Telekom’u alan ‘Oje’ firmasını tanıyalım

YURTDIŞINDA, Türk firmalarının önemli projelerinde imzası olan, bu arada Suudi Arabistan’da 10 yıl çalışan Makine Yüksek Mühendisi Aslan Özmen, Türk Telekom ihalesini kazanan ‘Oger Telekom’u tanıtıyor:

Oger Telekom 2 milyon nüfuslu, ihracatı 100 milyon $, ithalatı 4 milyar $ olan küçük bir Lübnan firmasıdır. Bir inşaat, müteahhitlik firması olarak Lübnan’Refik Hariri tarafından Fransızlarla ‘Saudi Oger’ adıyla 1978’de kurulmuştur. Oger bir Fransız adıdır ve ‘Oje’ diye okunur. Şirket bir Suudi şirketidir. Petrol fiyatlarındaki patlama sonrasında kraliyet ailesine ait tüm sarayları (Riyad, Cidde, Taif ve Mekke) inşa etmiştir. Kendisi ihaleye girmez. Kralın çağrısı ve emri üzerine sarayı masal gibi yapar ve faturası ödenir. Bilahare; şirketin büyümesi üzerine Oger firması adını bırakarak, ortaklıktan ayrılmıştır. 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra Suudi Arabistan’da altyapı, elektrik santralı, gaz ayırma fabrikaları, boru hatları gibi teknolojik projeler önem kazanmıştır. Saudi Oger bu konuda işbirliği amacıyla Türk firmalarıyla temasta bulunmuş, sonra da bu konuda tek başına yine ihalesiz büyük işler almıştır.

Arap ve Suudi karakteri icabı büyük adamlar! İhaleye girmezler. Kral ve cumhurbaşkanlarıyla doğrudan temas edip işi bitirirler. ‘İhale’ onların uygulamalarında yoktur. Türklerle temaslarında hep Osmanlı özlemi dile getirilir. Nasıl kardeş olduğumuz, neden Batı’nın bizi ayırdığı teması el ele tutuşularak işlenir! Bizim pro-Suudi işadamlarımız hep bu özlemle tutuşur ve komisyoncu olarak bu işlerden komisyon almayı beklerlerdi. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir hükümet buna yanaşmamıştı. Eskiden de tevessül edilmiş, onlara kibarca ihaleye katılın denilmişti.

Refik Hariri hem Suudi hem de Lübnan vatandaşıydı. Bugüne kadar esas işi ve yeri Suudi Arabistan’dır. Bilahare; Suudi Kralı’nın izni ve Lübnan halkının isteğiyle 1978’deki küçük firmanın sahibi Refik Hariri 1998’de Lübnan Başbakanı olmuştur. Refik Hariri, o zaman yıkık dökük Lübnan’da çok zengin bir müteahhit olarak çeşitli imar hareketlerinde bulunmuş, havaalanı, Oger Telekom gibi şirketlerle Lübnan ekonomisine hakim olmuştu. Muhalefetin suiistimal suçlamaları üzerine başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalmış, daha sonra da suikasta uğramıştı. Lübnan, dış yardımlara muhtaç iken ve Arap ülkelerinin sermayesi ve yardımlarıyla yaşarken, Türkiye’ye nasıl sermaye aktaracaktı? Belki Saudi Telecom veya Dubai’nin Etisalat’ı Türk Telekom’u satın alabilirlerdi. Çünkü bunlar devlet şirketi olup çok zengindirler. Petrol gelirini harcayacak yer aramaktadırlar. Nitekim Etisalat-Çalık grubunun 6.5 milyar $’lık peşin teklifi buna örnek sayılmalıdır.

2000 yılında Türk Telekom (TT) teknolojide Saudi Telecom ve Etisalat’tan fersah fersah üstündü. TT’nin 3 adet Türksat uydusu ve radyolink sistemleri mevcuttur.

İŞÇİLER DİKKAT

Oger
firması, müteahhit firma kökenli olup, işi birilerini ütmektır. Şimdi sendikacılar ve beyaz yakalı TT çalışanları lütfen kulak kesilsinler! Tüm işçilerini Bangladeş, Sri Lanka ve Çin’den seçer. Ortalama ücretleri 80-200 $/aydır. Ortadoğu ülkelerinde sendikal hak olmadığından, düzen insan ticareti üzerine kurulmuştur. Şirketler insan ticaretinden büyük kárlar ederler. Nitekim, gazetelerde ‘Oger Telekom 20.000 işçiyi süzgeçten geçirecek’ diye bir haber vardı. Türk işçilerinin durumu şimdiden dikkate alınmalıdır.

