Su! Kuraklığa karşı acil önlem planı yapılsın

İZMİT'ten bir telefon:

Haberin Devamı

"AKP'li İzmit Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli'nde yaşanan su sıkıntısı için 'Küresel ısınma değil ama küresel yolsuzluk var' diyor ama Yuvalı Barajı'ndan alınan suyu taşıyan boruların delik-deşik olduğunu görmüyor galiba?.. Kendi beceriksizliklerini bir yana bırakıp Yuvalı Barajı'nın maliyeti ile vahim durumu gölgelemeye çalışıyor."

İzmit'i hiçbir şekilde Yalova'daki Gökçedere barajından ve İSKİ'den (İstanbul'u da etkileyecek) alınan su kurtaramaz.

Evet, Yuvalı Barajı'nın maliyeti ayrı bir şey ama asıl sorun su kaçakları, havanın kurak geçmesi...

Başkan hâlâ "Su var" diyor.

Tasarruf yapalım, sokakları ve araçlarımızı yıkamayalım, duşa girdiğimiz zaman suyu özenli kullanalım demekten korkuyor.

40 YILIN EN DÜŞÜK ORTALAMASI

Başkan Karaosmanoğlu, İzmit'in özelindeki yağışların %60 daha az düştüğünü ve bunun 40 yılın en düşük ortalaması olduğunu niye açıklamıyor?

Haberin Devamı

Konutlarına günde bir saat su alabilen seviniyor.

Sanayi ise yeraltı sularından tankerle ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.

Su taşıyan tankerler, kuyuları tüketiyor; taşıma su vurgunu gündeme geliyor.

Hükümetin aklına tasarruf için bir çağrı yapmak gelmiyor.

Valilere su tasarrufu için acil önlem planı talimatı verilmiyor.

Küresel ısınmanın etkilerinin daha da büyüyeceğini hiç görmüyor mu?

Bunlar bizim iyi günlerimiz, işler daha kötü olacak.

500 BİN KONUT YAPILIR MI

10 yıl içinde Gebze'ye ve Çorlu'ya doğru 500 bin konut yapılması beklenirken, su kaynaklarının yeterli olup olmayacağı düşünülmüyor.

Gelecek yağışlara kimse güvenmesin, ancak toprağı ıslatır.

İstanbul, Trakya ve Marmara coğrafyası bu kadar konut ve sanayi yoğunluğunu kaldıramaz.

Ama kim anlar!

Karaburun'daki 'haşema' olayı

TÜBİTAK'tan Doç. Biçer'e ödül!..

ANKARA'dan gazeteci bir dostumuz, TBMM'de TÜBİTAK bütçesi görüşülürken, ANAP Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, "Hürriyet Gazetesi'nden Yalçın Bayer'in 17.8.2006 tarihli köşesinde, 9 Ağustos tarihinde İzmir-Karaburun'da bir plajda haşemalı kişilerce saldırıya uğrayan bir genç kıza ilişkin haberde, saldırganların jandarma gelmeden binip kaçtıkları aracın İTÜ'den Doç. İsmail Hakkı Biçer adlı bir öğretim üyesine ait olduğu yer almıştı" dediğini bildirdi.

Güler, bu kişinin TÜBİTAK Bilim Kurulu'na atandığını da söylemiş.

Olay tarihinde, "Bikinili pislikleri istemiyoruz, hepiniz buradan gideceksiniz" diyen ve saldırıyı başlatan ve tacizde bulunan saldırganın binip kaçtığı aracın 34 HRC 66 plakalı beyaz Hyundai olduğu ortaya çıkmıştı. Jandarma bu aracı 24 saat sonra bulmuş, ancak içinden meçhul saldırgan yerine Doç. Biçer çıkmış ve "O gün binen bendim, ortada bir saldırı olmadı" iddiasında bulunmuştu. Aracın ise İstanbul'da 'Hara' isimli özel bir şirkete ait olduğu belirlenmişti.

