Soruşturmaya göre; Örnek ’şüpheli tanık’ Özkök de ’tanık’tır

MALUM iddianamenin tarihi sürekli değişiyor; son olarak pazartesiye kaldı.

Bir tarafta şeffaflık, hukukun üstünlüğü, demokrasi adına bu uygulamaları destekleyenler ve ’Türkiye bağırsaklarını temizliyor’ gibi iğrenç tanımlar yapan üst düzey siyasetçiler... Diğer tarafta uygulamaları, usulüne göre yapmak gerekir, -adil yargılanma ilkesi ihlali ve yargısız infaz tehlikesi söz konusu olabilir- endişesini dile getirenler. Lafı uzatmadan ’uzman hukukçumuzu’ dinleyelim:

’Ergenekon’un çıkış noktasında, eski bir Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın günlüklerinin ’Nokta’ dergisinde yayınlanmış olması bulunuyor. Özden Örnek’in oğulları ile ilgili Başbakan’a yakın bir şirket ile ticari ilişkiler içinde olduğu ileri sürüldü. Ayrıca eşine ait bir gayrimenkulün AKP’li bir belediye (GOP Belediye Başkanı Recep Koral, 2002’de milletvekili seçilince yerine sırayla Ferşat Terzioğlu ve Sadullah Ata vekil gelmişlerdi. 75 milyarı icraya rağmen ödemeyenler de bu isimler) ile olan istimlak bedeli ihtilafının, bizzat Başbakan’ın araya girerek hallettiği Örnek tarafından basına açıklandı. Örnek’in (kabul etmediği) günlüklerinin, yayın hayatına yeniden başlatılan Nokta dergisinde yayınlanması, daha sonra bu günlüklerin, Ergenekon soruşturmasındaki uygulamalarda ’referans noktası’ gibi sunulması, hemen ardından Nokta dergisinin yayından kalkması, buna rağmen oramiralin soruşturmaya dahil edilmemesi... Daha sonra, başbakanın, komutanla ve ailesi ile ilgili sorunlarda re’sen yardımcı olduğunun basına yansıması, soruşturmanın etkilenmiş olabileceği konusunda tereddütler yaratmıştır.

GÜL’ÜN VAZİYET ETMESİ

Hükümete yakın medya, ’darbe günlükleri’ yakıştırmasını çok önemsedi ama bu günlükleri tuttuğu iddia edilen emekli oramiralin tanık sıfatı ile de olsa dinlenmesine gerek duyulmamasının üzerinde durmadı. Örnek’in günlükleri konusunda giderek şüpheli durumlar ortaya çıkmaya başladı. Bu konuda emekli orgeneral Özkök kendi dönemini de ilgilendiren bu günlükler ile ilgili olarak "Var da diyemem, yok da diyemem" mealinde her türlü anlaşılmaya müsait açıklamalarda bulundu ve en üst düzeyde bir devlet görevlisinin, çok fazla dağılan bu konularda inisiyatif almasını önerdi.

Bu teklif üzerine Cumhurbaşkanı durumdan vazife çıkararak Özkök’le durumu ’tezekkür etme gereği’ duydu. Özkök’ün de bu soruşturma sonucunda, eğer bir dava açılırsa ifadesine başvurulma olasılığı yüksek gözüküyor. Kendi döneminde cereyan ettiği iddia edilen bu eylemler konusunda her nedense, önce, bu eylemlerin muhataplarından bir olan, eski hükümet üyesi, şimdinin Cumhurbaşkanı ile görüş alışverişinde bulunuyor.

MUĞLAK VE MÜPHEM

Hilmi Özkök bugün itibarı ile sadece emekli Genelkurmay Başkanı’dır, kendi dönemi ile ilgili çok önemli bir soruşturma yürütülmektedir ve bu soruşturma iddianame aşamasındadır. E. Genelkurmay Başkanı olarak bu sürece müdahalesinin hiçbir rasyonel temeli yoktur. Fikirlerini dost meclislerinde beyan edebilir ama soruşturmayı etkileyecek bildiği bir gerçek varsa muhatabı savcılık makamı olup, aynı soruşturmada mağdur durumda gözüken şimdiki cumhurbaşkanı değildir. Soruşturma süreci sona yaklaşırken, gerek ’darbe günlükleri’ni yazan olarak ithama maruz kalan E. Oramiral’in şüpheli/tanık olarak soruşturmaya dahil edilmemesi ve ailesinin Başbakan’dan destek gördüğünün ortaya çıkması... Gerekse, aynı günlüklerin tutulduğu iddia edilen dönemin Genelkurmay Başkanı’nın, günlükler ile ilgili muğlak, müphem hatta gayri ciddi beyanlarda bulunmasına rağmen ifadesine müracaat edilmemesi, o dönemde hedef alınan siyasetçi ile, Cumhurbaşkanı olduğu bu dönemde 2.5 saat balık yemesi (beyaz şarap ikram edildiği de açıklandı) ve darbe soruşturması üzerine konuşması... Ortaya konulacak iddianamenin moralitesi üzerinde önemli etkiler yaratacaktır."

