ANKARA’da taksicilik yapan esnafın bu günlerde vergi ile başı belada.
Bu yıl vergi dairesi bizden matrah yükseltmemizi istedi. Biz kazancımızın ne kadar olduğunu söyledik. Bizlere yazılı tebligat yapıp; vergi matrahlarını yükselterek 1000 YTL civarında ’ek vergi’ ödememiz gerektiğini ve ödemediğimiz taktirde geriye dönük inceleme yapacaklarını, herhangi bir usulsüzlük halinde ödenecek miktarın daha fazla olacağını söyleyerek esnafı çelişkiye düşürdüler.
Bazı arkadaşlar ileride başımız ağrımasın diye 1000 YTL civarındaki ek vergiyi ödediler. 1000’den fazla esnaf mahkemeye baş vurup hakkını aradı. Mahkeme henüz sonuçlanmadı. Ama vergi dairesi yetkilileri bizleri arayarak; daha önceki 1000 YTL ’ek vergi’ ve bir bu kadarda ’ceza’dan vazgeçtiklerini bildirerek 250 YTL ödememizi istediler. Henüz mahkeme kararı ortada yokken mahkemeyi kaybettiklerini, binlerce esnafın mahkeme giderlerinin milyon YTL tuttuğunu, bunun da devlete büyük bir külfet getireceğini söyleyerek, bizlerin davadan vazgeçmemizi, masrafları talep etmememizi, ayrıca ek vergiyi ödememizi istiyorlar. Aksi taktirde geriye dönük inceleme yapacaklarını, seneye gelecek vergi konusunda anlaşanlara kolaylık sağlayacaklarını, anlaşmayana da zorluk çıkaracaklarını söylüyorlar.
EK VERGİYİ ÖDEYİN
Şimdi sormak istiyorum; parayı yatıranlara, ’siz fazla ödediniz bu ödemeyi seneye mahsuplaşacağız’ mahkemeye verenlere de ’dava sonuçlanmadı ama biz davayı kaybediyoruz, mahkeme giderlerinden vazgeçin bizlerden herhangi bir ödeme talep etmeyin, yapmış olduğunuz masrafları sineye çekin, ama yinede dava açmayan esnaf gibi ek verginizi ödeyin’ diyorsunuz.
Peki biz mahkemeye vermeseydik bütün bu esnaf adına olumlu gelişmeler olacak mıydı? Bence olmayacaktı. Dilediğiniz parayı ve bir o kadar da cezayı alacaktınız. Bizde bir esnaf olarak diyoruz ki devlet bizim devletimiz tabi ki zararını istemeyiz. Biz sizden mahkeme masraflarının talep etmeyelim siz de bizden ek vergiyi almayın. Çünkü ek vergi ödediğimiz zaman bizler diğer arkadaşlarımızdan fazla ödemiş olacağız.
Buda hakkını hukuk yoluyla aramanın cezası mı olacak.
Cavit ÖZCAN
(cavitozcan@gmail.com)
Atık gaz soluyoruz
BATIKENT İlkyerleşim Mahallesi’nde oturmaktayız. Mahallemiz OSTİM sanayi Sitesi ile bitişik durumdadır. Son yıllarda kurulan fabrikalar evlerle iç içedir. Ancak bu fabrikalar ve sanayi tesisleri atık gazlarını bacalarından hiçbir filtreleme işlemine uğratmadan olduğu gibi havaya bırakmaktadırlar. Havada sürekli olarak kanserojen gazları solumaktayız. Akşam saatlerinde yoğunlaşmaya başlayan koku evlerimize de girmekte ve nefes almamızı imkansız hale getirmektedir.
Evin içinde maske takarak dolaşabildiğim zamanlar olmaktadır. Sabah işlerine ve okullarına gidenler de havadaki dayanılmaz kokuyu solumak zorunda kalmaktadırlar. Durum çok vahim olmasına rağmen konuyu ilettiğimiz yetkililer umursamaz tavırlarını sürdürmektedirler.
