Unutturmayacağız

DEMOKRASİ, laiklik ve cumhuriyetin yılmaz savunucusu; araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'yu ölümünün 14. yıldönümünde, derin özlem ve saygıyla anıyoruz.

Haberin Devamı

24 Ocak 1993 tarihinde, arabasına yerleştirilen bombanın patlamasıyla katledilen gazeteci-yazar Mumcu’nun ölümünün üzerinden tam 14 yıl geçti.

Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü 24 Ocak 1993'ten bu yana 12 hükümet, 14 İçişleri Bakanı, 12 Adalet Bakanı, 4 DGM Savcısı’nın değiştiği ülkemizde, ne yazık ki Mumcu cinayeti bütün bağlantılarıyla hâlâ aydınlatılamamıştır.

Mumcu’ya yönelik suikastın arkasındaki güçlerin doğru tahlil edilmesi, Cumhuriyet'in ve Cumhuriyet'in kazanımlarının tehdit altında olduğu bu günlerde her zamankinden daha önemlidir.

Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'in kazanımlarını hedef alanlar; zavallıların, korkakların ve yobazların en büyük silahı olan terör ile Türkiye’nin karşısına çıkmaktadırlar. Her fırsat ve ortamdan yararlanan terörizm, kimi yerde ekonomik, kimi yerde siyasal, kimi yerde dinsel, kimi yerde de etnik farklılıkları kullanmaktadır.

Haberin Devamı

Terörizm; bağımsız, özgür, çağdaş, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak, yaşatmak ve yüceltmek için mücadele eden aydınları, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı’ları ve daha nicelerini hedef almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti üzerinde sinsice hazırlanan oyunları bundan yıllar önce gören Uğur Mumcu, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne; laik, demokratik ve üniter yapısına yönelik tüm tehdit ve tuzakları cesurca yazmış, toplumu uyarmıştır.

Bedenine sıkılan kurşunların, aslında Türkiye'nin birlik, beraberlik ve bütünlüğüne; laik, demokratik ve üniter yapısına sıkıldığı aşikar olan gazeteci Hrant Dink cinayetinin yankılarının sürdüğü şu günlerde araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'nun yıllar öncesinden işaret ettiği tehlike ve tehditler de kendisini çok daha belirgin olarak hissettirmektedir.

Demokrasi, laiklik ve Cumhuriyet’in yılmaz savunucusu; araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu dürüstlüğü, ilkeleri, devrimci ve Atatürkçü kimliği ile aydınlanmanın öncülerindendir. Gazeteci yazar Uğur Mumcu, yaşamı boyunca ülkesini karanlığa götürmek isteyen güçlerle; kötülüğe, irticaya, bölücülüğe karşı mücadele etmiştir.

Haberin Devamı

Uğur Mumcu ve laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlarını hedef seçenler, ülkemizin en seçkin evlatlarını yok ederek, Cumhuriyet'in savunucularını susturmak istemektedirler.

Eğitim-İş, demokrasi şehidi Uğur Mumcu’yu saygıyla anarken, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma kararlılığını bir kez daha tekrarlamaktadır.

Vuruldun! Ama halkın seni unutmadı!..

Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız!

Yüksel ADIBELLİ

GÜNÜN SÖZÜ

"Prof. Etyen Mahçupyan Vatikan’a bağlı olanların, Hrant Dink Anglikan Kilisesi’ne bağlı olanların, ben de Gregoryanların tanınmışıyım."

(Ermeni tarihçi-yazar Levon Panos Dabagyan; 1933-İstanbul)

Dink'in tabutu bayrağa sarılmadı

HRANT Dink'in öldürülmesi Türkiye'ye karşı işlenmiş bir 'suç'tu. Düşünenlerin vurulmasına karşı çıkan da yine toplumun farklı kesimlerinden insanlarımız oldu. Cenaze töreni halkı tepkisizlikle suçlayanlara yanıt oldu bir anlamda... Radikal İslamcı gruplar kadar TKP'nin de cenazeye katılmaması dikkat çekti. TKP, Tertip Komitesi'nin sola dönük tutumu karşısında cenazeye katılmama kararı aldığını açıkladı. Dink'in tabutu, ailesinin isteği üzerine Türk bayrağına sarılmadı. Dünkü yazımızda bu konudaki öneriye bazı okurlarımız tepkiliydi. Bu arada okurlarımızdan İhsan Maçin "Bari Edirnekapı Şehitliği’ne defnedelim. Bu sonuca sebep olanlar 'gerekirse papaz elbisesi bile giyerim, diyenlerdir" diyordu bize.