Beyaz yakalılara gelince... Lübnan Amerikan Üniversitesi mezun ettiği elemanları Suudi Arabistan istihdam eder. Lübnan’da yeteri kadar işyeri olmadığından Lübnanlılar tüm bankacılık, sigorta, muhasebecilik, audit sektörlerinde üst düzey yöneticilik yaparlar. Demek ki artık onları ülkemizde göreceğiz.

Özelleştirme bayramımızı kutluyorum.

Ulla’nın atığı ‘beton’ olmuş

ÇEVRE ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Mustafa Öztürk, 6.9.2005’te batan MV Ulla’nın atıklarının çıkarılmaya başlandığını ve bunların Lafarge firması tarafından Ispanya’ya geri götürüleceğini söyledi.

Greenpeace, Ulla’daki atıkların toksit atık olduğunu belirtiyor.

Bunlar baca gazı külüdür; içinde krom vardır. Bizim için önemli olan bir atığın zararlı veya zararsız olmasından önce Türkiye’ye izinsiz olarak nasıl sokulduğudur. Böyle bir şeye kesinlikle izin veremeyiz.

Nasıl bir işlem yapılıyor?

Hani birileri ortaya çıkıp bilmem ne oldu, balıklar mahvoldu, deniz ölüyor dedi. Gitsinler baksınlar şimdi... Gariban balıkçıları perişan ettiler, turizmi baltaladılar. Baştan beri söyledik, bir olayı yaşamadan görmeden karar vermemek lazım diye... Geminin batmasıyla tabanda, 45 metre derinlikte atıklar betonlaşmış.. Şimdi bir Türk firması 22 bin tonluk kapasiteli bir alanda tarama yapıyor, sonra bu betonları kırıp parçalara ayırıyor. Sonra da pompalanarak öbür gemiye yükleniyor. İlk denemeler başarılı oldu. Dağılma, kirlilik yok, sonuç olarak sorun yok. Atıkları Laferga firması alıp götürüyor, onlara maliyeti 850 bin dolar. Türkiye’den tek kuruş çıkmıyor.

O da vali bu da vali

İNGİLTERE
seyahatinde başına gelenler sonrasında emekliliğini isteyen İzmir Valisi Yusuf Ziya Göksu, orada günlüğü 890 milyona lüks bir araba ile karşılanması üzerine ‘Murat 124 ile karşılayacak hali yok ya. Arabanın hangi marka olduğuna, ruhsatına ve kime ait olduğuna nereden bakayım’ diyor. Mazerete bakınız!? Güvenlik açısından hiç tanımadığı bir araba Vali’yi karşılayıp gezdirebilir mi?

Eski Bilecik Valisi (şimdi Erzincan Valisi Refik A. Öztürk) de izinde makam aracını kullanmıyor. Tatil yerine İzmir Üçkuyular garajından küçük otobüse binerek ayakta gidiyor. Yolda polis kimlik kontrolü yapıyor. Vali olduğu anlaşılınca polisler, ‘Buyrun Sayın Valim, sizi biz götürelim’ dediklerinde, ‘Hayır ben tatildeyim. Tatildeyken devletin arabasını kullanamam’ diyor. (Bu haber Ağustos 1996 yılında Hürriyet’te yayımlandı.)

İşte devletin iki valisi. Buyrun yorum sizin.

Yaşar USLUER-İZMİR

Mesaj panosu

‘ŞEBİNKARAHİSAR
Kültür Sanat ve Ceviz Festivali sürüyor. MÖ 300 yılına kadar uzanan köklü bir tarihi olan bu kent için Eyliya Çelebi ‘Şebinkarahisar göklere yükselmiş bir dağın taa tepesinde yedi köşeli bir kaledir, ilk bakışta direksiz ve serensiz kalyon gemi gibi görünüyor’ demiş. Şebinkarahisar’ın Kültür Sanat ve Ceviz Festivali 8 Temmuz’a kadar sürüyor.

GÜNÜN SÖZÜ

‘Bazıları ışığın, bazıları gölgenin peşine düştü.’

(T.S. ELIOT)
Yazarın Tüm Yazıları