DÜNYANIN en büyük turizm grubu TUI AG’nin uzun yıllardır Türkiye temsilciliğini yapan Hüseyin Baraner, dünyadaki en önemli turizm zirve ve toplantılarına yıllardır katılır.
Baraner’i Las Vegas’taki küresel turizm toplantılarından sonra Türk işadamlarının yarın Katar’a yapacağı iş gezisi öncesi dinledik. Baraner anlatıyor: “Yaşadığımız küresel krizin bu son kavşağında ülkeler artık güçlü oldukları, güçlü kalabilecekleri sektör seçimine başladı. Bugünlerde kazanç ürünün her boyutuna hükmetmek, kontrol etmek ve geliştirmek ile sağlanıyor. Ya tam pazar kontrolü ve üstün ürün geliştirme kabiliyeti ya da sadece masrafları karşılar ya da zararına üretir hali ile dünya piyasalarında dolaşmak. Türkiye’nin gerçekten küresel çapta güçlü olduğu sektör: Turizm... Hem ürün, hem hizmet, hem de pazarlama çalışmalarında güçlüyüz. Yabancı piyasalarla saygınlığı olan ciddi markalarımız var. Otel işletmeciliğinde, havacılık sektöründe, havalimanı işletmeciliğinde ve tur operatörlüğü faaliyetlerinde birçok iddialı ülkeye fark atıyoruz. Bu farkı dünya müşterileri fark ediyor ve değerlendiriyor. Türk turizm ürünlerinin ve işletmelerinin artık beş kıtadan müdavim müşterileri var. Ama yeterli değil. Türk turizminin başarısı ve gücü sadece Türkiye içinde sınırlı anlamına gelmemeli. İspanyollar turizmde İspanya’nın sınırları dışında çok daha büyük cirolar gerçekleştiriyorlar. Türkiye de artık dünya turizm piyasalarında aynı İspanya gibi ‘know how’ satabilecek duruma geldi. Dünya piyasaları Türk turizm sektörüne ve Türk turizmcilerine yeni şanslar sunuyor. Biz de Türkiye olarak kurumsal anlamda turizmde büyük olduğumuzu, büyük düşündüğümüzü dünyaya göstermeliyiz. Türkiye, kılavuz ülke olmalıdır. Zira, Türkiye özellikle son 5 yılda Avrupa, Rusya ve Körfez ülkeleri yatırımcıları gözünde çok önemli bir ‘yol gösterici’ ve belirleyici ülke konumuna gelmiştir, turizmde konsept geliştirme ve strateji belirlemede en çok ağırlığı hissedilen karakter olmuştur. Bu gelişmeler, dünya turizm yatırımcılarının ve büyük işletmelerin proje oluşturma ve yatırım planı belirlemekte Türkiye’yi önemli bir buluşma platformu olarak altı çizilmekte... Bu fırsatı kullanmalıyız, kullanacağız. İstanbul adresli her açıdan sağlam, çok iyi donanımlı yapısı ile Avrupa, Rusya-CIS ve Ortadoğu ülkelerini hedef alan, yatırımcıları bir araya getiren yeni fırsatları değerlendiren ve projelendiren Uluslararası Turizm Yatırım Ajansı kurarak işe başlayabiliriz. Bu kuruluş dünya turizm sektörünün önde gelen CEO’larını, üst düzey yöneticilerini, yatırımcıları, sektörde söz sahibi özel ve resmi alanlarda karar alıcıları Türkiye’de buluşturmak üzere harekete geçmeli. Hemen önümüzde ve yakınızda önemli, kaçırılmayacak fırsatlar var. Dünya sağlam ve garantili çözümler arıyor. Rusya 2014’te Soçi’de Kış Olimpiyatları’na, 2018’de Dünya Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak. Rusya, Soçi Olimpiyatları’nı bir dönüm noktası olarak görüyor. 2022’de de Dünya Futbol Şampiyonası Katar’da yapılacak. Başbakan ve işadamları ile yarın Katar’a giderken, turizmi ve yatırımları düşüneceğiz. Zaman kaybetmeden çalışmaya başlayacağız. Tembellik yok artık.”
‘İki dil’ çözümsüzlüğü
HAKKÂRİ İl Genel Meclisi, köy ve mezra adlarının iki dilde yazılması yönünde karar almış... Vali, İl Genel Meclisi kararını imzalarsa, İçişleri Bakanı’nın da onayı ile resmen uygulamaya konulacak. (Kanuni prosedür, isim değiştirme talebinin bir referandum ile gerçekleşmesini öngörüyor.) Fiili uygulamanın bölgede başladığına dair haberler geliyor. Hakkâri İl Genel Meclisi’nin bir üyesi, Cumhurbaşkanı’nın da bölge ziyareti esnasında bir yerleşim yerinin adını Kürtçe olarak telaffuz etmesini referans olarak göstermiş; Bitlis’in Güroymak ilçesi (“Norşin”)... Kürt nüfus, bütün bölgelerine dağılmış bulunuyor. Kendisini Türk vatandaşı olarak hissedenler bakımından hiçbir sorun yok. Kürtçülük yapılsa da, bu taraftaki sağduyu olayları yumuşatıyor. Bölgede iki dilli uygulama batıda yaşayan Kürt vatandaşlara zarar verebilir. Şimdiye kadar Kürt kimlikleri bakımından hiçbir sorunla karşılaşmayanlar, kolektif (grup) kimlik anlayışı öne çıkarılmaya başladıkça, ‘bir arada ahenk içinde yaşama anlayışı’, yerini, farklılıkların öne çıkarıldığı bir ayrışmaya bırakabilir. Bu hiç temenni edilmeyecek bir durumdur, Kürtçü siyasetçiler, kolektif kimlik (etnik kimlik) üzerinden, idari yapılanma hayalini zorladıkça, ülke genelindeki Kürt kimlikleri karşılarında kolektif hale gelen, grup olarak hareket etmeye başlayan başka kimlikler bulacaklar ve mevcut denge bozulma istidadı gösterecektir. Kürtçülük (bölgecilik) siyaseti yapanlar, meseleye bu taraftan da bakmak zorundalar. S.Ö.
Biliyor musunuz
BERHAN Şimşek’in, milletvekilliği adaylığı için il başkanlığından istifa etmesinden sonra bu göreve getirilecek olan Nebil İlsever’in, MYK’dan ilgili kararın çıkmasından sonra çarşamba günü göreve başlayacağını... DP il başkanlarının beyhude çabalarına karşın ‘aday olmayacağını’ kesin bir dille açıklayan Tansu Çiller’den sonra genel başkan adaylığı için Hüsamettin Cindoruk’un karşısına çıkacak isimlerin Salih Uzun, Gültekin Uysal, Ahmet Uyanık ve Namık Kemal Zeybek olduğunu... AVUKAT Sedat Vural’ın, tutukluluk sürelerini sınırlayan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. maddesi ile Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin örgütlü suçlarda tutukluluk süresini 10 yıl olarak belirleyen kararının tedbiren durdurulması istemiyle AİHM’ye başvurduğunu..
Yanlış yapan kim
YARGININ görevi ne? Yasaları uygulamak. (Tabii görevini, yansız, yasa ve hukuk kurallarına göre yapabilen tanımına uygun bir yargı varsa...) Tahliyelerde ne yapıyorlar? Çıkan yasayı uyguluyorlar. Yasayı kim çıkardı? AKP ve TBMM... Yanlış yapan, çuvallayan kim? Yargı. Şaşırtıcı bir cehalet -ve yan tutma- değil mi? Yılmaz DAĞDEVİREN