Paylaş
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Oral Çalışlar, ‘‘Öcalan ve Burkay'la Kürt Sorunu’’ adlı kitabında 'bölücülük' yaptığı gerekçesiyle DGM tarafından 13 ay hapse mahkûm edildi.
Karar, kamuoyunda ve dışta büyük yankı uyandırdı. Verilen cezanın özgürlük ve demokrasi anlayışıyla bağdaşmadığı belirtildi. Çalışlar'ın gazetecilik görevini yaparken cezalandırılmasının demokrasiye gölge düşürdüğü ve Türkiye'nin imajını bir kez daha zedelediği bildirildi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Anayasa'nın evrensel temel hak ve özgürlükler açısından yetersiz ve kısıtlayıcı olduğunu vurgulaması karşısında, yeni hükümet ne yapacak?
YENİ BAKAN ŞANS
H.Sami Türk'ün Adalet Bakanlığı'na getirilmesi bir şans sayılıyor.
Oral Çalışlar'a bunu soruyoruz:
‘‘H.Sami Türk, geçen hükümette dört önemli yasa değişikliği taslağı hazırlamıştı. Biri mahkûm olduğum madde (TMY, 8 madde), ötekileri İnfaz Yasası, TCK'nın 159 ve 312. maddelerinin değiştirilmesi. Sayın Türk, bütün seçim kampanyasında bu değişikliğin gerekli olduğunu savundu. Herhalde sözünde durup değişikliklerin gerçekleşmesi için çaba sarf edecektir. Hükümet tasarısı olarak Meclis gündeminde olan tasarılar bir günde geçer. Batı ile yaşadığımız sıkıntılar da giderilmiş olur.’’
- Can Dündar, ‘Tanıdığımız iki Oral Ç. var’ diyor. Biri 'işini halletti', diğeri ise yakında 'içeri girecek' diyor.
ORAL ÇELİK'İN BERAATİ
- Oral Çelik'in beraat etmesi, adamın ne kadar haklı olduğunu ve onunla ne kadar 'gurur duyduğumuzu' bir kez daha belirtme fırsatı yarattığını söyleyebilirim! Türkiye, hem kendisini yargılayan mahkemenin kararıyla, hem de Oral Çelik'le gurur duymalıdır. Herhalde Abdi İpekçi'yi biz öldürdük. Bizi mahkûm ettiklerine göre, Türkiye'nin en önemli gazetecisinin katilini yakalayıp yargılayamayan bir ülke olarak ancak böyle bir durumdan utanç duyabiliriz. Mahkemelerimiz sağolsun; İpekçi'nin katilini yakalayıp yargılayamıyor; ama gazetecileri hapse atmayı becerebiliyor.
- Askerler mi, siviller mi daha demokrat...
- Evet beni 13 aya mahkûm eden DGM'nin askeri yargıcı Albay Ali Başaran karara çekimser kalıp muhalefet şerhi koyarak, Türkiye'nin bir hukuk devleti olmasına katkıda bulundu. Ancak bizim itirazımız askeri yargıçların kişiliğiyle ilgili değildi; DGM'lerin kuruluş biçimineydi. Aslında, bu mahkemelerin kuruluşuyla ilgili Anayasa değişikliğinin çok önceden değiştirilmesi gerekiyordu. Ancak, mahkemelerin sivilleştirilmesi talebini kimse dikkate almadı. Şimdi Öcalan davası başlıyor diye böyle bir değişikliğin yapılması, bizim geleneksel devlet politikalarının da ne kadar kitabına uydurmak üzerine kurulduğunu gözler önüne seriyor.
- Belki de ilk kez bu kararı eleştiren çok sayıda yazı çıktı.
- Saptayabildiğim kadarıyla 80'in üzerinde köşe yazarı meslektaşım, bu karara karşı çıktılar. Yüzlerce haber yapıldı, uluslararası medya da karara duyarlılık gösterdi. BBC canlı yayın yaptı, 'Amerika'nın Sesi' Radyosu, 56 dildeki yayınında ABD'nin bu kararını eleştiren bildirisini yayınladı. TÜSİAD kınadı. Bana ulaşan onlarca -ki aralarında siyasi tavır olmamış olanlar da vardı- sivil toplum kuruluşları, geçmiş olsun ve eleştiri mesajlarını gönderdiler. Şimdi de CNN muhabiriyle görüşüyorum.
RAHŞAN HANIM'DAN TELEFON
- Siyasilerin tavrı ne oldu?
- Başta Rahşan Ecevit arayarak üzüldüğünü söyledi. Geçen hükümetin bazı bakanları, yeni hükümetten Yaşar Okuyan, geçmiş olsun dediler. En ilginci, Filistin'de Hizbullah örgütünce kaçırılıp yedi yıl ellerinde kalan ve şimdi Gazetecileri Koruma Örgütü Başkanı Terry Anderson aradı; ‘Arkandayız, seni korumak için harekete geçiyoruz’’ dedi. Aralarında birçok yargıç ve savcının da bulunduğu çeşitli kurum ve kişilerden mesajlar aldım.
- Türkiye bununla neyi öğrendi?
- Bir gazeteciyi mahkûm etmenin tehlikeli bir şey olduğunu... Mesleki açıdan artık bıçak kemiğe dayandı. Bunun ötesi yok. Ya gazetecilikten vazgeçeceksin ya da da DGM Savcısı'ndan röportaj izni alacaksın.
Hükümet bu konuda ilk sınavını verecek.
Paylaş