Paylaş
Ahmet Taner Kışlalı'nın kızları Altınay ile Dolunay, babalarının ikinci eşi Nilüfer Hanım'la Cumhuriyet'in Ankara temsilcisi Mustafa Balbay'ın odasında başları dik, metin, ama hüzünlü... Zaman zaman birbirlerine sarılıyorlar.
Altınay, kendisine başsağlığı dileyen bir Cumhuriyet okuruna çok anlamlı bir söz sarf ediyor.
'Binlerce kardeşimiz olmuş, yetişmiş...'
Kızılay Bulvarı'nda binlerce kişi haykırıyor. ‘‘Bir Kemalist ölür, binlerce Kemalist doğar.’’
Kızılay Bulvarı üzerindeki binlerce kişi, Türk bayrağına sarılmış ve kırmızı karanfillerle bezenmiş Kışlalı'nın cenazesinin önünde saygı duruşunda bulunuyor.
İlhan Selçuk, Orhan Erinç ve Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet okurlarıyla kucaklaşıyorlar. CHP Genel Başkanı Altan Öymen ile Genel Sekreter Tarhan Erdem, eski milletvekili Hasan Fehmi Güneş ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras aynı odada oturuyorlar.
Bir sessizlik hüküm sürüyor.
Gazetenin istihbarat servisinde Bayram Meral, Mahmut Makal, Turgut Kazan, Müşerref Hekimoğlu ve Nail Güreli aralarında cumhuriyetçi, laik, demokrat kesimlerin neden parçalandığının yanıtını arıyorlar.
Kalabalık arasında 1960 İhtilali'nin Milli Birlik Komitesi üyesi Sıtkı Karaman da var. Yüreğinin yandığını söylüyor. 1960 devrimini bugünleri yaşamak için mi yaptık diye düşünüyor olmalı.
İlhan Selçuk, Kışlalı'nın katli cinayetler zincirinin son halkası olsun derken, kalabalıktan bir ses yeter artık diye haykırıyor. İlhan Selçuk, ‘‘Neden cumhuriyete sahip çıkılmıyor? Laik, bağımsız cumhuriyeti savunanlar bir araya gelseydi acaba bu cinayet işlenebilir miydi?’’ diye soruyor. 6 yıl önce Uğur Mumcu'nun cenazesinde de cumhuriyetin yalnızlığını dile getirdiğini vurguluyor sanki. Kalabalıktan Ecevit'e yönelik tepkili mesajlar da geliyor.
'Başbuğ Ecevit', 'Faşist Ecevit', 'Molla Ecevit'. Bu sloganların daha çok CHP bayraklarını taşıyan kişilerden gelmesi dikkat çekiyordu.
Kocatepe Camii'nde binlerce laik, Atatürkçü, cumhuriyetçi, çağdaş insanlar acılarını bir kez daha yüreklerine gömerken, karanlık güçlere lanetler yağdırıyorlardı.
Uğurlar olsun sana Kışlalı.
Rahat uyu, Mumcu'lara, Üçok'lara, Aksoy'lara, Dursun'lara ve tüm dostlara selam söyle.
Önce ölüm
sonra önlem
TÜRKİYE'yi aydınlatmaya kendisini adamış bir ışığı toprağa verdik. Türkiye'nin felsefesi değişmedi. Alışılmış demeçler, o kadar...
Önce ölüm, sonra önlem.
Önce ölüm, sonra önleme devam.
Umarım bundan böyle Türkiye'yi aydınlatmaya kendisini adamışların da önü açılır.
Çuvaldızı başkasına batırmadan, iğneyi kendimize batırma kültürünü de göz ardı etmeyiz.
Nurettin Kaptan-GEREDE
Kafalar
karıştırılıyor
ESKİ İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş ile Kışlalı'nın cenaze töreninde terör üzerine konuşurken, ‘‘Bazı çevreler esas sorumluları gizlemeye çalışıyor’’ dedi. Güneş şöyle konuştu, ‘‘Bazı televizyon kanalları cumhuriyete yönelik tehditleri saptırıyor, kafaları karıştırıyor. En galip ihtimali azaltma gayreti içindeler. Kemalist aydınlanma devrimine karşı, karşı devrim harekátını tartışmalı hale getiriyorlar. Oradan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bunu son eyleme karşı bir katkı olarak görüyorum.’’ Partilerinin içinde bile bu yanılgıyı savunanların olduğunu belirten Güneş, bir soru üzerine, ‘‘Televizyon programlarına çağrılmamasını da anlamlı bulduğunu söylüyor’’.
