Paylaş
Türkiye’de yüzlerce okul imam hatip okullarına dönüştürülüyor.
İşte tepkilere iki örnek:
Beşiktaş’taki Yenilevent Lisesi’nden sonra şimdi de aynı ilçede Mahmut Erseven İlköğretim Okulu da seçilen yeni okullardan biri... Özenle hazırlanan internet sitesi, Mozart’ın 9. Senfoni’siyle açılan okulun Atatürkçü yapısı buraya da yansıdığı gibi, çeşitli alanlardaki başarısı da sitede yer alıyor. Örneğin şimdilerde okul Yıldız Kızlar Takımı voleybol turnuvası birinciliği sevincini yaşıyor.
Okullarının imam hatip okuluna çevrileceğini öğrenen veliler bir yandan buna tepki gösterirken, bir yandan da etkili eylemlere hazırlanıyorlar. Okulun imam hatip okuluna dönüşmesini istemiyorlar. Bugün 12.00’de okul kapısında ortaya tepki koyacaklarını, tüm velilerin de kendilerinin yanında olmasını istiyorlar.
TIRNAKLARIMIZLA YAPTIK
“BİZİM mahallemizin sahip olduğu cami ve ilköğretim okulundan ibaret olan iki kamu binasının 400 minik öğrencisine eğitim veren, on derslikten oluşan ve her sınıfının mevcudu 16 öğrenciden fazla olmayan, kaliteli çağdaş eğitim veren okul, imam hatibe dönüştürülüyor.
Küçükçekmece İç Kumsal İlköğretim Okulu’muzun aynı kalmasını istiyoruz.
Mahallelinin 1970’li yıllarda baraka şeklinde dişinden tırnağından, emeğinden meydana getirdiği bu okulda çocuklar okudu. Bugün çocukları kocaman oldu, ne yazık ki inşa edenlerin birçoğu ahirete göçtü.
Sahip çıkıyoruz; çünkü barakadan okulken öğrenciydik, 23 Nisan’ları kutladık, babalarımızla birlikte komşularımızla birlikte Amerikan bezini ziftleyip yağmurda içeriye su damlamasın diye çatısını kapladık, sobasını bizi ısıtsın diye yüreklerimizle birlikte evlerimizden odununu getirdik, karanlığa karşı aydınlığı gördük, okulumuzda büyüdük, iş sahibi, meslek sahibi, eş sahibi, evlat sahibi olduk. Okulumuz barakadan betonarme oldu. Plansız kaldık, 36 yıl her türlü hizmetten yoksun kaldık. Yine de olsun okulumuz var oldu, ışık oldu.
Şimdi bu anıta darbe vurmak istiyorlar: Hayır biz daha ayaktayken asla... Bugün karne gününde okuldayız, tepkimizi ilgililere aktaracağız.”
580 adet İmam Hatip lisemizin olduğunu da bu arada hatırlatalım.
Okuyunca utandım!
“HÜRRİYET’i ‘Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürü Şeref Çalışlar’ın bir taciz iddiasıyla tutuklanması haberini 1. sayfadan gösterdiği için tebrik ederiz. Daha önce Beşiktaş’ta aynı görevde bulunan Çalışlar’ın ismini, google’dan bir tarayınca neler okudum neler... Hakkında ne kadar çok olumsuz haber yapılmış. Bir eğitimci bunları nasıl yapabilir? Fatih’teki öğretmen arkadaşlarımızın anlattığına göre, karısı, yetiştirme yurdundan ilçe müdürlüğünde görevli olarak verilen üç kızın şikayetlerini geri alması için onlara yalvarmış ve hatta para dahi teklif etmiş... “Kocam, çocukları çok sever, yaptıkları kötü amaçlı değildir” demiş... Torun sahibi bir Milli Eğitim Müdürü hakkındaki öteki iddiaları buradan yazmaya utanırım. Fatih Adliyesi görevini yapmış ama Milli Eğitim idari soruşturmayı nasıl sonuçlandıracak acaba? Bizim adımızı yazmayınız lütfen.”
Üç gece cezaevinde kalan Çalışlar, itiraz üzerine dün öğleden sonra tahliye edildi.