Bazı pankartlara karşı, bu iğrenç cinayeti kullanarak ülkemizi kimliksizleştirmeye çalışan grupların, Türkleri bir vicdan baskısı olarak kullanmak istemelerine dikkat çekiyordu. Levent Aladağlı, "Bir ülkenin ayakta kalmasının en büyük şartı; üst kimliktir, bu konuda en güzel söz de Atatürk'ün 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözüdür" diyordu.

'TARİHLERİ KATLİAMDIR...'

Osmanbey'de radikal sol gruplar arasında en tepki çeken 'Tarihleri katliamdır; hepimiz Ermeniyiz' ve 'Hrant Dink, özgür Anadolu mücadelesini yaşıyor' pankartlarıydı. Birileri tarafından 'beyni iğfal' edilmiş bir çocuğun kullanılarak yaratılan kaostan kimler yarar umulabilirdi?

Hedef belli Türkiye'nin çıtasının düşürülmesi... Ne de olsa kurt sisli havayı sever. Halbuki kaybedilen 'insan zenginliğimiz' idi.

Geçmişte 50'ye yakın Türk diplomatı vurulurken, hoşgörü sahibi bizlerden kaçı 'Hepimiz Türk’üz' diye meydanlara döküldü acaba?

Kimse din duygusuna kapılmadı.

Bu arada mitinge katılanların tümünün acıyı içlerinde hissedip duygulu davranmalarıydı.

Hiç bir olayın olmaması Türkiye açısından çok önemliydi.

Fransa'dan gelen diaspora temsilcilerinin verdikleri olumlu mesajlar, görünürde olumlu sayılabilir.

Peki bunun dışında başka türlü düşünenler de var.

Bunun dışında bize e-posta gönderen Prof. Dr. Elman Hasanov'un görüşlerine ne demeli.

NASIL BAYRAĞA SARILABİLİR

Hrant'ın 'Türklükle' ilgili sözlerine değinerek şöyle diyor Hasanov:

"Böyle birisinin cenazesi nasıl Türk bayrağına sarılabilir? Cenazeleri bu bayrağa sarılı şehitlerimizin kemikleri sızlamaz mı? Demokrasiyi bir araç gibi kullanarak hep Türklüğe ve Türkiye'ye kin kusan bir adamı, Türk medyası topluma nasıl bir kahraman gibi sunar? Sizin konuya ilişkin yazınızı pazar

günü Hürriyet'te okuduğumda biraz da olsa umutlandım, yani bu insanın bir Türk düşmanı olduğunu hiç olmazsa aklının uçundan geçiren birisinin olduğunu düşündüm. Fakat bugünkü (dünkü) 'Türk bayrağına sarılsın' yazınız beni hayal kırıklığına uğrattı."

Bir başka tepki Mustafa Şekerci'den:

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır, diyen M. Akif Ersoy'u hiç unutmayın.

Sayın Bayer, bazı şeyler hiç ucuz değil. Bu cinayet hiçbir şekil ve surette tasvip edilemez. Bunda hemfikiriz. Ama diğerlerine tahammülünüz yoksa diğerlerinin de size tahammülü yoktur. Tek taraflı hoşgörü ve fedakarlık olmaz. Sana bir tokat atana öbür yüzünü çevirirsin ama daha da ileriye giderse sıkıntı yaratırsın. Bir zamanlar onlarcası hain ASALA tarafından katledilen diplomatlarımızın ruhu şad olsun. Sizce mahsuru yoksa ben bugün onları rahmetle anacağım. Birden aklıma geldi... Onlar temsil ettikleri ülkenin, Türkiye’min bayrağına sarılmadılar.

Ne hikmetse dünyaya kardeşlik ve birliktelik mesajları veren taraf hep biz oluruz. Ama dünyanın umurunda bile olmaz. Neden acaba?"

