu?” dediğini...
Paylaş