Basın İlan Kurumu sansürü desteklemez
BAŞKANLIĞINI Mehmet Atalay’ın yürüttüğü Basın İlan Kurumu’ndan (BİK), ‘Samsun’da 3. sayfa sansürü’ (27.5.2012) başlıklı yazıya verilen cevapta; tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gazetecilik mesleğinin kuralları ve ilkeleri olduğuna vurgu yapılarak, “3. sayfa haberlerini yayımlarken toplumun ruh sağlığı da hesaba katılması gereken bir husustur” denildi. Samsun’daki gazetelerin 3. sayfalarında cinayet, taciz, tecavüz ve trafik kazası gibi asayiş olaylarını yayımlamama kararı almasını olumlu karşıladıkları belirtilen açıklama şöyle: “BİK, tarafsız bir kurumdur. Görüş belirtmemizden kimse rahatsızlık duymamalı, sansür olarak kabul etmemeli. BİK’in düzenleyici, denetleyici, destekleyici rolü vardır ama gazetelerin yayın politikalarına müdahale etmez, sansürü desteklemez. TGC’nin, diğer cemiyetlerin, Basın Konseyi’nin, uluslararası basın örgütlerinin kriterlerinin ülkemizde uygulanmasından yanayız. Basın alanında en özgür ülke ne kadar özgürse biz de o kadar özgür olmak istiyoruz, bunu savunuyoruz. Hiç kimsenin eline, beynine pranga vurulmasın ama birtakım düzenlemeler yapılacaksa da onlar da yapılsın. Bunları hep birlikte tartışalım. Tartışmak zenginliktir.”
Bakansız Çevre Günü
ÇEVREYİ kirleten kim? Şehirler.
Çevreyi en büyük tahrip eden kim? Şehirler..
Çevreyi yönetim olarak en çok koruması, düşünmesi gereken kim? Çevre Bakanı...
Dünya Çevre Günü organizasyonunda Çevre Bakanımız nerede? Şehirde...
Şehir için ne yapıyor?
Yasama...
Yani daha fazla orman arazisini (2B arazisini, çevreyi) şehre katmak için yasa çıkarıyor, çevreyi şehre çeviriyor, ileriye dönüştürüyor.
Ve de yaşama katkı koyuyor.
Sayın Bakan keşke Çevre Günü etkinliklerinden birine katılsaydı.
Oğuzhan DEMİR
Biliyor musunuz
GAZETECİ-yazar Ertuğrul Mavioğlu’nun ‘Cenderedeki Medya Tenceresindeki Gazeteci’; İsmail Saymaz’ın da ‘Saymaz Oğlumu Öldürdünüz Arz Ederim’ kitaplarını yarın Mephisto Beyoğlu’nda 17.00-19.00 arasında imzalayacaklarını, bu arada ‘Gazeteciliğin dünü ve bugünü’ hakkında konuşacaklarını...
Kart sahiplerinin dikkatine
GARANTİ Bankası’ndan aldığım ve yıllardır kullanmakta olduğum kredi kartımın çipi arızalandığı için yenilenmesini istedim. Ancak kartı getiren kargocu elindeki sözleşmeyi imzalamazsam kartı teslim etmeyeceğini söyledi. Ben de kartı teslim almadım. Çünkü, bankaların bu sözleşmeleri, kendi lehlerine bir sürü yeni madde ile sürekli güncellediklerini herkes biliyor.
Kaldı ki kartımın geçerlilik süresi de Nisan 2013 idi.
Sözlü itiraz edince, önce “Sözleşmeyi imzalamak zorundasınız” dediler, yazılı olarak yaptığım itiraza ise “Mevcut sözleşmenizi kaybettik, onun için” diye yanıt verdiler. Şikayetvar.com sitesine yaptığım şikâyete ise “Sözleşmeyi imzalamadığınız için kartınızı iptal ettik” diye yanıt verdiler. Ben de Garanti Bankası’nı Tüketici Hakem Heyeti’ne şikâyet ettim. Tüm kart sahiplerinin dikkatine sunarım...
Gökhan ÖZEL
Paylaş