TÜRKİYE'DE ŞOKLAR

Dün 'piyasaları' bilen bir dostumuz telefon etti:

"Türkiye'de büyük şoklar yaşanıyor. Ki bunların sonucunda büyük para operasyonları görülüyor. Borsa'nın yükselişini ve doların düşününü izleyin. Finans piyasalarında oyunları iyi izlemek gerekiyor. Bazı güçler, bizim Cumhuriyet tezleri dışında düşünceye sevkediyor, para oyunlarıyla meşgul ediyor. Türkiye bir günde 1.9 milyon dolar Hazine girişi olurken,

borsa yükseliyor, dolar düşüyor. Bunu olağan bir finans oyunu olarak görmemek lazım."

Volkan Konak: Vali görevden alınmalı

HRANT Dink cinayetini işleyen kişinin de Trabzonlu çıkması ve 3000 yıllık kültür şehri Trabzon'un artık katilleriyle anılıyor olması sanatçı Volkan Konak'ı modern dünyadan kopuş ve inzivaya çekilme noktasına getirmiş...

Haberin Devamı

Sayısız kültüre ev sahipliği yapan; her ırk, dil ve dinden insanın yüzyıllardır barış içinde yaşadığı Trabzon'un, özellikle son 25 yılda çok büyük bir değişim içine sürüklendiğini ifade eden Volkan Konak; devletin de Trabzon'u anlaşılmaz bir şekilde kaderine terk ettiğini söylüyor.

Trabzon'un, tarihin her evresinde bölgesinin en önemli kenti olduğuna dikkat çeken Konak; Cumhuriyet dönemiyle büyük bir atılım içine giren Türkiye'nin, Trabzon ve çevresine hiçbir sanayi yatırımı yapmayarak bölgeyi açlığa ve işsizliğe mahkum ettiğini düşünüyor.

Bedri Rahmi, Sabahattin Eyüpoğlu, Hasan İzzettin Dinamo, Orhon Seyfi Orhon, Yaşar Miraç, Nihat Genç ve Sunay Akın gibi aydınlar yetiştiren Trabzon'un; bu ekonomik çöküntüyle birlikte her alanda gerilediğini ifade eden sanatçı; bunun sonucunda Trabzon'dan büyük bir beyin göçü yaşandığını ve kentin beyin göçü nedeniyle fazlasıyla yoksullaştığını belirtiyor.

Haberin Devamı

POTANSİYEL POLAT ALEMDARLAR

Konak, düşünen insanların kenti boşaltması ve yoğun göç nedeniyle, şehrin demografik yapısının değiştiğini, yakın il ve ilçelerin kentteki boşluğu doldururken bin yıllardan süzülüp gelen kimi kentsel gelenekleri de yerle bir ettiğini, belindeki silahı göstermekten utanan kabadayılar geleneğinden, sokakta herkese omuz atan lumpen 'potansiyel Polat Alemdarlar' dönemine girildiğini vurguluyor.

VALİ GÖREVDEN ALINMALI

Her şeye rağmen merhum Hrant Dink'in öldürülmesinin önüne geçilebileceğini iddia eden Konak; Trabzon'da devleti temsil eden Vali Hüseyin Yavuzdemir'in; futbolcu Fatih Tekke'yi kurşunlayan kişilere gösterdiği 'özeni' rahip Santoro cinayetine göstermeyerek bu 'kara' günlerin yaşanmasına katkı sağladığını iddia ederek valinin bir an önce görevinden alınmasını isteyerek şöyle konuşuyor:

Haberin Devamı

"Bu talebimin gerekçesi şudur: Volkan Konak olarak bu kültür şehrinin dünyanın her tarafında saygıyla anılması için 20 yıldır gece gündüz çalışıyorum. Hiç şüphesiz bugün gelinen noktayı değerlendirirken, kentin ekonomik göstergeleri göz ardı edilmemelidir, ama papaz Santoro cinayeti ciddiyetle sorgulansaydı bugün Hrant Dink yaşıyor, Trabzon kirlenmemiş 20 yıllık emeklerimiz de bir anda sıfırlanmamış olurdu. Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin iz bıraktığı; Süleyman Nazif'lerin Kadri Paşaların valilik yaptığı Trabzon'un ilk işi bu basiretsiz yöneticilerden kurtulmak olmalıdır."

Hrant Dink neden  Ermeni Protestan mezarlığına gömüldü

TÜRKİYE’de estirilen rüzgarı dağıtmanın tam zamanı olacağı için, Ermeni Patriği Mutafyan, Protestan Ermeni Hrant Dink ve Anadolu Ermeni’lerinin nasıl ve kimler tarafından Protestanlaştırıldığı ile kilisesinin İstanbul’da hala bu tehdit ile karşı karşıya olup olmadığını kesinlikle açıklamak zorundadır.

