Uzanlar’ın iadesi Çokay’ınkine benzemesin

DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül, iadeleri için Uzanlar'la ilgili belgelerin Washington Büyükelçiliği'ne gönderildiğini açıkladı.

Hemen Gülay Çokay'ı (Aslıtürk-Atığ) hatırladık; Londra'da yakalandıktan sonra Türkiye'nin yargı sürecinde nasıl 'dirayetsiz' ve 'tembel' davrandığını ve bunların nelere mal olduğunu...

Çarpıcı bir örnektir bu.

Çokay'ın, 1994'te ANAP'tan seçildiği Şişli Belediye Başkanlığı döneminde hakkında milyon dolarlık yolsuzluk ve zimmet suçlaması bulunuyordu.

Çokay, başkanlığı döneminde eşinden boşanmış ve 'hayali ihracat' faturaları kesmekle suçlanan, Hazine'yi milyonlarca dolar kayba uğratan Orhan Aslıtürk'le evlenmişti.

Belediye meclis soruşturmasından sonra yeni eşiyle birlikte yurtdışına kaçmıştı.

Gülay Çokay, Türkiye'nin iade talebi üzerine 21.12.1999'da İngiltere'de yakalanmıştı. Ancak Çokay buna karşılık iadesini önlemek üzere karşı dava açmış, savunmasına dayanak olarak ‘‘Türkiye'nin iade talebinin siyasi nitelikli olduğunu ve yolsuzlukla alakası bulunmadığını’’ öne sürmüştü.

Gülay Çokay'ın, Türkiye'nin Londra'daki davada doğru dürüst savunma yapamaması ya da yapmaması ve davanın peşini bile gereği gibi kovalamaması nedeniyle iadesi mümkün olamamıştı.

20.10.2002'den beri Londra'da elini kolunu sallayarak geziyor bugün Çokay...

ÇOKAY'A ÜNLÜ AVUKAT

Türkiye'
nin güçlü bir savunma yapmaması karşısında duruşmanın yargıçının, ‘‘İadeye karar verecek belgeler bile yok’’ demek zorunda kalması dikkat çekmişti.

Londra'daki davada Çokay, İngiltere'nin insan hakları ve iade konularında en ünlü avukatlardan birini tutmuştu. Türkiye ise avukat harcamasından çekinmiş ve iki ülke arasındaki karşılılık anlaşması gereği İngiltere Adalet Bakanlığı'nın tuttuğu sıradan bir avukatla haklarını savunmuştu. Temyiz aşamasında dosyayı Lordlar Kamarası'na götürmek olanağı bile varken, Türkiye bu olanağı da nedense kullanmamıştı.

Daha sonra Orhan Aslıtürk'ten boşanmış olan Çokay'ın iadesinde karşılaşılan 'zorluklar' ve 'engeller', Adalet Bakanlığı'na ders oldu mu acaba? Şimdi karşımızda Uzanlar'ın iade dosyası çıkıyor.

Uzanlar'ın takibi ve iadesi ile ilgili dosyaların içerikleri yeterli mi? Gülay Çokay davasında pahalıya mal olacağı için haklarını korumak amacıyla doğru düzgün avukat bile tutmayan Türkiye, bakalım bu kez Amerikan mahkemelerinde nasıl bir yol izleyecek?

'Engelliler giremez'

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi'ne... Moda, Cem sokak'ta, nostaljik tramvay uğruna, zaten dar olan kaldırımların ortasına dikilen enerji direkleri, engellilerin tekerlekli sandalyeleriyle sokaktan geçmelerine engel oluyor. Sokak girişine neden ‘Engelliler giremez’ tabelası konulmuyor?

H. S.-KADIKÖY

Özel imar planı

ZEYTİNBURNU Belediyesi'ne soruyorum:

Ada 756, pafta 27'deki mülkümüzün yanındaki komşular fabrikalarını deri mağazasına çevirdiler. Temelden yıkıp üstüne kat ilave ettiler.

