Türklere küfretmek ’moda’ halini aldı

FRANSIZ basını, Sarkozy’nin konuşmasında bir kez daha Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu söyleyince toplantı salonunda bir ’alkış tufanı’ koptuğunu özellikle belirtiyor. Bizim basında bunu görmedim.

Bilmem Ankara’nın bundan haberi var mı?

Konuşma ’törpülenip’, yumuşatılarak, kısaltılarak hatta belki de biz Türklerin hoşuna gidecek bir şekil alarak yetkili makamlarımızın ’dikkatine sunulmuşsa’ hiç şaşırmam.

Ama güneş balçıkla sıvanmıyor.

Avrupa Parlamentosu seçim kampanyası başladı; 27 AB üyesi ülkede bu kampanya ve propaganda konuşmaları seçimin yapılacağı 7 Haziran 2009’a kadar devam edecek.

Avrupalı seçmenler Avrupa Parlamentosu seçimlerini ülkelerindeki genel seçimler, belediye seçimleri kadar önemsemese bile bu seçim halkın nabzını yoklamak ve onların normal koşullarda dile getirip eleştiremedikleri konularda fikir belirtme fırsatı olarak algılanıyor.

Tabii bu arada Türkiye konusu da işin ’tuzu biberi’ oluyor!

Konu sıkıntısı mı var? Hemen Türkiye’nin AB üyeliğine karşıyız, onların zaten topraklarının şu kadar kilometrekaresi Asya’da, Kıbrıs, Ermeni sorunu, Ruhban Okulu, Pontus vs. vs. deyip, ülkelerindeki çok önemli somut sorunları (örneğin ekonomik kriz, işsizlik, istihdam, yatırım, yolsuzluk sorunları vs. vs.) seçmene unutturup, Türkiye konusunu gündemin başına oturtarak bundan medet ummak Avrupa ülkelerinde ádet haline geldi.

HEDEF TAHTASI YAPILDIK

Avrupalı politikacılar konu saptırmakta ve gündemi saptamakta son derece kabiliyetli ve mahir insanlardır.

Son günlerde ekonomik krizi, işsizliği unutturmak ve dikkatleri dağıtmak için domuz gribinden medet ummaları da bunun en basit örneğidir.

Bundan önceki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Strasbourg’da seçim kampanyası çerçevesinde propaganda konuşmalarının birinde o tarihe kadar adını sanını duymadığım -ve birçok Fransızın bile bilmediği- ’Pirene Dağlarındaki Avcı ve Balıkçılar Partisi’ni temsil eden bir partilinin TV’de kendilerine ayrılan 10 dakika gibi kısa bir propaganda süresinde ’Biz Pirene Dağlarındaki Avcı ve Balıkçı Partisi olarak Türkiye’nin AB’ye katılmasına karşıyız’ diye söze başlayınca katıla katıla gülmekten kendimi alamamıştım.

O nedenle hazır olalım, 7 Haziran Avrupa Parlamentosu’na kadar art niyetli Avrupalı politikacılar Türkiye’yi ve Türkleri hedef tahtası haline getirecek. Sarkozy bunun ’açılışını’ yaptı, daha arkadan gelen ve gelecek olan ne ’azılılar’ vardır bir bilseniz!

Muammer TOPALOĞLU-Avrupa Konseyi (Emekli) Protokol Müdürü

Bilgiye kıymet vermeyen, bilgi üretemeyen, devrin bilgisine, teknolojisine kavuşamayan toplumlar yok olmaya mahkûmdurlar!

Prof. Dr. Mehmet ERDAŞ

Anneler Günü

EVİN telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı.

Telefondaki ses annesine aitti.

Telaşlandı, korktu başlarına bir şey mi gelmişti?

Annesi ’Nasılsın oğlum, iyi misin?’ diye sordu.

Oğlu şaşkın bir ifadeyle ’İyiyim anne, hayırdır bir şey mi oldu, siz iyi misiniz?’ dedi.

Annesi ’Biz iyiyiz, bir şeyimiz yok, sadece sesini duymak istedim’ dedi. Oğlu da ’Anne bunun için mi aradın, saat sabahın üç buçuğu, yarın da konuşabilirdik’ deyince annesi, ’Rahatsız mı ettim oğlum?’ dedi.

Oğlu ’Evet anne, rahatsız ettin’ deyince annesi ’30 sene önce sen de beni bu saatte rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun’ yanıtını verdi.

Eğer hálá sizinleyse, şimdi onu Anneler Günü’nde her zamankinden daha çok sevin...

(Bu metin için okurumuza teşekkürler.)

’İnsanlık Anıtı’ için bir öneri

"Yalçın Bey... Sizi Bodrum’dan arıyorum. Sayın Deniz Baykal, Bodrum ve Milas’ta CHP’nin kazandığı belediyeleri ziyaret etti. İsterdim ki, bu teşekkür gezilerinden önce Mardin’e bütün milletvekilleri, bölge il, ilçe başkanları ile bir çıkarma yapsaydı. Bilge Köyü’nde ayrımcılık yapanlara karşı mesaj verseydi, insanlık nedir anlatsaydı. Köye bir ’İnsanlık Anıtı’ dikilmesine öncülük etseydi. Emin olun böyle bir açılıma çok ihtiyacımız var. Bunu da laik Cumhuriyet’e yakışır şekilde en güzel Baykal’ın yapabileceğini düşünüyorum. ’İnsanlık Anıtı’nı unutmamanızı dilerim."

12 Eylül ile bugün arasında ne fark var

"(KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, Evren için ’başkaları darbeci generale katil muamelesi yaparken, biz ressam, sanatçı muamelesi yaptık’ demesi üzerine) Bunlar boş sözler. Evren dönemiyle bugün yaşananlar arasında ne fark var ki Günay böyle konuşuyor? Evren askeri gücü kullandı; AKP ise demokrasi adına sıradan faşizm uyguluyor; sivil darbe yapıyor. İki dönemi iyice bir karşılaştırsın Günay... İnsanlar tıpkı 12 Eylül’de olduğu gibi bugün de evleri basılarak gözaltına alınıyor. Sorgusuz sualsiz cezaevlerinde yatırılıyor. Günay’a Türkiye’de ’Kültür Bakanı’ muamelesi yapılıyorsa, darbeci Evren’e de ’ressam’ muamelesi yapılır." (CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok)

Cihan (TRT) Türk olsun

EVET, sağlıkta sınıfta kaldık. Her şeyde olduğu gibi lüks yaşamda bir numarayız.

TRT de maşallah kanal ’üretiyor’... Yeni bir kanalımız daha oldu; TRT Türk.

Hani TRT INT’imiz vardı?

Yoksa, TRT Türk’e mi kiralanmış oldu? TRT’nin görevi kanal üretmekten çok izleyici artırmak olmalıdır. Yoksa, TRT’nin yayınları yetersiz bulunduğu için mi uluslararası yeni bir kanala ihtiyaç duyuldu?

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Dünya Türkiye’yi daha iyi yorumlayacak" Peki nasıl bir yorum! ’Kardeş’ kanallardan sonra bakalım bunun altından neler çıkacak? Eğer Samanyolu, Kanal 7 gibilerine benzemeyecekse bir işlevi olur bu kanalın. Yoksa harcanan milyon dolarlar heba olur.

Evet, ’Bütün cihan Türk olsun’ ama hangi Türkiye!..
Yazarın Tüm Yazıları