(Aynı tehlike İslam’ın FGÖ tarafından Protestanlaştırılması ile ilgili olarak yürütülmektedir...) Tehcir ve sözde Ermeni soykırım masallarının asıl başlangıç olan, 'Türk Ermenilerinin Protestanlaşması' en önemli etkendir.

Türk Ermeni’lerinin büyük çoğunluğu Gregoryan’dır (Ortodoks)... Onun için Ermeni Patriği Mutafyan Gregoryan (Ortodoks) olduğu halde Hrant Dink’e neden sahip çıktı?

- Neden, Hrant Dink’in Protestan Ermeni Kilisesi mensubu olduğu dikkate alınmadı?

- Hrant Dink’in cenazesi Protestan Kilise tarafından kaldırılması ve kabrinin ise Osmanbey’deki Feriköy Ermeni Protestan veya diğer Protestan Mezarlığı olması gerekmiyor muydu?

Ayrıca, Türkiye Ermenileri Patrikhanesi, Ortodoks bir kilisedir. Hukuki statüsü ise Türkiye’de yaşayan Ermeni vatandaşların dini vecibelilerini yerine getirmek üzere faaliyet göstermektedir. Yani Türk Ermenilerini temsil gibi siyasi ve hukuki bir statüsü yoktur... Niçin, Meclis Başkanı ve CHP Genel Başkanı böylesi bir ziyaret ile böylesi bir imaj yarattılar. En son şehit edilen Doç. Necip Hablemitoğlu da inançlı birisiydi. Başsağlığı için Diyanet İşleri Başkanı'nı ziyaret eden oldu mu?

'Sayın Kirkor senin görevini elinden kim aldı?' diyerek aşağıdaki haber metnini ise yorumsuz olarak bilgilerinize sunuyoruz:

"Hrant Dink’in çocukluğunu geçirdiği Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi'nde sessizlik ve hüzün var Dink’in ailesinin yakın dostu olan Kilise Ruhani Lideri Kirkor Ağabaloğlu, yaşadıkları acıya rağmen kimseye kin gütmediklerini söyledi. Türk toplumunun vicdanına güvendiklerini belirten Ağabaloğlu, 'Hrant’ın ölümü barışa ve kardeşliğe vesile olsun. Ben olacağına inanıyorum'

diye konuştu.

Dink'in çocukluğunu geçirdiği kilisenin o dönemde Anadolu'dan gelen kimsesiz Ermeni çocuklarının barındığı bir yetimhane olarak kullanıldığını belirten Ağa Ağabaloğlu, Hrant ve iki kardeşinin ilk eğitimlerini bu kilisede aldıklarını ve kiliseye olan bağlılıklarını hiçbir zaman kaybetmediklerini söyledi. Bir dönem Hrant Dink’in de yöneticiliğini yaptığı kilise Dink ailesinin uğrak yeri. Bugün restore edilen kilisenin geçmişte yetimhane olarak kullanılan bölümünün Dink hatıralarıyla dolu olduğunu söyleyen Ağabaloğlu, 'Hrant buradan hiç kopmadı' diye konuştu."

Bizim bunu sorma hakkımız vardır. Olanların müsebbibi de biz değiliz. İnsanlar, 'Katil devlet', 'Faşizme karşı omuz omuza' diye bağırtılıyor?Bu ülkeyi bu hale getiren ülke ABD'dedir."

Muammer KARABULUT-Milli Güç Birliği Sözcüsü

Bu slogan yeni Ogün'ler yaratır

HRANT Dink'in cenazesinde kullanılan " Hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeni’yiz" sloganının ikinci bölümünü doğru bulmuyorum. Altında eleştirilen Türk milliyetçiliğine karşı yine başka bir milliyetçi söylem yatıyor. Böyle bir söylem kışkırtıcıdır, yeni Ogün'lerin çıkmasına yol açar. "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz biriz, terörü lanetliyoruz" olmasını beklerdim.