İmar durumu verilmeyen SİT alanı ilan edilmiş bir yere, özel bir imar izni mi verildi?

Lütfiye KARABAĞ ATAKÖY

SODEV 10. yaşında

SOSYAL Demokrasi Vakfı (SODEV), 1994 yılında bir grup aydın, sanatçı, sendikacı ve politikacı tarafından kuruldu. 10 yıl içinde sosyal demokrasinin özgürlük, eşitlik, dayanışma ve sosyal adalet, demokrasi, barış gibi temel ilkelerinin yerleşmesine katkıda bulunmak üzere 300'ün üzerinde etkinlik gerçekleştirdi.

10. yıl etkinlikleri çerçevesinde 2004'e kadar bir dizi faaliyet yapacak olan SODEV Başkanı Ercan Karakaş şunları söylüyor.

‘‘Dünyada küreselleşme olgusunun öne çıktığı günümüzde uygulanan sağ ve muhafazakár politikalar, var olan eşitsizlikleri, işsizliği ve geçim sıkıntısını daha da artırmaktadır. Ülkemizde bu politikalardan yalnız çalışanlar ve üreticiler değil, orta sınıflar da büyük zarar görmektedir.

Eşitsizlikler ve ve dünyada yaşanan kargaşa, şiddet olayları; başından beri eşitliğin, dayanışmanın, demokrasinin ve barışın hákim olduğu bir dünya isteyen sosyal demokratlara büyük sorumluluk yüklüyor.

Sosyal demokratların, öncelikle yapmaları gereken şey, tarihten gelen değerlerinin ışığı altında yeni sorunlara yeni ve somut çözümler üretmektir. SODEV bu yöndeki çabalarını ve katkılarını sürdürmeye devam edecektir.’’

815 hastaya bir eczane

SSK Ankara Yenişehir Dispanseri'nde günde yaklaşık 1500 hastaya bakılıyor. Bu hastalara, sağlık ocaklarında muayene olan SSK'ya bağlı hastalar da eklenince dispanserin eczanesinde hizmet bekleyen 2.500 hasta oluşuyor.

Bu durumda maalesef ilaç temininde güçlük çeken hastalar, ilaç kuyruğunda azap çektiren bir kuruluşun ‘‘çağdaş hizmet veriyoruz’’ diyen sloganını anlamakta güçlük çekiyor.

Hizmet veren üç eczaneyi 2.500 kişiye böldüğünüzde eczane başına 815 hasta düşüyor. İki dakikada bir hastaya bakıldığını kabul etsek yaklaşık 27 saatlik bir süre gerekiyor. Bir eczacı günde 27 saat çalışamayacağına göre sıkıntının ne kadar boyutta olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Hastaların hor görülmemesi gerekir.

Metin ATAMER SSK emeklisi ANKARA

MESAJ PANOSU

TÜRKİYE Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV), bugün 18.00'de CNR Expo'da (Yeşilköy), CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın katılımıyla 5. Ulusal Genç Yetenekler Ayakkabı tasarım yarışması ödüllerini veriyor.

'AVRASYA Açısından Kıbrıs ve Irak' konferansı bugün 14.00'de İ.Ü. İletişim Fakültesi'nde (Beyazıt); konuşmacılar Prof. Kemal Alemdaroğlu, Albert S. Çernişov, A.Gelyeviç Dugin, Anatoli S. Zaytsev ve Ergin Olgun.

H. OĞUZ Göker adlı okurumuzun 3.12.2003'te panoda yayınlanan yazısına Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nden bir açıklama geldi: ‘‘Ankara Devlet Tiyatrosu'nun Kızılay semtinde yer alan Yeni Sahne gişesindeki post makinesinde, telefon hatlarındaki arıza nedeniyle adı geçen seyircimize kredi kartıyla satış yapılamamıştır. Söz konusu arıza giderilmiş ve gişemizde hizmet verilmeye başlanmıştır.’’

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Başkalarının hakkını yemek, yılanın zehrinden daha öldürücüdür.’’

(William Shakespeare)
Yazarın Tüm Yazıları