VAKIFBANK emeklisiyim, 44 yaşında emekli oldum. Hükümet bir taraftan kamudaki emekli yaşını 61'e indirirken Vakıfbank'ta neler oluyor dersiniz?Yeni genel müdür atanmadan önceki yönetim, emekli olup da bankanın iştiraklerinde görev alanların şikáyetler söz konusu oluyor diyerek görevlerine son vermişti (torpilliler hariç).AKP döneminin yeni atanan yöneticileri geçmiş yıllarda emekli olan müdür ve üst düzey ayarındaki yöneticileri ve daha birkaç hafta önce emekli olmuş şahısları iştiraklerde genel müdür, genel müdür yardımcısı vb. görevlere getiriyorlar. Bir taraftan istihdam yaratılsın diye yasa çıkarılıyor, bir taraftan da emekli olan eski Vakıfbank çalışanına iş yaratıyorlar. Sizce adalet mi bu?Bakın Vakıfbank'ta kaç, özel bankalarda kaç Genel Müdür Yardımcısı var?15-16 bakanla ülkeler yönetiliyor, 8.000-10.000 çalışanlı banka ise yönetilemiyor.A. GÜNEY-İSTANBULŞener’e soruABDÜLLATİF Şener'e... Sizi kamuoyunda işini bilen bir siyasetçi olarak bilirdik. Ancak Öİ size bağlanınca başınızın döndüğü anlaşılıyor. Tayyip Bey'in uyarısına karşın, ERDEMİR Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği'ne getirdiğiniz ağabeyiniz Abdullah Şener'i görevden almanız başınızın yendiğini gösteriyor. (Şener, özelleştirmelerle ilgili teminat mektupları konusunda ise haklıdır.) Özelleştirme'den alınmadan önce KTHY'nın Yönetim Kurulu Başkanlığı'na ve Genel Müdürlüğü'ne atadığınız Zafer Yıldırım'ın -diğer üyeler Saadettin Gezmek ve Prof. Ünver Kaynak- pilot olarak çalıştığı Sunekspres, Pegasus, Onur ve KTHY havayollarından neden çıkarıldığını biliyor musunuz? (Bu soru aynı zamanda Öİ'nin yeni sorumlusu Kemal Unakıtan'a da.) DSİ’de görev tamam!DSI Genel Müdürlüğü Barajlar Dairesi'nde yetki sahibi üst seviye personel tümüyle değiştirildi. Tüm kadronun bu şekilde yollanması çok yanlış ve yanlı... Bu kişiler tecrübe sahibi kişiler idi. Yerine getirilenlerin işle hiç ilgisi yok. Bu durum çok çirkin.Necati ERCAN-ANKARA‘Adı Cüneyt’ Parıldayan Çılgın ElmasAYDIN Güven Gürkan onu ‘‘Hırsızlık, yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlik, özgürsüzlük, gericilik, sömürü... Her ne varsa 'kötülük' adına; şimdi artık 'korku' zamanıdır, şimdi artık 'hesap verme günüdür'...’’ diye anlatmış...Ertuğrul Özkök, onu tanımlarken ‘‘... Tam benim 'mood'umdaydı. Hayatı ciddiye almanın en güzel yolunu keşfetmişti. Hayatı gırgırına almak...’’ demiş...‘‘On marifetine ilaveten kıvrak bir zeká, müthiş bir espri gücü... Dinmez bir yaşam coşkusu’’ diye yazmış Melih Aşık...Fikri Sağlar bakın ne demiş! ‘‘Kıvrak zekánla, eşsiz konuşma yeteneğinle, iyi kalbinle, akıllı gözlemlerinle, güçlü hafızanla, sevgini de kızgınlığını da belli edişinle.... herkes onu tanıyor’’ demiş...Celal Başlangıç şöyle yazmış:‘‘Onun zekásı, karşısındaki insanların beynindeki kavramları hep zorlardı’’ diyor.Parlamenter ve medya mensubu dostları, buna benzer sözcüklerle Cüneyt Canver'i, her anı esprileriyle