Paylaş
01.06.2017 tarihinde zeytincilik yasa tasarısı TBMM’den geçerken tasarıya eklenen, işyerlerinin işçilerine iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verme zorunluluğu maddesi 1 Temmuz 2020’ye kadar ertelendi.
4857 sayılı İş Kanunu, kamu kurumlarının tehlikeli ve çok tehlikeli grupta çalışanı olan kesim ile birlikte 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 6331 sayılı Kanun maddelerinin 2020 tarihine kadar 3. kez daha ertelenmesi, iş güvenliği hizmetlerinin alımının önünü tıkadı.
Bu durum devletin çalışanlarına önem ve değer vermediğini gösteriyor. Az tehlikeli görülen işyerlerinin, üretim yapan birçok fabrika, tesis ve işletmeyi de içinde barındırdığı unutuluyor.
Çalışma Bakanlığı’nın ‘sıfır iş kazası’nı öngören ‘Seferberlik Protokolu’nun imzalanmasından sonra siyasetçilerin böyle bir yola girmesi ‘fiyasko’ olup Avrupa Birliği bir yana, çağdaş, insancıl toplum düzeyinden hızla uzaklaştığımızın bir göstergesidir. Bu şartlarda iş kazaları ve meslek hastalıklarının azaltılması nasıl gerçekleşecektir? Bu durumdan kimler menfaat sağlayacaktır? Kimler ne kaybedecektir? Ölümlü iş kazaları ve meslek hastalıkları çok çabuk unutulmaktadır.
Bu arada TOBB temsilcisinin toplantıya gelmemesi dikkat çekti. Neden acaba? Bu ertelemenin arkasında olduğu için mi?
DİDEM ENGİN, BAKANA NE DEDİ?
TBMM komisyon görüşmelerinin son gününde yasama disiplinini sulandıran bir tutum sergiliyor iktidar milletvekilleri... Örneğin Sanayi, Ticaret, Enerji Komisyonu’nda zeytinliklerin, kıyıların ve meraların talanına ilişkin, 76 maddelik tasarının 74 maddesi görüşülmüşken birden AKP’lilerin imzası ile son dakika önergeleri gelmeye başlıyor. Gelen maddeler kooperatifçilik, sendikalar, ‘Orman Köylülerini Kalkındırma Fonu’nda kesintiye gidilmesi, özelleştirme, iş sağlığı ve güvenliği gibi ne sanayiyi, ne üretimi, ne de bilim ve teknolojiyi ilgilendiren önergeler. Başka başka komisyonların uzmanlık alanına giren bu kanunlardaki değişiklikler AKP tarafından ‘oldubitti’ye getirilerek, kamuoyunda tartışılmadan, muhalefet milletvekillerinin değerlendirme yapabilmelerine fırsat ve zaman tanınmadan son dakikada ‘yama’lanan önergeler ile 76 maddelik tasarı birden 90 maddeye çıkıyor!
Bu duruma CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin sert tepki gösteriyor, bu durumun gayriciddi olduğunu anlatıyor... Ve diyor ki:
“İki yıldır ben milletvekiliyim ve iki yıldır komisyona gelen kanun tasarılarında hep son dakika önergeleri, gece yarısı gelen önergeler... Bu komisyonun bir çalışma disiplininin olması gerekir!” sözleriyle Bilim-Teknoloji Bakanı’nı ve AKP’lileri eleştirerek, komisyon toplantısını terk ediyor.
Engin ciddi bir vekildir; iktidarı bu konuda hep uyarır da... Ne yazık ki, iktidar bunu anlamazdan gelir.
‘BU KADAR YÜREKTEN ÇAĞIRMA BENİ’
ABD ile PKK/YPG işbirliği, Kongre’nin silah desteği kararı ile aleniyet ve resmiyet kazanınca, Cumhurbaşkanı haklı olarak, “Bir gece ansızın gelebiliriz” dedi.
