‘‘Bu tören bir ulusun tarihine sahip çıkmasının en güzel göstergesi olacağına inandığımız ve bundan böyle de her yıl geleneksel olarak kutlanmasını dilediğimiz törenlerin, bu temadan uzak ve sanki bir festival havası içerisinde kutlanacağı imajı yaratılarak ifade edilmesini üzüntüyle karşılamış bulunmaktayız.’’
Ulusoy, dünya tarihinde
'Centilmenler Savaşı' olarak yer alan ve
Türk ulusu için son derece önemli olan 18 Mart törenleriyle ilgili çalışmaların bir yıldır
Başbakanlık, Genelkurmay ve
TSKGV ile birlikte koordineli bir biçimde sürdüğünü, bu değerlere öncelikle TÜRSAB olarak kendilerinin saygı ve önemi gösterdiklerini,
Anzakların da her yıl 25 Nisan'da bu kutsal görevini hiç aksatmadan yerine getirdiklerini hatırlattı.
Ulusoy, bölgedeki konaklama imkánları doğrultusunda 16-18 Mart ile 18-20 Mart tarihleri olarak belirlenen söz konusu törenlerle ilgili öngörülen projeyi şöyle anlattı:
- Törenlere 81 ilden 40'ar kişilik kız-erkek ve öğretmenlerden oluşacak gruplar katılacaktır. Törenlerin organizasyonu için oluşturulan fona tanınmış işadamlarının maddi katkıları sağlanmaktadır.
Çanakkale'deki yerel idare ve STK ile yapılan muhtelif toplantılarda törenlere yönelik altyapı çalışmaları görüşülmüş, bu konuda bölgede bulunan konaklama tesislerinde mevcut imkánların bir fizibilitesi çıkarılmıştır. Konu hakkında medyaya verdiğimiz beyanatlarla kamuoyu bilgilendirilmiştir.
Sağır sultanlara selam olsun!
‘BİZ gıda borsasıyız ama...’ diyor İstanbul
Gıda Toptancı Tüccarları Derneği Genel Sekreteri
Bülent Baykal... ‘‘Tavukçulukta dönen oyunu yazdınız, bir de bizim kuru gıda piyasasında olanları bizden dinleyin’’ diyor.
Kanada'dan nohut, mercimek,
Amerika, İtalya ve
Mısır'dan pirinç,
Romanya ve
Bulgaristan'dan kurufasulye ithal eder duruma düşürülmekten büyük üzüntü duyduklarını söylüyor.
Buğday, ayçiçeği ve
mısır ithalinden söz etmiyoruz.
Baykal şöyle devam ediyor:
‘‘İşler o hale geldi ki; bizim toptancı ortağı büyük çiftçiler,
Kazakistan, Kırgısiztan, Türkmenistan, Özbekistan'da fasulye, mercimek, börülce ve pamuk ektiriyorlar. Orada toprak kirası ve işçilik ucuz diye yapılıyor. Bizim üreticimizin vay haline...’’
Daha vahim örnekler veriyor:
‘‘Marketlerde yabancı markalı ithal diş macunu, fırça, şampuan, jilet olmasını makul karşılayabilirsiniz. Ama 2 yıl önce üretimi
Türkiye'de olan markaları
'Fransa'dan ithal edilmiş' gördüğünüzde içiniz sızlamaz mı? Bu fabrikalar ne oldu? Bu fakir ülke şampuanı da mı dövizle alacak? 120 milyar dolar borç parayı şampuan almak için de mi kullandık?..
Alo markası nerede?
Tikveşli markası unutturuluyor. Uludağ'ın suyu
Nestle oldu... 69 milyonluk bir ülkenin su ve yoğurdunu bırakın, deterjan piyasasının yüzde 75'i yabancı tekellerin elindeyken bu borç daha çok büyümez mi? Ulusal marketlerimizin de yarın kıskaca alınacağını göreceğiz.’’
Selam olsun bizden sağır sultanlara!
Bülent Baykal'ın yabancı tröstlerle ilgili söyledikleri çarpıcı sözleri önümüzdeki günlere bırakıyoruz.
RTE
AKP demokrasiye sevgili olacak
ve hep böyle kalacaktır. Bu parti gerilim yaratacak
kadar salak değildir. İlk fırsatta iktidarın
nimetlerini halka sunacağız. Ve bu onurun
tek sahibi olacağız. Şeriatın gelmesi
için çalıştığımızı söyleyenler güç odaklarına
yakındır. Üzülerek söylüyorum, belki de kan-
dırmak için daha yalanlar atacaklar. Siyaset kavga-
lı olacak. Olsun varsın. Biz Müslümanlar, laik-
lere düşman değiliz. Ortalığı karıştıran kişi-
lerin hakkından gelmesini biliriz!
(Şimdi de birer satır atlayarak okuyun.)
Kaynak: anonim
(S.D.Sepetçi'den) Yani ve Kani
YÜKSEK ahlaklı AB ve Rum yandaşları... Sakın unutmayın, bunlar size her zaman bir iyilik yapmayı düşünürler. Ama siz siz olun onurlu, kahraman, büyük insan
Denktaş'ın yakasına yapışın, çünkü sizi hiç satmadı o.
Gazi KİLİTÇİOĞLU-İSTANBUL
EOKA'cı
Papadopulos, Türkiye'deki bazı politikacıların dediği gibi değiştiğini söylemiş...
Yani olamayacağını, daima
Kani kalacağını, kendisini
Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Karpas'ı da
Helen toprağı ilan ederek kanıtladı, ama biz biraz daha bekleyelim isterseniz. Makyaj iyice aksın ki, arkasındaki gerçek yüzü daha net görebilelim.
Eser ALTINDERECihangir-İSTANBUL Kömürü karaborsaya düşürdüler
SON 6 yılda
Türkiye'ye
Rusya'nın
Sibirya'sından ithal edilen kömürde ithalatçı firmaların oynadığı oyunların, kömür sektöründe iş yapan aracı firmaları ve tüketicileri sıkıntıya soktuğu anlaşılıyor.
2002'ye kadar
Rusya'nın ithal kömür pazarını elinde tutan firmalardan
Krutrade'nin
Türkiye ayağı olan
Yıldırım Katı Yakıt ve bu şirketin markası
Yılyak'ın kömür piyasasında tekel olma hevesiyle hareket ettiği söyleniyor.
Ne yazık ki, firmanın uyguladığı ilginç strateji bu kış ortasında haksız rekabet yaratmış.
Dün
Kadıköy yöresinden arayan bazı kömür pazarlama firmaları, ‘‘İki yıl önce ithal kömürü 115
dolara kapıda teslim ederken, bu yıl 150-160 dolara verebiliyoruz. Onu da temin edebilirsek... İnsanlar bizlere bela eder oldular’’ diyorlar.
Bu konuda çok şey anlatıyorlar.
Özellikle
Yılyak'ın
İskenderun, Trabzon, Gebze ve
Samsun'daki depolarının kontrol edilmesini ve neden yazın tonu 95 dolara sözleşme yaptığı fiyattan kömür vermediğinin açıklamasını istiyorlar.
Bu konuda 150 kömür bayii varmış; bunları soracak bir makam var mı?
Galiba
Putin de ülkesindeki
'kömür mafyası'nı seyrediyor.
Biliyor musunuz?
BARZANİ'nin Alman 3Sat TV'sine ‘‘Kuzey Irak'ta biz Türkleri istemiyoruz.
Kerkük, Kürt şehridir. Kimseyle paylaşmayız.
Saddam gittikten sonra hemen işgal ederiz’’ dediğini...
Biliyor musunuz?