Bu başkana dikkat

BÜYÜKÇEKMECE, İstanbul’un batı bölgesi hattında kalan kocaman bir ilçeydi. Her iktidarın gözü buralarda oldu; Beylikdüzü, Tepecik, Kıraç, Yakuplu, Gürpınar, Mimarsinan ve Kumburgaz belde yapıldığından coğrafyası çok küçüldü; nüfusu da 900’lerden 220 binlere düşürüldü. Son ’yağmayı’ AKP iktidarı yaptı, topraklarını son olarak Kıraç’a verdi. (Artık toprak dökme rantına girmeyelim.)

Belki de böylesi daha iyi olmuş; altyapı ve gecekondu sorunu olmadığından ’kültür ve sanatsal etkinliklere yönelmiş Büyükçekmece Belediyesi.

Akşam vakti E5 üzerindeki ’Devebağırtan’dan aşağıya doğru bakarsanız göl ile deniz arasında 635 metre uzunluğunda Mimar Sinan’ın 1556’da yaptığı taş köprünün ışıkları sizi gerilere götürebilir. Osmanlı’nın ’asırdaşları’, uygarlıkları ve kültürleri bölecek surlar, duvarlar (örneğin Çin seddi) örerken, Osmanlılar ise kıtaları, insanları birbirine bağlayan köprüler yapmış... Bugün de onların torunları Mimar Sinan Köprüsü’nün üzerinde uygarlıkları, müziği ve sanatı buluşturuyor. Büyükçekmece Belediyesi’nin 9. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali’nden söz etmek istiyoruz.

Hıncal Uluç geçenlerde ’Bir muhteşem köprü ki’ yazısında "Prag, Peşte, Floransa, Venedik, Paris, Londra ve Roma’da tarihi köprüleri görmesine karşın, ilk defa bu köprüyü görmesini ’ayıp’ olarak nitelendiriyordu. Hepimiz için aynı şey söz konusu...

Bir de Büyükçekmece ile denizin oluşturduğu lagün gölü; yani ’deniz kulağı’ denilen sulak alandaki çay-kahve ve nargile keyfi; şilteler üzerinde. Lagünlerin havası serin ve kurudur. Rahatsızlığında boğazın havasını beğenmeyen Atatürk’e de lagün havasının hakim olduğu Florya’daki Atatürk Deniz Köşkü’nün yerinin, İstanbul’un çeşitli yerlerine kuzu ciğeri asılarak yapılan ölçümde bulunduğunu söyler Yalçın Koçak dostumuz...

Büyükçekmece Belediye Başkanlığı’nı üç dönemdir Dr. Hasan Akgün yürütüyor. CHP kökenli ama Anavatan’da politika yapıyor. Partisinin -varsa- İstanbul’da en güçlü ismi; AKP tarafından her zaman ’kolu-kanadı’ kırılmış. "Kanuni Sultan Süleyman’ın, salla geçilebilen bu mekana köprüyü nasıl yaptırdığını Hıncal Bey çok güzel yazmış. Bana da, Kanuni Çeşmesi’ni, Kervansaray Kurşunlu Han’ı, Sokullu Mehmet Paşa Camisi’ni ve Enver Paşa Köşkü’nü anlatmak kalıyor" diyor. Büyükçekmece sınırlarındaki bu tarihi yapıları görürken, festivalin uluslararası çapta büyüdüğünü de öğreniyoruz. İki yıldır UNESCO’ya bağlı Festivaller Birliği (CIOFF) tarafından en iyi üçüncü festival seçilmiş. (1. Fransa’daki Dijon; 2. Polonya Zakopone Halk Oyunları Festivalleri.) Büyükçekmece Belediyesi 34 ülkeden gelen 1200 kültür elçisini ağırlıyor. Yabancı sanatçılar heykeller yapıyor. Fotoğraf, tiyatro yarışmaları; 7’den 70’ye Çekmece Ritim Grubu... Gösterileri 20-30 bin kişi izliyormuş. Yöre Evleri’nde 300 çeşit yemek sunulmuş konuklara; onlar da lezzetlerine bayılmışlar. Siz hiç olmazsa bugünü kaçırmayın, Büyükçekmece’ye gidin; folklor ekiplerinin 3’er dakikalık muhteşem gösterisini izleyin; yemekler yiyin. Unutmayalım. ’Folklorsever’ler Prof. Fikret Değerli, Tahsin Tiryaki ve Gürhan Ozanoğlu, bu festivale yaptıkları hizmetten ötürü teşekkürü hak ediyorlar. (www.bcekmece.bel.tr)

GÜNÜN SÖZÜ

"Kalk uyan, yoksa ardı hüsrandır."

(Atasözü)
Yazarın Tüm Yazıları