süslü sohbetlerini hep özleyecekler.Bir yıl önce aramızdan ayrılan dostumuz Cüneyt Canver'i bugün Adana Seyhan Oteli'nde 18.00'de anıyoruz. Onun Akşam ve Sabah-Ankara'da yazdıkları, Show TV'deki tartışmalarda çıkışları ve Best FM'de anlattıkları bugün belgesel niteliğinde... Amcasının oğlu Turgay Canver, Adana Ekspres Gazetesi'nin sahibi Hakan Bülent Yardımcı'nın öncülüğünde düzenlenen anma toplantısında, Ümit Yayınları'na bastırılan 'Adı Cüneyt-Parıldayan Çılgın Elmas'' kitabı sunulacak... Dostları ne güzel anlatmış Cüneyt'i, Cüneyt de tarihe neleri not düşürmüş! Merakla okunacak bir kitap olmuş...Toplantıda ‘‘Cüneyt Canver Ödülleri’’ de sahiplerini bulacak. Melih Aşık'a 'basın', Fikri Sağlar'a da 'siyaset' ödülü verilecek. Ayrıca yerel gazeteciler; Tuncay Dağlı, Fatih Bayhan, Ali Pekmezci, Hüseyin Sungur, Mustafa Morkoyun, Hasan Hüseyin Türk, Mehmet Serbes, Temel Eren, Süleyman Canbolat ve İHA'ya başarı ödülleri verilecek. Daha sonra Fikri Sağlar, Melih Aşık, Emin Özgönül ve A.İhsan Elgin de Canver'le ilgili anılarını anlatacaklar.Trafiğin kestiği cezayı geri istiyorumEkipler, radarları yanlış okuyorlarKEMER yönünden Antalya'ya doğru giderken (17.4.2003, 10.50) Göynük yakınlarında, arkamdan gelen beyaz renkli eski bir kamyonet bizi sollayarak geçti. Süratim 80 km'nin altındaydı. Birkaç dakika sonra yol kenarındaki radarlı polis otosunu gördüm. Ve oradan birkaç kilometre ilerde de polis kontrolünü gördük. Beni sollayıp geçen kamyonete 'devam et' işareti yaparak beni durdurdular.91 km. süratle gittiğimi ve 64.7 milyon ceza ödememi söylediler. Bir yanlışlık olduğunu, 80 km'yi geçmediğimi söylemem üzerine 'radar'daki görüntüleri izlememi söylediler. 07 SC 574 plakalı polis otosunda Sn. Muharrem Durdu bandı gosterdi ve ‘‘İşte bakın. Şu anda sizin arabanızı solluyor ve sizin suratiniz 91 km.’’ diyor. (Hemen bundan önce ekrandaki sürat 75 görünüyordu.) Kendisine, o arabanın beni sollarken 90'a çıkmış olacağını ve benim o sürate erişmediğimi söyledim. Fakat bu karmaşıklık sırasında benim plakamın ileriye bildirildiğine ikna edemedim.Ekranda çok bariz şekilde beni sollayan kamyonetin görülmesine rağmen, o araç yerine benim arabamın durdurulmasının nedeninin, benim arabamın lüks sayılabilen Grand Cherokee olması mıdır diye düşünmekten kendimi alamadım.Neticede bana çok kibar sekilde davranan bu memurlara, vazifelerini aksatmamak nedeniyle istenen miktarı ödedim. Radarla tespit edilen görüntü bilirkişiler tarafından incelenirse, radara girildigi anda beni sollayan araba ve hız tam olarak görünür. Zaten, Sn. Muharrem Durdu da, benim arabamın o anda sollandığını bana eşimin yanında ifade etti.Bu cezayi hak etmediğimi 63 yaşına gelmiş ve hiçbir vukuatı olmayan, her türlü trafik kurallarına tam manasıyla riayet eden bir vatandaş olarak, benden kesilen bu miktarın Yapı-Kredi Bankası Kemer Şubesi'ne iade edilmesini saygılarımla arz ederim.Tarık KARSLI-ANTALYA