Kim kolluyor?
BAYINDIRLIK Bakanı Koray Aydın'a, Eskişehir'den bir soru: ‘‘Eskişehir'de usulsüzlük yapıldığı için iptal edilen okul inşaatı ihaleleri yenileniyor. İhalelere usulsüzlük karıştırdığı saptanan Bayındırlık Müdürü ile Müdür Yardımcısı Orhan Zeki Dülger neden hálá görevleri başındalar? Diğer illerin bayındırlık müdürleri hiçbir gerekçe gösterilmeden görevden alınırken, bunlara niçin dokunulmuyor? Kanun maddelerine göre ihalelere fesat karıştıran müteahhitlerin bir yıl ihaleden men edilmesi gerekmiyor mu? Bu müteahhitler, ihalelere tekrar girebilecekler mi? Yoksa bunların arkasında birileri mi var?’’
Parlamenterlere
yakışıyor mu?
VARANTOURS seyahat acentesinin sahibi ve genel müdürüyüm. Sümerbank yöneticilerinin -190 kişi- Kemer'de bir otelde 15/17.9.1999 tarihlerindeki bir organizasyonunu gerçekleştirdik.
Toplantı sonunda yolcularımızı 17.9.1999'da Antalya'dan İstanbul'a gönderirken, iki yolcumuzun yerine milletvekilleri alındı (TK 415). Tepki gösteren yolcularımızı sakinleştirmeye çalışırken, bu kez Ankara'ya (TK 407) göndereceklerimizden 4 yolcumuz da aynı akıbete uğradı. Antalya Havaalanı kontuar şefi bayanla görüştüm. Bana aynen şunları söyledi:
‘‘Çok özür diliyorum. Tamamen bizim, yani THY'nin hatası. Ancak elimizden hiçbir şey gelmiyor. Çünkü az önce iki bakan ve üç milletvekili geldi. Yukarıdan gelen talimat sonucu onları uçurmak zorundayız.’’
Ben bu olayı şikáyet edeceğimi söylediğim zaman, ‘‘Çok iyi olur, biz de çok memnun oluruz’’ dedi.
Yani toplam altı yolcumuz rezervasyonlu saatlerinde uçurulmadılar. Kontuar kapatıldı, yolculara hiçbir açıklama yapılmadı.
THY düzeldi, her şey yoluna gidiyor derken, bunları yaşamak gerçekten hiç güzel değil. Artık bakanlarımız ve milletvekillerimiz kendilerine uçacakları zaman yer ayırmaları gerektiğini ve yedek ise onların da yedekte beklemeleri gerektiğini bilmeleri lazım.
Rengin PEKUYSAL-İSTANBUL
ANKARA Genç İşadamları Derneği Başkan Yardımcısı Göktürk Ülkü'den 'Komşuya Saygı' (19.10.1999) yazısına yanıt: ‘‘Tamamen kapalı alanda yapılan canlı müzik dışarıya hiçbir rahatsızlık vermemektedir ve kesinlikle 23.30'da sona ermektedir. Yetkili makamların bugüne kadar yaptıkları incelemelerin hiçbirisinde yasalara aykırılık bulunamamış, ayrıca duyarlılığımızdan dolayı bizlere takdir ve teşekkür edilmiştir. Sakarya'da kurduğumuz çadırkentimize çevremizdeki komşularımız maddi ve manevi destek verirken, bu kişinin kasıtlı yalanları bizleri üzmüştür.’’
İZMİT Yahya Kaptan Mahallesi alışveriş merkezi yanındaki üç katlı sağlık ocağı binasının kaba inşaatı, 17 Ağustos depremi öncesi tamamlanmıştı. İlk deprem ve artçı şoklar neticesinde binanın bütün kolonları temin betonuna bağlantı yerlerinden kırıldı, hasarlandı. Bina, olabilecek ilk depremde yıkılma riski taşımasına rağmen çevresinde bir önlem alınmadığı gibi halen bina çatısı kalıp işlerine devam edilmektedir. Bina bu haliyle tamamlandığında görevliler ve hastalar nasıl içine girecektir?
Melih ÖZTÜRK-İZMİT
Paylaş