Türkiye, hálá 2.5 milyon insanımıza ’istenmeyen adam’ muamelesi yapıyor

MÜNİH hareketli bir haftaya girdi. Hafta sonunda 43. Uluslararası Güvenlik Konferansı başlıyor. 40 ülkeden 50 dışişleri ve savunma bakanı geliyor.

ABD’nin yeni Savunma Bakanı Robert Gates, ilk kez Avrupa’ya geliyor. Rus lider Putin ve Almanya Başbakanı Merkel’in beraber açacakları konferans öncesi her yerde müthiş güvenlik önlemleri alınmış. Güvenlik politikalarının Davos’u olarak nitelendirilen bu toplantılara Türk hükümetinden kimin geleceği henüz belli değil. Ancak CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ’muhalefet’ kanadından, Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Faruk Şen ile ODTÜ’nden Prof. Hüseyin Bağcı ’akademisyen’ kanadından davetliler...

Konferansta işlenecek ana konunun ’küresel krizler, küresel sorumluluk’ olduğu bildiriliyor. Putin, 100’den fazla bürokratı ve danışmanıyla geldiğine göre, enerji konusunun da gündem maddesi oluşturacağı belirtiliyor. İki toplumun kaynaşmasını ve entegrasyona katkıyı hedefleyen Türk-Alman Dostluk Federasyonu’nun, 14. Kültür Haftaları etkinlikleri başlamış; İSPO 2007 Spor Malzemeleri Fuarı açılmış.

HÜRRİYET AVRUPA’NIN MANŞETLERİ

Bu yoğun gündemin dışında Almanya’daki Türklerin gündemi de ’seçim’... Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesinde buradaki Türkler ne düşünüyorlar? Milletvekili seçimlerinde bundan sonra oy kullanabilecekler mi?

Nitekim, ’Hürriyet Avrupa’ günlerdir ’Türklere oy hakkı verilmesi’ konusundaki haberleri manşetlerine taşıyor. Türkiye Anayasası, yurtdışındaki Türklere oy hakkı tanıyor ama bu hakkın nasıl kullanılacağı hálá doğru dürüst şekillendirilmiş değil. Daha önceki hükümetlerin sınır kapısına koydukları sandıklarla ’garabet’ bir oy hakkı verilmiş bulunuyor. Hem külfetli hem zahmetli işlem sonunda, genel seçimlere 40 bin oy dolayında bir ’katkı’ sağlıyor. Halbuki vatandaşlarımız, Ruslar, Bulgarlar, Iraklılar, Bosna Hersekliler, Azerbaycanlılar gibi temsilciliklerinde kurulacak sandıklarda çağdaş bir şekilde oylarını kullanıp Türkiye’deki siyaseti şekillendirmeye katkıda bulunmak istiyorlar.

Türkiye ise göçün 45. yılında, yurtdışında 2.5 milyon civarında olduğu söylenen seçmenini hálá görmezlikten geliyor.

POSTA İLE OYLAMA

Burada görüştüğümüz vatandaşlar, artık buraya gelip giden Türk politikacıların yıllardır verdikleri sözlerin yerine getirilmesini bekliyorlar. "Söz değil, sandığı görmek istiyoruz. Biz ’non grata person’ (istenmeyen adam) değiliz" diyorlar.

Türk Vatandaşları Konseyi Başkanı Yaşar Bilgin, 1991’de dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Süleyman Demirel’e mektup yazıp Avrupalı Türk’ün oy talebini iletmişti. Bilgin’e cevap veren dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "Yurtdışındaki Türklerin bulundukları ülkelerde oy kullanmalarını sağlayacak düzenleme yapacağız" demişti. Hatta 1998’de yurtdışındaki Türklerden sorumlu Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu, Almanya’ya kadar gelip Alman Posta İdaresi ile görüşerek en azından mektupla oy kullanılması konusunda araştırma yapmış. Serdaroğlu’nun Uyum Komisyonu’na verdiği raporda, Alman Posta idaresi "Seçimi 24 saatte yaptırırım" demiş.

Bu arada Türkler, sadece Türkiye’deki seçimlere değil, Almanya’da da diğer AB ülkesi vatandaşları gibi yerel seçimlere katılmak istiyorlar.

Almanya’da, Türklerle ilgili yazacak o kadar çok konu var ki... Seçimlerde oy kullanmak bunlardan sadece biri.

Yerimiz elverdiği ölçüde bu konuları köşemize taşıyacağız.

