YAZACAKLARIMIZ ’Harbiye’de Kongre Vadisi Projesi’ ile ilgili; bir işin nasıl yapıldığının, geride kalan İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçılarının nasıl tepkili oldukları...
İlk önce bir karar okuyalım:
"1937 tarihli Proust planında Dolmabahçe, Taksim, Maçka, Harbiye arasında planlanan yeşil alandan günümüze gelebilen (...) alanın Tarihi ve Kentsel Sit Alanı olarak belirlenmesine, Koruma Amaçlı İmar Planı’nın kurulumuza iletilmesine karar verildi."
İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, geçen 11 Nisan’da böyle diyor. Ancak aynı kurul üç ay aradan sonra 11 Temmuz’da ise bu görüşünden vazgeçiyor.
Yani vadi önce ’Tarihi ve Kentsel Sit Alanı’ ilan ediyor; ardından ise Büyükşehir Belediyesi’nin ’Harbiye Kongre Vadisi Tesisleri’ projesinin uygun olmadığına karar veriyor ve belediyeye inşaat alanı konusunda yol gösteriliyor. Bunun üzerine proje start alıyor; ardından Mimarlar Odası İstanbul Şubesi 1/5000 imar planının durdurulması için yürütmeyi durdurma davası açıyor.
2009’daki IMF Guvernörler toplantısı için Büyükşehir Belediyesi’ninhazırladığı Kongre Vadisi Projesi’ne göre Açıkhava Tiyatrosu’nun üstünün kapatılıp kongre merkezine dönüştürülmesi ve TRT binasının da müze olarak kullanılması düşünülüyor(du).
YIK MUHSİN ERTUĞRUL’U!
Ancak Koruma Kurulu bu ikinci kararı alınca projede başka fonksiyonlar için düşünülen Açıkhava ve TRT binası kurtuluyor; olanlar ise Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne oluyor. Bunun sonucunda, aynı zamanda tarihi Şehir Tiyatroları’nın merkez binası (İstanbul’un tiyatro tarihinin belgeleri ve kostümler burada korunuyor) olan Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun kıyımı/yıkımı kararı karşısında sanatçılar aylardır tepki gösteriyor. (Ferhan Şensoy "Tiyatro olsun istemiyorlar, çünkü tiyatro muhaliftir. Bunun için tiyatro tarihini silip süpürecekler" diye bağırıyor günlerdir.)
Ekim ayında binanın bir an önce boşaltılması uyarısına karşın ’İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği’ (İŞTİSAN) altında örgütlenmiş olan sanatçılar, medyada pek yer bulmasa da tepkilerini şöyle dile getiriyorlar: "37 yıl sonra ilk kez sahnemiz kapalı kaldı... Geçen yıl özerkliğimiz elimizden alındı; tiyatro yönetim kuruluna belediye bünyesinden iki kişi atandı; tiyatronun yönetiminde artık belediye söz sahibi olmak istiyor. Kaygılıyız; tiyatromuz sanatla ilişkisi olmayan büyük bir yapılanmanın eteğine iliştirilmek isteniyor. Kent belleği değerlerimiz hızla uzaklaşıyor bizden; yalnızlaşıyoruz, tüketiyoruz, tükeniyoruz. Yeni binalar yapmayı çağdaşlık sananlar o binaların içini neyle dolduracaklar? Sanatla ilişkisini koparan bir toplum çağdaşlıktan söz edebilir mi? Hayır sessiz kalmayacağız, anılarımıza, geleceğimize, sahnemize sahip çıkacağız."
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, basındaki açıklamalarında ise "Vadi bünyesinde yerüstünde sadece Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu olacak; daha güzelini yapacağız. Bize güvenin" diyerek tepkileri dindirmeye çalışıyor. (Bedrettin Dalan, o güzelim Tepebaşı Dram Tiyatrosu yandığında buraya aynısını yapacağını söylemiş; yerine malum beton/mavi camlı (TÜYAP/TRT) binayı yaptırmıştı.)
Proje mimarlarının anlatımları ile Topbaş’ın söylediklerini ise çelişkili buluyor sanatçılar...
