’Tam gün’ sağlık hizmetini aksatır

TÜRK Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof.Dr. İsmail Mete İtil, ’tamgün yasa tasarısı’ ve üniversitelerde ’tam gün’ çalışma sistemiyle ilgili olarak "Eğer bu yasa yürürlüğe girerse kriz ortamında 40 bine yakın muayenehanenin kapatılması işsizliği körükleyecek, sosyal çöküntüye yol açacak, sağlık hizmetlerinde aksamalar olacaktır. Üniversitelerde öğretim üyesi istifaları yaşanacak, bu da eğitim ve öğretimi olumsuz etkileyecektir. Böyle büyük değişikliklerin yapıldığı bir sosyal programın, uygulamasının sorularla dolu olduğu bir yasa tasarısıyla gölgelenmesine izin verilmemelidir" diyor.

Sağlıkta son 6 yılda kapsamlı bir değişiklik programı uygulandığına dikkat çeken Prof. İtil, ’Dünya Bankası projesi’ olan, uluslararası sağlık örgütleri tarafından da desteklenen programın; bir yandan halka yoğun, ucuz, kolay erişebilinir sağlık hizmeti sunarken, bir yandan da sağlık hizmetlerinin devlet tekelinden çıkarılarak özel sektöre açılımı da öngördüğünü belirtiyor. Prof.Dr. İsmail Mete İtil; "sağlıkta devletin tüm yurttaşlara ucuz ve yoğun hizmet götürebilmesi düşüncesiyle uygulamada sorunlar yaratabilecek olan özel sektöre açılım arasındaki çelişki ise, devletin özel sağlık kurumlarını da tam bir denetim altına alması ile çözülmeye çalışılmaktadır. Bu en temel çelişkidir. Uzun vadede bunun sürdürülebilirliği son derece güçtür. Özel sektör üzerindeki aşırı baskı kaldırılmalıdır. Özel sektör açılımının yapıldığı bir ortam devletçi anlayışla yönetilemez. Burada hastanelerin rekabet edebilmesine ve kendi yatırım ve istihdam politikalarını oluşturmasına izin verilmelidir." diyerek devam ediyor:

ROTASYONA ZORLAMAK YANLIŞ

"YÖK Kapsamında yapılacak bir ’tam gün’ düzenlemesi için yeterli mali kaynak yok. Son önerilen yasa tasarısı ile, bırakın koşullarda iyileşme sağlamayı, öğretim üyelerinin bugünkü koşullarını sağlamak için bile, pazar günü dahil çalışması istenmektedir. Tıp fakültelerinde öğretim üyesine hak ettiği ücretleri verebilecek bir döner sermaye düzenlemesi sürdürülebilir bir durum değildir. "Biz önce yasayı çıkaralım daha sonra düzenlemeler yapılır" demek çözüm değil, karmaşa getirecektir.

Öğretim üyelerinin rotasyonla başka fakültelere gönderilmesi düşüncesinde ısrar edilmemeli. Bu sistem süreklilik sağlanabilecek bir sistem değildir. YÖK yasasının bu maddesi olağanüstü dönemlerde konulmuş ve sonra rafa kalkmış bir maddedir. Hükümetimizin demokratik açılımlar yaptığı bir dönemde bu maddenin tekrar yürürlüğe konması doğru değildir."

Lahana  mevsimi!

SOKAKLARINDA, kavşaklarında bu yıl çiçekler açmayacak. Gelecek yıl, öteki, öteki yıllarda da açmayacak.. Umutlar 5 yıl sonraki bahara kaldı. Bizler lahanaya mahkumuz.

Öğrenciliğimin hemen ardından, tam 14 yıl önce ayrıldığım Ankara’ya, bu sefer yerleşmek üzere döndüm. Çocukluğumda hayal ettiğim; şık Cumhuriyet hanımefendilerinin, nazik beylerin, aydın bakışlı üniversitelilerin, saygın siyasetçilerin, sanatçıların Ankara’sına.

Geçen 15 yılda ne çok şey değişmiş bu şehirde. Genel bir değerlendirmeyle; ’kalkınmaya çabalayan, orta halli, koca bir bozkır kasabasına’ dönüşmüş. Lahanalar ise durumun ince teyidi.

Meclis’in önündeki kocaman kavşaktan, Kızılay’daki saksılara, ana caddelerden ara sokaklara kadar her yere lahana ekmişler. Geldiğim yaz aylarından beri bütün mevsimleri, şimdi de baharı lahanalarla karşılıyoruz. Bu mevsimde, menekşeler, sümbüller, çuha çiçeklerinin rengarenk açmasını beklediğimiz kavşaklarda, sanata, estetiğe salgısını fışkırtma heveslisi bir anlayışın ’sözde çiçeklerine’ katlanıyoruz.

5 yıl boyunca katlanacağımız nice problemi ve tatsızlığı bir yana bırakıyor ve; lahanaların artık tohuma kaçtıklarını birilerinin görmesini bekliyorum. Lütfen. Burası Başkent...

Emine Behiye KARA
Yazarın Tüm Yazıları