Bavyera Meclisi’nde Alman semazenler

ALMANYA’nın, yaşam tarzı en farklı ve işsizliğin en düşük olduğu 12 milyon nüfuslu (220 bin Türk yaşıyor) Bavyera’nın başkenti Münih’teki parlamento binasında ilginç sahneler yaşandı. BM’nin ilan ettiği 2007 Mevlana /images/100/0x0/55eaa761f018fbb8f88e23c8Yılı çerçevesinde bir Mevlevi ayini de izledik. Türk sanatçılardan oluşan bir tasavvuf müziği ekibinin eşliğinde, Alman semazenleri namaza durarak sema etti. Semazen gösterisinden sonra Alman şeyh, Meclis’ten Almanca Fatiha okuyarak ayrıldı; tabii alkışlandı. Bu görüntüler, Türk Alman Dostluk Federasyonu’nun 7. Kültür Haftaları etkinliklerinin başladığı törende yaşandı. 400 konuğun neredeyse üçte ikisi Alman idi. SPD Grup Başkanı Franz Maget, CHP Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, Münih Başkonsolosu Abdurrahman Bilgiç’in de katıldığı açılış törenine, Pülümür’de yaptırmakta olduğu kültür merkezi nedeniyle ’Pülümürlü Ude’ diye anılan Münih Belediye Başkanı Christian Ude’nin son anda çıkan bir işi nedeniyle katılamadığı bildirildi. CHP Parti Meclisi üyesi olan TDF Başkanı Ali Kılıç şöyle dedi:

"Sizlere 45 yıldır bu toplumun bir parçası olduğumuzu anlatamadık. Parlamentolarınızda aldığınız kararlarda bizi yok saydınız. Bize danışılmadığı gibi öneri ve isteklerimizi de dikkate almadınız. Şimdi gördünüz 45 yıl sonra parlamentonun içine girdik, artık çıkmayacağız. Yönetilen değil, yöneten tarafa geçmek istiyoruz."

TÜRKÇE DERSLERİ Bütün eyaletlerde Türkçe derslerinin kaldırılmaya başlanması, İslam din derslerinin Almanca verilmesi gibi projeler giderek endişe kaynağı oluyor Türkler arasında... Bir söz vardır; ’Dövemiyorsan beraber ol’... Almanlar, 11 Eylül’den sonra ’endişe’yi gördüler ve bir ’Avrupa İslamı’ yaratmanın peşine düştüler. Şimdi bu amaçla Almanların, harıl harıl ’Almanca’ İslam din dersi verecek öğretmen yetiştirdiği söylenirken, ’Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ (DİTİB) ne yapacak? Din derslerinin Türkçe mi Almanca mı verilmesi gerektiği yolundaki görüşlerini açık açık anlatması gerekmiyor mu?

Koca fuarda 6 firma

MÜNİH’te Hotel Goethe'den çıkıp Trabzon ve Karadeniz Kültür ve Dayanışma Derneği lokalinde düzenlenen 'Hürriyet Forum'un toplantısına giderken, kapıda üç Türk işadamıyla karşılaştık. Her yıl yapılan İSPO Spor Fuarı için gelmişler. Türkiye'nin tekstildeki ağırlığını düşünerek "Bağlantı yaptınız mı?" diye sorduk. "Beklediğimiz olmadı" dediler.

Bu fuar hem yaz, hem de kış yapılıyormuş; aynı 'moda' fuarı gibi... Düşünün 48 ülkeden 1970 firmanın katıldığı 'pazar'da, Türkiye'den katılan firma sayısının altıyı geçmediğini öğrenince şaşırmamak elde değil.

Dudullu'daki (İstanbul) Şampiyon Spor firmasının yetkilisi Ahmet Gencal, "Ne yazık ki böyle..." diyor.

Fuarda Çinliler gene egemen. İşler Mısır’a gitmekle olmuyor, markan yoksa 'taşeron' kalıyorsun. Çin gümbür gümbür Avrupa'ya girmiş artık. Çin gelince bizim firmalar dışlanıyor. 'İhracat şampiyonu' Almanya'nın, özellikle elektronikte ensesine binmiş durumda Çin... (Çin’in 2008’de ihracat hedefi 1.4 trilyon dolar.)

2002 SÖZÜ

(2002 seçimlerini öncesinde, Hürriyet’e verdiği demeçte) "İmkanları Türkiye’ye nazaran çok daha sınırlı ülkeler yurtdışındaki vatandaşlarına bulundukları ülkelerde oy hakkı sağlarken, Türkiye’nin bunu halen yapamaması geçmiş hükümetlerin büyük hatasıdır. Bunu sağlamak bizim ilk hedefimizdir."

(Recep Tayyip Erdoğan)
Yazarın Tüm Yazıları