Suyla geçen bulaşıcı hastalıklardan nasıl korunmak gerekir
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Ahmet Saltık ’su dezenfeksiyonu’ ile ilgili şu uyarılarda bulunuyor:
Türkiye ve dünya, doğal kaynakların havadan sonra en temeli olan ’su’yun yaşamın kaynağının ’yok hali’ ile yüz yüze. Adına ’küresel ısınma’ demekte egemen çevreler. Başta kapitalizmin doymak bilmeyen kár hırsı olmak üzere, yeryüzünün 6.5 milyarı aşan ’konuğu’, doğayla barışık sürdürülebilir birlikte yaşam yerine ona egemen olma çılgınlığına kendini kaptırınca, planları geri tepti.
Doğa bir yandan ’imdat’ çığlıkları atarken, bir yandan da bizlerden intikamını almada şimdi!
Ankara, susuzluktan ve kötü yönetimden kıvranmakta...
Geçen yıl kabinenin birkaç bakanı, ortak bir basın toplantısıyla küresel ısınma ve ona türev, başta kuraklık olmak üzere ardışık sorunların Türkiye için ciddi bir risk yaratmayacağını açıkladılar.
Çok acı duymuştum bu tablodan... Aradan 1 yıl geçmeden, tüm yakıcılığıyla sorun kapımızda.
Belediye kesintili su veriyor Ankara’ya. Şebekeden su boşaltıldığında, 25-30 atmosfere dek varabilen negatif basınç (emme gücü, vakum) oluşuyor! Boruların eklem yerleri ve dokularından içeriye ciddi bir emiş olabiliyor. Bu durum şebekeyi kritik düzeyde kirletebiliyor. Ayrıca şebeke eski ve/veya teknolojik olarak yetersiz ise sisteme su verildiğinde, zıt kuvvetlerin (negatif ve pozitif su pompalama basıncı) bileşke etkisiyle borularda ciddi kırılma ve patlamalar görülüyor. Ankara’da 2 kez oldu.
Ayrıca kesintili su vermenin ciddi bir tasarruf sağladığı da kuşkulu. Barajlardan, ev-işyerlerindeki depolara transfer edilmiş oluyor su aslında. Belki gereğinden de fazlasıyla. Bunun da sakıncaları var.
Sıkı bir toplumsal tasarruf ile sürekli su verilmesinin -DSİ gibi- daha akılcı olacağını düşünüyorum.
Sağlık için uygun olmayan su; taşıdığı ve içerdiği birçok maddeyle çeşitli hastalıkların nedeni olabilir. Sağlıklı olmayan sular, içinde taşıyabileceği bakteriler, parazitler, mantarlar, riketsiyalar, virüsler ve prionlar birçok hastalığın oluşmasına yol açabilir. Mikrobiyolojik yönden temiz olmayan sular, kalsiyum/sodyum hipoklorit içme suyu dezenfektan tabletleriyle hazırlanan klor çözeltisiyle klorlanarak tifo, dizanteri (şigellozis), kolera, Hepatit A gibi salgın hastalıkların bulaşması önlenebilir. profsaltik@gmail.com
Bireysel su klorlaması
KİŞİSEL dezenfeksiyon için klor dezenfektan tabletleri:
Klortab 9000 tabletleri, içme suyu dezenfeksiyonu için 9000 litre suya (9 ton) 1 tablet atılır.
Klortab 20 tabletleri, içme suyu dezenfeksiyonu için 20 litre suya 1 tablet atılır.
Klortab 5 tabletleri, içme suyu dezenfeksiyonu için 5 litre suya 1 tablet atılır.
Evde pratik klorlama ise şöyle yapılabilir:
5 litrelik bir pet şişe suya 1 damla çamaşır suyu yeterlidir, iyice karıştırılarak 30 dakika sonra içilebilir.
20 litrelik bir damacana suya 4 damla çamaşır suyu yeterlidir, karıştırılarak 30 dakika sonra içilebilir.
Yüzde 10 sodyum hipoklorit kullanılacaksa, dezenfeksiyon dozu, çamaşır suyunun yarısı kadar olmalıdır. Çiğ yenen sebze ve meyveler, içme suyunun 2 katı yoğunlukta klorlu suda 30 dakika bekletilmelidir.
Polis: Ceza yazmayalım konser bileti verelim
6.8.2007 tarihinde Ayvalık’ta otomobille 3 kişi giderken arabamız ilçe meydanında polis (trafik) memuru M.Alaca tarafından durduruldu. Hemen elimize iki bilet tutuşturdu. Polis Vakfı tarafından düzenlenen bir program varmış; Ferhan Şensoy’u getirmişler, onun biletini satmak istedi. Şaka yapıyor sandım! İtiraz edince polis memuru, "Size iyilik yapıyorum.30 YTL verin bileti alın ya da ceza yazarım size, 108 YTL ödersiniz" dedi. Biz de yaptığının rüşvetten farksız olduğunu, yapmadığımız bir şey için bizi tehdit ederek bilet satmasının yanlış olduğunu söyledik. "Almıyorsanız ceza kesiyorum" dedi ve bize yapmadığımız bir ihlal nedeniyle ceza kesti. Üstelik durduğu yerden ışıkları görmesi bile imkánsız, cezaya itiraz etseniz de sonuç alamadığınız için polisler artık ne isterlerse yapıyorlar ki, olay bilet satmaya kadar gelmiş... Yaz günü arabada zincir yok diye ceza kesmeye kalkışan polislere alışmıştık ama tehditle bilet satana da ilk defa rastlıyorum. Yaptıkları da resmen meydanda durup seçmece yaparak bilet satmak... Bizler orada yazlıkçıyız, aynı şey başka arkadaşlarımızın başına da gelmiş. Onlar da itiraz etsek bile sonuç alamıyoruz diye biletleri almışlar. İtiraz edeceğiz ama bir sonuç çıkmayacak, onu da biliyorum. Yine de birilerinin karşı koyması lazım değil mi? Hem yaptıkları da ortada; ceza varsa bile bu yapılan devleti zarara uğratmak değil mi? Av.Özge DEMİREZEN