İSKİ ve İETT'ye yaptığı norm kadro ve reorganizasyon projeleri ile dikkat çeken Biçer'in adı, İnternet’te TSE Yönetim Kurulu üyesi olarak geçerken, ünvanı da 'prof' olarak görülmüştü. Olay basına yansıyınca unvanı bu kez 'Doç.' olarak düzeltilmişti. Bir dinci gazete kendisini kollayan haberler yapmıştı.

Karaburun'da yaşanan olayın soruşturması hâlâ sürüyor.

Trafikten Gürcistan Devlet Başkanı ve Gürcistan heyeti de etkilendi

Ankara çaldırtıyor

DÜN saat 15.00...

Haberin Devamı

Almanya'daki Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Faruk Şen, bazı işleri için Ankara'ya gelmiş. Telefonda sinir içinde "AB üyeliğine aday olan bir ülkenin başkentine, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek yakışmıyor" diyor.

Konuşmasını not ediyoruz:

"Ankara'da trafik altüst olmuş durumda. Ankara'nın üç ana yolu trafiğe kapalı. Hangisi mi; Cinnah, Kennedy ve Kuğulu Kavşağı... Yeni bir düzenleme için her yer bir anda altüst edilmez. Alternatif hiçbir yol da yok. Şu an Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili dahil hiç kimse randevu saatine zamanında gidemiyor. Ben de eskiden 20 dakikada gidebildiğim yolu bir saat 20 dakikada almaya çalışıyorum. Akıl almaz bir şey bu. Görüştüğüm diplomattan bürokrata, profesöründen taksi şoförüne kadar herkes bu keşmekeşten yakınıyor. Melih Gökçek, AB'ye giden yolumuzun önünü kesmek mi istiyor diye düşünmek gerekiyor."

Haberin Devamı

Bir taşra eksperi dört kademe birden kadro atlayarak Tütün Üst Kurulu Başkanvekilliği'ne getirilmek isteniyor

Eksper atamada zirve yaptı

"İKTİDAR kadrolaşmada sınır tanımıyor diye bilirdik de, bunu hiç beklemiyorduk: tarikatçı ve cemaatçiler Tekel'den başka çok önemli bir kurum olan ve bağımsızlığı esas olan Tütün Üst Kurulu'na da sızmak için adım atmaya başladılar."

Arayan bir grup Tekel çalışanı... "Yalçın, üst kurulun bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'i bile dinlemeyerek, bir takım atamaları tarikatçılardan seçmeye başladılar artık" diyor.

Dinliyoruz:

"Bunun son örneği, Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu'nda yaşanıyor. 2006 Mayıs ayında Başkanvekilliği'nin boşalmasından sonra (Hazine temsilcisi), Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, istifa edip ayrılan başkanvekilinin tavsiyesi doğrultusunda kuruma iki yıl önce atama sureti ile uzman olarak transfer edilen tütün eksperi Hüseyin Ürnez'i (sigara ve içki camiasında 'Fethullahcı' olarak tanınıyor) başkan vekili olarak atanması için kararname hazırlığına başlamış. Altı ay gibi uzun bir sürede bakanların imzasını tamamladıktan sonar Bakanlar Kurulu kararını Cumhurbaşkanlığına gönderilmek üzere hazırlandığı duyuyoruz.

Tütün eksperi Hüseyin Ürnez'in bu göreve atanması için tarikatçılığından başka ne gibi bir özelliği var? Buna kimse yanıt veremiyor.

DÖRT KADEME BİRDEN KADRO ATLADI

2003 yılında uzman olarak 'torpil'le Tütün Üst Kurulu'na atanmayı başaran Ürnez, şimdi de 'tarikatçılığı' referansıyla dört kademe birden 'atlattırılarak' Müsteşar düzeyinde bir göreve atanması, herhalde Türkiye'de ilk defa olacaktır.

