KÜRTÇE diye ayrı, özgün bir dil yoktur. İddia edilebilecek bütün farklılıklarına rağmen, özünde ’Kürtçe’ Farsçanın bir lehçesidir... [Aynen Anadolu ve Azeri Türkçesinin benzerlikleri gibi] Temel kavramlar, eylem kelimeleri vs. Farsçayla bire bir benzerlik gösterir. Farsça da Ermeniceyle aynı dil grubundadır. Gerekçe bu iki dille aynı kökten gelir... [bkz. Tübitak, Bilim Teknik, Yeni ufuklara 2.cilt]...
Bir Kürt, İran’da kolayıkla iletişim kurabilir.. İçersinde yaşanılan coğrafi bölgeye göre, doğal olarak Türkçe ve Arapça bir çok kelimeyi de barındıran bu Fars lehçesinin, devleti yönetenler tarafından ’özgün bir dil’ olarak ’resmen’ kabul görmesi herşeyden önce bilimsel bir yanlıştır.
Anayasanın, eski deyimle lafzına ve ruhuna, yani hem somut içeriğine, hem de genel felsefesine en saygılı olması gereken devlet kurumlarından biri, TRT tarafından başlatılan bu uygulama, Anayasamızın "Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.Dili Türkçedir" şeklindeki değiştilemez 3. maddesiyle çelişmektedir. Açıkça söylemek gerekirse, politik kazanımlar amacını güden bu uygulamayla bir anayasa suçu işlenmektedir..
Türkiye’de sadece Farsça değil, yaklaşık 10 değişik dil konuşulmaktadır.
Bu uygulama diğer dilleri konuşanlar anlar açısından da benzer hak talebini doğuracaktır. Bu gidiş, devletin resmi dilinin kaldırılmasına doğru bir gidiştir.
Bu ülkede yurttaş olarak yaşayanlar Arap, Kürt, Ermeni, Azeri, Rum, Türkmen, Laz, Çerkez, Arnavut, Yörük, Boşnak, Gagavuz, Pomak, Alevi, Sünni, Süryani vs.vs.. ne olursa olsun, bütünüyle Türk milletini oluşturur...
Milletimizin ortak adı Türk ve ortak dilimiz Türkçe’dir.
Ulu önder M.Kemal Atatürk’ün tanımlamasını hatırlayalım:
"Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
Devletimizin kuruluş felsefesi olan Kemalizmle, yani ’bilimi rehber alan ulusal devlet anlayışı’yla her bakımdan çelişen ve açıkça ulusal/milli devlet bütünlüğümüzü hedef alan ve ’insancıl, demokrat’ bezemeleriyle sunulan masum görünümlü bu operasyon, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etmek için 85 yıldan beri durmaksızın uğraşan emperyalist güçlerin dayatmasıyla başlatılmıştır. Kabul edilemez!
Prof.Dr.Ali ERCAN
Kömür ver, oy al bölgesi burası
40 yıldır Çankaya-İncesu köyünde ikamet etmekteyim. Burası bir gecekondu bölgesi, yani ’kömür ver, oy al’ bölgesi. 30 yıldır buralara terasevler yapılacak.
Ama halen proje aşamasında... Kömür kamyonları artık geceleri geliyor. Bir korna, insanlar koşuyor kömür almaya.
Hani gitsem ben de alacağım; tutuyorum kendimi. Şimdi kentsel dönüşüm buraya Ankara’nın göbeğinde yapılsa kime kömür verip oy alacaksınız değil mi? Tabi Çankaya Belediye Başkanı köpek barınakları kadar buralarla da ilgilenseydi kendi döneminde, derdik ki CHP ile yola devam. Ama inanın ilk defa diyemiyorum.