Hrant Dink'in katledilmesine zemin hazırlayan unsurlar içinde en önemli payın Ermeni diasporasının Türk toplumunun duyarlılıklarını zedeleyen tutum ve davranışlarıdır. Bizde artık bıktık, olmadık ülkelerin parlamentolarından çıkan 'soykırımı kınama' kararlarından....Fransa'da 'soykırım yoktur' demenin suç sayılması kararı Meclis'ten çıktığında Türk ulusunun ne hissettiğini kimse sormadı. Lübnan'a Türk askeri gitti. Ülkesini bombalayan İsrail'e karşı tepkisiz kalan, Hizbullah'a sesini çıkartamayan Lübnanlı Ermeniler askerimizi 'Türk askerini Lübnan'da istemiyoruz' protestolarıyla karşıladılar. Bunların hiçbiri Hrant Dink'in katledilmesini haklı gösteremez. Ancak Hrant Dink'i hedef yapan diasporanın, Türk düşmanlığıdır... Türk toplumunun Ermenilerle bir sorunu olmadığının en çarpıcı göstergesi cenazede kendiliğinden toplanan binler olmuştur. Bu kalabalık ABD Meclisinden ve diğer meclislerden 'soykırım kararlarının' çıkmasını engellemeye yetecek midir? Almanlar, Yahudi soykırımı konusunda 'biz yapmadık Naziler yaptı' deyip işin içinden sıyrılıyorlar. Biz tarihin bedelini ödetmeye çalışıyorlar. İşin bir de bu tarafına bakalım. Böyle bir ortam olunca bunu Türk toplumunu karışıklığa sürüklemek isteyen unsurların kullanması kolay oluyor.

Prof. Nadir PAKSOY-KOCAELİ

'Çuval'ı unatma

BENİM anlayamadığım, başına çuval geçirilen Türk askeri, Dink suikasti kadar konuşulmaması. Her gün şehit olan askerlerimiz, Dink kadar kutsal bir uğurlama görmedi. Sanırım şehit olan askerlerimiz değil Dink savunuyor Türkiye Cumhuriyeti'ni, o koruyor.

Yolları kapatıp 'ulusal yas' mı ilan edilmeliydi ülkemizde.

Uyarıyorum; bunları yapacağınıza vatana sahip çıkın. Askerlerimizin kafasına çuval giydirmeyin... Amerika'nın emri altında hareket etmeyin. Her buyruğa 'eyvallah' demeyin. İki adım ötedeki PKK kamplarına uzaktan bakmayın.

Yeni kurulmuş bazı ülkeler Okyanus ötesinden Fetihlere çıkıyor. Sen eski

bir uygarlıkdan gelen güçlü, köklü şanlı bir ülke olarak iki adım ötedeki PKK kamplarını uzaktan izliyorsun. Yakında kurulacak Kürdistan'a olabilir diyorsun. Ne Kerkük'ü, ne Kıbrıs'ı savunabiliyorsun

Ben de provokatörüm, ne solcu, ne sağcı, ne faşist, ne de komünist.

22 yaşında, lise mezunu, aklı yerinde Atatürkçü bir Türk genciyim ve şuan vatani görevimi yapıyorum...

Olanları kınıyoruz. Bizler her gün ölümle koyun koyuna yatarken, her gün arkadaşlarımızın ceset parçalarını toplarken, hala siz bunları konuşuyorsunuz.

GÖKHAN

Türk Ordusu'nda vatani görevini yapan bir asker

Balık çiftlikleri ve bürokratlar

İZMİR'de Yeni Asır yazarı Soner Göksel'in Gerence Karareis'i denizden kanla kirleten orkinos çiftliği Akua-Dem'in genel müdürü Çanakkale eski Çevre Müdürü İbrahim Deniz imiş.

Aklımıza bir başka isim geldi. İzmir su ürünleri yetiştiricileri ve üreticileri birliği müdürü Yusuf Apaydın da bildiğimiz kadarıyla İzmir Tarım Müdürlüğü'nde görevli eski bir bürokrattı. Şimdi şu soruları soruyoruz.

1- Orkinos ve balık çiftlikleri yöneticileri kendilerini denetleyen daha kaç bürokratı istifa ettirip yanlarına aldılar?

2- Bu bürokratlar yetenekli oldukları için mi, mevzuatı bildikleri için mi yoksa istifa öncesi çiftliklere kıyak geçtikleri için soruşturma geçirmesinler diye mi işe alındılar?

Ümit BORA- Yarımada Çevre Platformu Kurucusu ve Sözcüsü

Yazarın Tüm Yazıları