TBMM 12 yıl önce Kıbrıs için hangi kararı almıştı

CHP eski milletvekili ve emekli Büyükelçi Onur Öymen, TBMM’nin, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 25. yıldönümü olan 15 Temmuz 1999 tarihinde özel gündemle toplandığını ve yayınladığı deklarasyonu hatırlatıyor. Oturuma Rauf Denktaş da katılmış...

Haberin Devamı

Yayınlanan ‘TBMM deklarasyonu’ başlıklı bildiride, 25 yıldan beri Kıbrıs’ta kan akmamasının sevindirici olduğu, buna karşılık Yunan-Rum tarafının Enosis emelinden vazgeçmediği, bunun kabulünün mümkün olmadığı kaydediliyor. Adada ve bölgede barış ve istikrara yönelik tehditlerin sürdüğü, Yunanistan ve Rum tarafının terör örgütü PKK’ya verdiği desteğe vurgu yapılan deklarasyonda iki paragraf dikkat çekiyor:
“Bugün, Kıbrıs’ta, Rumların, Zürih ve Londra anlaşmalarını çiğnemeleri, Türk unsurunu yok etmeye çalışmaları neticesi doğmuş, iki ayrı devlet gerçeği bulunmaktadır. Bu gerçeği kabul etmeden, her iki devlete eşit gözle bakmadan herhangi bir çözüm bulmak mümkün değildir.”
Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili garantörlük hakları ve stratejik menfaatleri daima korunarak, KKTC’nin devlet statüsü ve güvenliği dahil, meşru hak ve çıkarlarının aşındırılmasına hiçbir surette müsaade edilmeyecektir.”
Onur Öymen sonunda şöyle diyor:
“Sayın Davutoğlu’nun Kıbrıs’ta çözüme yaklaşıldığını söylediği bugünlerde TBMM’nin yukarıdaki kararını hatırlamakta yarar var. Acaba bulunacak çözüm TBMM’nin bu kararına ne kadar uygun olacak?”
Türkiye ve dünya siyasetinin o günlerden beri nereden nereye geldiğini iyi düşünmek gerekiyor.

Haberin Devamı

SURİYE’den sonra, şimdi de, İran’ın Türkiye’ye düşmanlaştırılması çalışmalarının Amerika denetiminde devam ettiği anlaşılmaktadır. Silah sistemi bir bütündür. Silahı da Amerikalılar çalıştıracağına göre, Trabzon’un Kadırga yaylasında, daha çok Amerikalı göreceğiz demektir. İncirlik ile yetinmediklerine göre...
bulentesinoglu@gmail.com

Babamın katil adayı ve ölümü!..

AZİZ Nesin’in oğlu Ahmet Nesin “Babamın katil adayı ve ölümü!” başlıklı bir yazı kaleme alarak, Cafer Erçakmak’ın Sivas’ta ölümü üzerine duygularını aktarmış... “Yazması zor, okuması zor, düşünmesi zor bir olay” diye başlıyor Nesin ve şöyle devam ediyor:
- “Herkesin başına gelecek bir şey değil, o yüzden okuyanların beni anlaması benim de Sivas Madımak Oteli’nde öldürülen Nesimi Çimen’in oğlu arkadaşım Mazlum’u ya da Metin Altıok’un kızı sevgili Zeynep’i anlamam zor. Benim için babamı öldürmeye çalışan, onlar için babalarını öldüren birisi (Cafer Erçakmak) Sivas’ta öldü, yargılanmadan, arayıp sorulmadan...”
- “Cafer Erçakmak yıllardır Fransa’da yaşıyordu, adresi belliydi, kırmızı bültenle aranıyordu ama önemli değildi, nasıl olsa yeni kimlik bulunurdu.
2003 yılından beri Paris’te yaşadığımdan çok istedim Erçakmak’ın yaşadığı yere gitmeyi. Karşısına dikilmeyi düşündüm, hatta bir kameraman arkadaş alacaktım yanıma, beni gördüğü andaki yüzünü merak ediyordum, bir kere görmekle olmaz diye düşündüm o an’ı filme alacaktım. Sonra kendimi tanıtacaktım. Bana ne diyecekti, tepkisi ne olacaktı, bana da saldırır mıydı, yıllarca bunu düşündüm. Ne yalan söyleyeyim, bana saldırır diye değil de ben saldırırım diye korktum. (...) Erçakmak gerçekten ödüllendirilmiş. Kırmızı bültenle aranan bu katil tıpış tıpış Türkiye’ye girmiş ve burada ölmüş.”
Ahmet Nesin’in öteki duygularını okumak isteyenler yazının bütününü okumalıdır.