ESAS KONGRE SALONU
Ve diyorlar ki:
"85 bin m2’lik projede tiyatroya ayrılan alan % 10 bile değil... ’Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ adı altında yeniden yapılacak olan salonun, bir tiyatro salonundan daha çok kongre salonuna benzediği anlaşılıyor. Gerektiğinde tiyatro oyunları dışındaki etkinliklere (kongreler, güzellik yarışmaları vs.) tahsis etme yani arada o da dolu olmazsa belki Şehir Tiyatroları da oyun oynayabilir gibi bir amaç güdüldüğü anlaşılıyor."
Ne yazık ki proje mimarları "Kongre salonu ile tiyatro salonu arasında büyük bir fark yoktur ki... Bu kadar kıymetli bir arazide tiyatro olmaz tabii..." derse bunun altındaki amaç ’rant merkezi’ oluşturmak değil midir?
Ne var ki mimarlar gene insaflı davranmış; belediyeden ’Kongre Vadisi’ olarak istenen projeye bir tiyatro salonu eklemiş! Ama ne yazık ki sahne ölçüleri, ’kongre salonu’nu çağrıştırıyor.
Batı’da önemli alanlardaki tiyatro salonları hiç iş merkezlerine dönüştürülüyor mu? Keşke Topbaş, Harbiye’de ’Kongre Vadisi’ yerine bir ’Sanat Vadisi’ oluştursaydı da ileride anılsaydı.
İSTANBUL İŞ MERKEZİNE DOYDU
Büyükşehir Belediye Meclisi’nden bugüne kadar kaç alışveriş merkezi için imar izni çıktı? (Veya kaç tiyatro salonu yandı veya kapatıldı?) Sayısını meclis üyeleri dahi hatırlayamaz.
Trafik sıkışıklığından bir günümüzün 48 dakikası yollarda geçiyormuş. İstanbul’da ’vahşice’ artan bu imar yoğunluğuyla bundan sonra kaç saatimiz yollarda geçecek? Bunu düşünen yok.
"Orada zaten bir kongre merkezi var; Lütfi Kırdar gibi... Kongre için gelecek IMF’ciler, örneğin Roma’da göremediği bir Van Gogh sergisini görebilse; La Scala’da dünya prömiyeri yapılan Yaşar Kemal’in ’Teneke’sini izleyebilse... Ülkemize daha farklı bir gözle bakmazlar mı?"
Sonuçta Büyükşehir, sanatçıların ve sanatseverlerin tepkilerine karşın Harbiye’yi yıkmakta kararlı... Buna karşılık sanatçıların dünden itibaren Beyoğlu ve Şişli’yi "Muhsin Ertuğrul Sahnesi, sadece alkıştan yıkılsın!" afişiyle süsleyerek direnmeye devam edecekleri anlaşılıyor. Artan tepkileri ’yumuşak’ bir geçişle dindirmek isteyen Kadir Topbaş’ın, bu hafta tiyatro sanatçılarıyla bir araya gelerek onlara bazı ’güvenceler’ vermeyi düşündüğü belirtiliyor. Sanatçılar, Topbaş’a, Kadıköy Tiyatrosu’nun 1965’te kar yağdığı için kapanması üzerine Muhsin Ertuğrul’un "Beyler, paşalar, ağalar, partililer, partisizler, bir tiyatro gözümüzün önünde kapanıyor da kimsenin kılı kıpırdamıyor; kapanan meyhane değil, kumarhane değil; biricik sanat yuvası olan tiyatro!" diye özetlenebilecek sözlerini hatırlatacaklar.
Şu kadere bakın, Muhsin Ertuğrul Sahnesi ilk kazmayı yemeden önce Aziz Nesin’in ’Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ oyununun provalarına ev sahipliği yapıyor. İronik değil mi; yukardaki tabloya baktığınızda ’Muhsin Ertuğrul Sahnesi ’Ne yaşar ne yaşamaz’ duygusu uyanmıyor mu sizde de!
(Bir kılını kıpırdatmak isteyen varsa muhsinertuğrulsahnesi.com’a bakabilir.)