Sahada TSK mevcudiyeti devam ediyor. Rakka önlerinde ABD ve YPG harekâtı, DEAŞ ile de ortak bir seviyede sürdürülüyor. Rakka’da, DEAŞ’ın emanetçiliğinin sonuna gelindi, PKK/YPG lehine kuzu kuzu çekilecekler. (Bir kısmı geçenlerde kenti terk etti.)
Uluslararası hukukun temel ilkeleri bakımından utanç verici bir durum yaşanıyor. Terörist faaliyetlerin önlenmesi konusundaki bütün uluslararası sözleşmeler, sözde medeni devletler tarafından askıya alınmış vaziyette...
Suriye’nin koalisyon güçleri tarafından işgalinin temel amacının, ırkçı terörden bir özerk yapı üretmek olduğu artık tartışılmaz bir gerçek.
Rojava’da direklere çekilen ABD bayrağı bu gerçekleri sembolize ediyor ve artık dost bir ülke bayrağından farklı bir anlam taşıyor.
Cumhurbaşkanı’nın “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözleri, muhtemelen Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Bu kadar yürekten çağırma beni” aynı adlı şiirinden mülhem... ABD son icraatları ile ne kadar farkında bilinmez, sanki ‘yürekten çağırıyor’... Bünyamin HARAÇÇI
BİLİYOR MUSUNUZ?
- HDP Mardin Milletvekili Ali Atalan’ın Başbakan’a “TRT’nin 16 Nisan döneminde yanlı ve tek taraflı yayın yaparak Anayasa’yı, yasaları ve yayın ilkelerini çiğneyen TRT Haber kamu kanalı mıdır, yoksa AKP’nin kanalı mıdır? TRT Kanunu’ndan ‘bir siyasi partinin, grubun çıkar çevresinin, inanç veya düşüncesinin menfaatlerinde alet olmamak ibarelerini’ çıkarmayı düşünüyor musunuz? TRT neden HDP’ye yer vermemektedir” diye sorduğunu...
- TÜRKİYE Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un, açıklanan enflasyon rakamlarının memur maaşlarına etkisini değerlendirirken “Enflasyon maaş zammını ikiye katladı. Yani memur maaşları eriyip gidiyor” dediğini...
MESAJ PANOSU
MUSTAFA Kemal’in anası, aile efradı, en az bu tarihçi allamelerin değerli aile üyeleri kadar saygıdeğer kabul edilmeli, ‘asgari haysiyet’ seviyesinde bir tavır, bunu gerektirir. Burada yadırganan; devlete hizmet etmiş birçok insanın hayatını, tutuklama, yargılama değirmeninde ‘yemlik buğdayı’ gibi öğüten sistemin, Atatürk’ün hatırası söz konusu olunca, sanıkları ‘Mısır pamuğuna’ sararak yargılaması. Nihan BAĞCI
EMAAR AVM’YE İÇKİ RUHSATI VER ESNAFINKİNİ İPTAL ET
ÜSKÜDAR Belediye Başkanlığı geçtiğimiz ay belediye meclisinde Dubai şeyhinin AVM ve rezidansı olan Ünalan Mahallesi’nde bulunan EMAAR AVM’ye ‘içki ruhsatı’ vermişti.
Geçtiğimiz haftalarda aynı belediye merkez Uncular bölgesinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, kendi halinde esnafların ise içki ruhsatını iptal ettirdi ve dükkânları mühürledi.
Yani Dubai şeyhine haram/helal bakmayanlar, yurdum insanı gariban esnafa gelince içki ruhsatını iptal edebiliyor. Bu çifte standart, bu ikiyüzlülük bugün Üsküdar Belediye Meclisi’nde saat 16.00’da CHP’li Belediye Meclis üyeleri tarafından dile getirilecektir.
Av. Onur CİNGİL
CHP Üsküdar İlçe
Yönetim Kurulu Üyesi
Paylaş