Haberin Devamı

Karga ve martılar kısırlaştırılır mı

KADIKÖY Çifttehavuzlar Büyük Kulüp’ün yanındaki bölgede sabah 05’lerden itibaren coşan karga ve martılar mahalle sakinlerini çileden çıkarıyor. Aslında Kadıköy’ün birçok bölgesinden bu şikâyetleri sık sık duyuyoruz. Son iki yılda sayıları çoğalan bu kuşlar, artık insanlara da saldırıyormuş. Esas yakınma şu: “Büyük Kulüp gibi nezih semtte sahiller çöp dolu, çöpler yollara saçılmış durumda, çok erken saatlerde toplanması gerek.” Kadıköy Belediyesi martı ve kargalara yaratıcı çözüm üretmeli. Eski Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone’ın, güvercinlerin çoğalmalarını önlemek için yemlerine kısırlaştırıcı ilaç koymuştu. Sincapların ezilmemesi için de otoyolların altından küçük tüneller yapılmıştı.
Hayvanlara zarar vermeden böyle bir önlem alınabilir mi?              
G. B.

Haberin Devamı

SPOR dünyası akıl tutulmasına kapılmamalı.
GS ve FB’yi karşı karşıya getirecek tartışmalar, başka emellerin beklentisi olabilir.
Tuzakları, serinkanlılıkla karşılamak gerekir.
GS-FB ve diğer tüm kulüpler arasında ‘ezeli rekabet, ebedi dostluk’ ilkesinin yine yaşam bulacağından emin olunmalıdır.

İtalya’yı bırakın da kendi plajımıza bakın

‘PLAJLAR kayboluyor’ başlıklı yazınızı okuyunca içime bir hüzün çöktü. Trabzon’da Uzunkum denilen mevkide yer alan büyük anneannemin evini hatırladım. Evin önünden yol geçerdi. Şehir içi, şehirlerarası bütün ulaşım o yoldan sağlanırdı. Annemin çocukluğunda yolun altında bahçeleri varmış. Salatalık, domates ekerlermiş. Plaj ve deniz bu bahçeden sonra başlarmış. Zamanla denizden aşırı kum çekildiği için, deniz plajı almış, plaj bahçenin üzerine taşınmış. Bahçe filan kalmamış.
Benim çocukluğumda, yolun alt tarafı plajdı; incecik simsiyah kumu olan bir plaj... Eni 10-15 metre, uzunluğu 2-3 kilometre vardı sanırım. Yolu geçer, plaja iner, kumda oynar, denize girerdik.
Sonra 1980’li yıllarda yol genişletildi. Denizin kenarına kayalar yığılıp üstüne kaldırım yapıldı. Plaj iyice daraldı. 1990’lara gelindiğinde, deniz üstüne kaldırım inşa edilen kayalara kadar dayanmış, plaj filan kalmamıştı ortada.  Çocuklar kayaların üzerinden denize girer olmuştu. O da yoldan geçenlerin onaylamaz bakışları arasında.
2000’lerde Karadeniz otoyolu yapıldı. Artık deniz de yok evin önünde.        Gönül ALBAYRAK
FLORYA’NIN HALİ
YEŞİLKÖY
sahillerinde denize girilmesinin tehlikeli olacağını Sağlık Müdürlüğü tespit ediyor. Büyükşehir uyarıcı bir levha asmıyor. Aksine WC ve soyunma kabinleri, şezlong hizmeti veriliyor. Meğer, buranın işletmesini, Büyükşehir’in mensuplarının kurduğu Zabıta Vakfı yapıyormuş.
Zabıta Vakfı’nın işlettiği bir yerde denetim olabilir mi? Sağlıksız bir ortama belediye göz yumamaz. Güzelim Çiroz Plajı da gitmiş, seyyar satıcıların deposuna dönüşmüş...
Bülent YURTSEVER

Yazarın Tüm Yazıları