Neden mi ilk defa? Uzman öncelikle grup başkanına, grup başkanı daire başkanına, daire başkanı başkan yardımcısına, başkan yardımcısı da başkana bağlıdır.

Bizler, tütün eksperlerini taşrada tütün alımında ve muayenesinde görev alan kişiler olarak biliriz. Tütün Üst Kurulu'na uzmanlığına atanıncaya kadar Ürmez'in de bu işi yaptığını herkes biliyor.

Kurumdan aldığımız duyumlara göre, bundan herkes tedirgin...

ABDÜLLATİF ŞENER NE DİYOR

Memur düzeyinde bir kişinin böyle bir göreve atanması başta kurum yöneticileri olmak üzere tüm çalışanları rahatsız etmektedir.

Biliyoruz ki, hükümetlerin elbette istedikleri kadrolar ile çalışma hakkı vardır. Ancak bu haklarını kullanırken Anayasa, Yasalar ve bürokrasinin gelenekselleşmiş teamüllerini bu kadar çiğnemeye hakları yoktur."

Bu atama konusunda üst kurulun kendine bağlı olduğu Abdüllatif Şener ile Tütün Üst Kurulu Başkanı Niyazi Adalı'dan nezaketen de olsa görüş alındı mı acaba?

IMF'in istediği Rekabet, RTÜK, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ve Tütün Üst Kurulu gibi bağımsız kurullar yıpratılırsa sağlıklı bir işleyişin olmayacağı bilinmez mi?"

Bilindiği gibi Tütün Üst Kurulu'nun yapısı Başkan, kurul üyeleri, başkan yardımcıları, daire başkanları, grup başkanları, uzman ve memurlardan oluşuyor.

Yasa gereği Kurul Başkanı Müsteşar seviyesinde, başkan vekili ve kurul üyeleri, müsteşar yardımcısı, başkan yardımcısı genel müdür, daire başkanları da genel müdür yardımcısı kadrosu ile emekli olabiliyor. Burada Hüseyin Ürnez bu kadroyu alırsa, Müsteşar Yardımcılığından emekliliği hak ediyor.

Türkiye'nin 'var'ları 'yok'ları

IRAK Çalışma Gurubu'nun raporundan da belli olduğu gibi, Türkiye'nin değil Irak, Ortadoğu sorunlarının hiçbir yerinde etkisi yok. Suriye'nin var, İran'ın var ama, Türkiye'nin yok!

Orta Asya'da da yok!

Avrupa'da da yok!

ABD'de de yok!

Haberin Devamı

Ama neredeyse yılın dörtte üçünü dış seyahatlerde geçiren, iki yıl önce Almanya'da "Avrupa'nın en başarılı siyasetçisi" seçilen Başbakanımız, kasaba siyasetçiliğinden küreselliğe soyunan Dışişleri Bakanımız, dâhi ekonomist çocuk Ali Babacanımız ve hatta bir gözü 906 rakımlı tepede takılı TBMM Başkanı Bülent Arınç'larımız bile var.

Ama nedendir bilinmez!

Gittikleri hiçbir yerde Türkiye yok...

Akar DURU

Yüzkarası hekimlik

KONYA'da adı geçen doktor bayanlar, Tıp Fakültesi'nden mezun olurken 'hekimlik yemini' etmiş midir? Eğer etmişlerse yeminde "... Bu mesleği uygularken hastalar arasında ırk, dil, din cinsiyet, zenginlik fakirlik ve siyasi düşünce farklılığı gözetmeyerek herkese eşit hareket edeceğim..." cümlesi de yeraldığına ve bu davranışlarıyla yemine ihanet ettikleri gerekçesiyle hekimlikten men edilmelidir.

Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere Konya Tabip Odası'nı Türk Tabipler Birliği'ni ve aynı zamanda görevi ihmal ve kasten doku kaybına sebebiyet vermekten dolayı Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'nı göreve davet ediyorum.

Op.Dr. Erdinç KÖKSAL-İSTANBUL

Yazarın Tüm Yazıları