SON bir kaç aydır Ankara’da bazı yollarda (özellikle trafiğin çok hızlı aktığı yerlerde) radarla hız kontrolü yapılmaktadır.
Hatta bu uygulamada sadece hız tespiti yapılmakta, ancak herhangi bir çevirme yapılmamaktadır. Düzenlenen ceza makbuzları sonradan adrese tebliğ edilmektedir. Yapılan kontrollere hiç kimsenin bir itirazının olacağını sanmıyorum. Ama gelişen teknoloji, yolların yapısı, trafik yoğunluğu vs. hususlar dikkate alınarak şehir içi ve dışı yollardaki hız sınırlaması yeniden düzenlenmelidir. Hayatın gerçeklerine uygun düzenlemeler yapıldıktan sonra gerekli denetimlerin yapılması tabi ki normaldir, hatta gereklidir. Hız kontrolü yapılan yollarda (Samsun yolu, Eskişehir yolu, İstanbul yolu) 50 km/s hızla gittiğiniz takdirde ya kazaya sebebiyet verirsiniz, ya güzel bir küfür yersiniz, ya da akıllı bir dayak yersiniz. Denemesi bedava... Av. Atilla FIRAT
Ankaray’daki Ströer’in reklamına itirazım var
BEN Gazi Üniversitesinde Moda Tasarımı ve Eğitimi bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamlamakta olan bir Ankaralıyım. Kendimi bu şekilde tanımlamaktaki amacım muhafazakar yada gerici olarak adlandırılmama isteğim. Ankaray’da belirli periyodlarda fakat aynı olarak düzenlenmiş bir video akışı dev ekranlarda metro bekleyenlerin izleyeceği şekilde Ströer firması tarafından organize edilemkte. Fakat uluslarası bu firma yayınladığı reklam filmleri ile ahlak dejenerasyonuna çanak tutar nitelikte... Reklam filmi Mentos firmasına ait... Çamaşırhanede oğlan ağzına bir Mentos çiklet atar oradaki herhangi bir kadın gider adamın dudaklarına şehvetli bir biçimde yapışır ve kadın havada çamaşır makinasının merdanesi gibi dönmeye başlar. Yalçın Bey bu ve bunlar gibi kuruluşlar bu tip yayınları izleterek ki topluluklara açık bir kullanım alanı. (Ankaray’ın ve metronun kullanıcı potansiyelini düşünün) Bu tip olayları normalleştirmeye çalışıyorlar. Bizim geleneklerimiz yada aldığımız terbiye bu değil. Çocuğum var ve çocuğum gibi çocukların böyle yetişmesini istemiyorum. İster postmodernizim deyin, ister liberalizim... Ben böyle görüntülere ortak kullanım alanlarında karşıyım, rahatsız oluyorum. Kader ALTINTAŞ
Kuğulu’daki gül parkı kuruyor
ANKARA’da Kuğulu Park kadar eski bir geçmişe sahip, bir dönem içinde barındırdığı güllerden ismi alan Gül Bahçesi Parkı kuruyor. Gül kurusu parkına dönüşüyor! 20 gün kadar önce Bulgaristan Büyükelçiliği’nce Kazanlık’dan getirilip parka dikilen gül fideleri de Ankara’ya uyum sağlayamayarak kurudu. Daha önce dikilen diğer güllerin ve mevcut bitki dokusunun da akibeti aynı olacak gibi gözüküyor. Semt sakinlerinden Ziraat Mühendisi Sn. Y. Alkan’la parkta yaptığımız sohbette Alkan “Parkın zeminin toprak niteliğini bitirdiğinin görüldüğünü, parktan geçerken izlediğine göre sulamanın tankerle basınçlı su vermek şeklinde yapıldığını, bunun ise gül ve benzeri dikenli bitkilere zarar verdiğini, ayrıca basınçlı suyun zemin tarafından emilmeyerek çimen üzerinden kayıp gittiğini, yapılması gereken uygulamanın ise zemin toprağının bellenerek en az 20 cm derinliğinden üste doğru ters yüz edilmesi, humuslu toprak ve doğal gübre karışımının yeniden serilmesini, akabinde bitkilendirmenin ve çimlendirmenin uygulanmasını, sulamanin ise en basit şekli ile hortum/düşük basınçlı su döner fiskiye marifeti ile yapılmasını, kaybolan mevcut ağaç dokusunun yeni fideler ile yenilenmesini” önerdi. İlgililerin dikkatine... Bülent BÜYÜKAKIN