Konu çok acildir. Çözüm arayışımızda bizlere kim yardımcı olacaktır? Lale ONURSAL
Sağlığımız elden gidiyor mu
TOPLUMUMUZDA uzun yıllardır devlette işe girmek veya sigortalı bir işte çalışmak çok önem arz ediyordu. Maaş skalası çalışan için yetersiz olsa en azından çalışanın kendisi ve yakınlarının sağlık problemlerinin devlet tarafından karşılanıyor olması insanlarımıza güven vermekteydi.
Mevcut Hükümet’in Türkiye’nin temel kurum ve kuruluşlarında yaptığı tahribata sağlık alanında getirdiği yeni uygulamalar da damgasını vurdu. Maliye Bakanlığı’nın 1.7.2006 tarihli genelgesi sağlık politikamızı 1923’lü yıllara geri götürdü. Tasarruf adı altında ayaktan muayenelerde resmi veya özel kuruluş ne yaparsa yapsın, 25 YTL ödeme yapıyor. Hastaneler zarar etmemek için hastadan tetkik istemiyor ama olan hastaya oluyor.
Günümüz Türkiye’sinde ne yazık ki bir steteskop muayenesi ile reçetesi yazılıp hasta gönderiliyor. Yine aynı genelge diyor ki; bir doktor hastasına teşhis için MR veya tomografi isterse devlet ödediği paranın %40’ının doktordan tahsiline gidilir.
Doktorun MR istemesiyle doktorun hesabından para istenmesinin ne alakası var?
Yurtdışı gezilerde rekor kıran bu iki Kabine iş çalışana gelince tasarruf diye tutturuyor. Ve tasarruf adına çoğu ilaç ödemelerini kesti veya Sağlık Kurulu Raporu istiyor. Kolestrol ve tansiyon örneğinde olduğu gibi...
Emekli ise perişan... Son nefesini kurul önünde verecek.
Etkili ve önemli ilaçları cebimizden alır hale geldik.
Sağlık sistemleri 1.1.2007 yılında tek çatı altında toplanacaktı?
Altyapı bitti mi?
Tüm kurumların geçişinde bütünlük sağlandı mı? Ve de en önemlisi enflasyonun altında zam yaptığınız emekli ve az geliri olan çalışandan ne kadar katkı payı alacaksınız?
Bu değişikliğe ayak uydurmamız gerçekten zor olacak. 2007 yılı hem biz sabit gelirliler için hem de ’adaletçi’ parti için zor geçecek görünüyor.
Ergun MARAŞLI-ANKARA
Dilek ağacı
BU hafta REAL Hipermarket’e gittim. Bilkent Center’ın (Ankuva) girişinde dev bir yılbaşı ağacı dikkatimi çekti. Üzerinde yüzlerce zarf bulunan ağacın yanına yaklaştığımda, zarfın içindekilerinin Çocuk Esirgeme Kurum’ndaki yavruların dilekleri olduğunu gördüm. İçimi çocuksu bir sevinç kapladı. Annesiz, babasız yavruların böyle güzel kampanya ile sevindirilmesi inanılmaz hoşuma gitti. Mavi zarfı aldım. Plastik bir kamyon oyuncak dileğinde bulunan Kemal isimli yavrunun bu isteğini satın alıp Real yetkililerine teslim ettim.
Bu yapılan dilek zarfını sizinle paylaşmak istememin sebebi... Bu yumurcaklarında ilgiye ve onlardan haberdar olduğumuzu bilmelerine ihtiyaçları olabileceğini düşündüm. Her ne durumda olursak olalım, bu yavrularında bizlere ihtiyaçları olduğunu unutmayalım. Sevgi, şefkat, hediye o yaşlarda onların gıdaları olduğunu unutmayalım. Onlarında bayramı, yılbaşısı var. Böyle bir kampanya olmasaydı belki gündelik hayatımda, rutine dönen gözlerim onları görmeyecekti. Teşekkürler Real Hipermarket... Bana bu ufak sevinci yaşattın. Minik yavruların sevinmesinde aracı oldun.
Handan Öztürk ELMAS- BİLKENT
KISA KISA
15 sanatçınıneserlerinden oluşan karma resim sergisi 19 Aralık’a kadar Ankara Beyaz Sanat’ta izlenebilir. www.ankarabeyazsanat.com